SETA > Yorum |
Amerika'dan Görünen Türkiye

Amerika'dan Görünen Türkiye

AK Parti'nin önümüzdeki dönemde de Türkiye siyasetinin başat aktörü olmaya devam edeceği hususu Washington'da da netleşmiş görünüyor. Ne var ki, bu durum kimilerinde fena bir hazımsızlık yaratmış durumda.

Bir önceki akşam Daily Sabah yayın yönetmeni Serdar Karagöz’ü ağırladım Ayrıntı’da. Batı medyasındaki Türkiye imajını tartıştık birlikte. Karagöz’e göre, Batı medyasındaki olumsuz Türkiye temsillerinin arkasında, ülkesinde kaybettiği zemini Batı’nın himayesiyle yeniden kazanacağını düşünen müfteriler var. Yaptığımız sohbeti merak edenler, TRT Haber’in web sitesinden programın videosuna ulaşabilirler.

KİFAYETSİZ MUHTERİSLER

Geçtiğimiz hafta iki ayrı toplantıya katılmak üzere ABD’deydim.
Ayrı iklimlere, farklı çehre ve kültürlere sahip iki ayrı kentte Türkiye’yi konuştuk.
İlk toplantı başkent Washington’da gerçekleşti.
SETA bünyesinde yayımlanan Insight Turkey dergisi tarafından organize edilen toplantının ana teması, seçim sonuçları ve önümüzdeki dönemde Türkiye siyasetini nelerin beklediği idi.
Geçenlerde Türkiye tarihi çalışan bir dostum, “Türk demokrasi tarihinde hiçbir seçim bu denli bir rahatlama yaratmamıştır” demişti.
Geçekten de AK Parti’nin önümüzdeki dönemde de Türkiye siyasetinin başat aktörü olmaya devam edeceği hususu Washington’da da netleşmiş görünüyor.
Ne var ki, bu durum kimilerinde fena bir hazımsızlık yaratmış durumda.
Bu hazımsızlığı gidermek için başvurdukları yol ise, AK Parti’yi Amerikalılara şikayet etmek.
Aynen şöyle:
“Şimdi var ya, AKaPe var ya, aslında iyi değil! Şimdi bunlar var ya, aslında anti-semitik. Bir de şey, gazeteciler hapiste. Evet, evet, gazeteciler!”
Özetle, CHP usulü kifayetsiz siyasetin İngilizce tercümesi.
Gelin görün ki, bu kifayetsiz muhterisler, sahnede yer almaya devam ediyorlar.
Her ne kadar kendilerini muhteşem bir orkestrayı yöneten maestro gibi hissetseler de, yaptıkları sadece gürültü üretmek.
Yazık ki ürettikleri bu gürültü, zaman zaman sahnedeki gerçek performansı görmemize engel olabiliyor.
Türkiye’nin enerjisini harcıyor, yürüyüşünü yavaşlatıyorlar.
Gözümle gördüm.
İsrail destekçilerinin, açılış konuşmasını yapan başbakan yardımcısı Beşir Atalay’ı sözde sıkıştıran soruları karşısında mest olup, her gördükleri Amerikalıya bir “geriye gidiş” masalı anlatıyorlar.

TÜRKİYE’NİN YÜKSELİŞİ

Oysa Türkiye, çok önemli bir ivme yakaladı.
Uluslararası alanda son on yıla karşılaştırmalı bir biçimde baktığımızda Türkiye’nin nasıl lig atladığı çok net görülebilir.
Bunu birçok somut alanda görmek mümkün.
Nitekim katıldığım ikinci toplantı bunun son derece açık bir deliliydi.
Yükseköğretim alanındaki en önemli uluslararası toplantılardan biri olan Going Global toplantısında Türkiye, Brezilya ile birlikte yükselen ekonomilerin en önemlilerinden biri olarak değerlendirildi ve yüksek öğretimde yakaladığı ivme gündeme oturdu.
Yükseköğretim alanında 2007 sonrasında atılan ve son 3 yılda daha da hızlanan adımların ne anlama geldiğini görmek için herhangi bir OECD istatistiğine bakmak yeterli.
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’nın toplantıda altını çizdiği gibi, Türkiye büyüme, kalite ve uluslararasılaşma çağını yaşıyor.
Sahnedeki gürültüye değil, performansa odaklandığımızda bunu çok net göreceğiz.

[Akşam, 4 Mayıs 2014]