-
Brexit’e dair bugüne kadar neler yaşandı?
23 Haziran 2016’da gerçekleşen Avrupa Birliği (AB) referandumu ile başlayan İngiltere’nin AB’den ayrılık süreci (Brexit) taraflar arasında 29 Mart 2017 tarihli ilk teknik görüşmeler sonucunda yeni bir aşamaya geçmişti. Bu tarihten sonra Londra-Brüksel hattında hemen her gün devam eden görüşmeler sonucunda Brexit’in 29 Mart 2019’da gerçekleşmesi ve devamında yirmi bir aylık geçiş sürecinin başlaması kararlaştırılmıştı. Ancak dönemin Başbakanı Theresa May’in Brüksel ile birlikte sert müzakereler sonucunda hazırladığı Brexit anlaşmalarının parlamentoda üç kez reddedilmesi nedeniyle sürece bir türlü son nokta konulamadı. Hazırlanan Brexit anlaşmalarında en çok tartışılan konu ise hiç şüphesiz Kuzey İrlanda’nın durumu oldu. Zira anlaşmalara konulan “Backstop” isimli acil durum mekanizmasıyla, İrlanda adasında İrlanda Cumhuriyeti ve Birleşik Krallık’ın parçası Kuzey İrlanda arasında fiziki bir sınır ve gümrük duvarı oluşmasının önüne geçilmek istendi. Buna karşın genelde Brexit’e ve özelde Backstop uygulamasına dair iktidardaki muhafazakârlar içerisinde yaşanan ayrışma ve muhalefetteki partilerin uzlaşmaz tavrı nedeniyle ayrılık süreci sonu belirsiz bir girdaba dönüştü. Öyle ki Brexit için normalde 29 Mart 2019 planlanmasına rağmen, parlamentonun önüne gelen her anlaşmayı reddetmesi neticesinde ayrılık 31 Ekim 2019’a ertelendi. Takip eden süreçte bir taraftan Brexit’e dair somut bir ilerlemenin sağlanamaması, diğer taraftan parti içindeki ve ülke kamuoyunda baskıların iyice artması gibi nedenlerle Başbakan May görevi Boris Johnson’a devretti. Göreve geldikten sonra Brüksel’le yeniden müzakereye oturan Johnson, yeni Brexit anlaşmasına ise 19 Ekim’de Avam Kamarası onay vermesine rağmen ayrılık için belirlenen zaman planını (31 Ekim) reddetti.
-
Brexit’e dair alınan nihai kararın içeriği nedir?
Yaşanan bu tartışmalar sonucunda Başbakan Johnson, Avam Kamarasının Brexit anlaşmasını kabul etmesine rağmen ayrılık için belirlenen zaman planına onay vermemesi nedeniyle mecburen Brüksel’den üç aylık yeni bir erteleme istedi. 19 Ekim’de Brüksel’e yapılan talep neticesinde AB üyesi yirmi yedi ülkenin temsilcileri 25 Ekim’de toplandı ve anlaşmalı Brexit’in 31 Ekim tarihinde gerçekleşemeyeceğine kanaat getirdi. Devam eden görüşmeler sonucunda 28 Ekim’de yapılan nihai toplantıda Brexit için yeni tarih 31 Ocak 2020 olarak belirlendi. Esnek uzatma (
flextension) olarak bilinen karar neticesinde İngiltere’nin AB’den herhangi bir anlaşma olmadan ayrılmasını engelleyebilmek için Brexit ikinci kez ertelenmiş oldu.
-
Brexit neden ve nasıl ikinci kez ertelendi?
19 Ekim’de Avam Kamarasının Johnson hükümetinin yeni Brexit anlaşmasını kabul etmesine rağmen ayrılık için daha önce belirlenen zaman planına onay vermemesi nedeniyle Brexit mecburen ikinci kez ertelendi. Ancak ikinci erteleme noktasına kolay gelinmediğini belirtmek gerekli. Öncelikle Başbakan Boris Johnson, göreve geldikten hemen sonra parlamentonun Brexit sürecine daha fazla müdahil olmasını engellemek için Kraliçe 2. Elizabeth’ten parlamentodaki yasama faaliyetlerini 9 Eylül-14 Ekim arasında askıya almasını talep etmişti. Kraliçenin de “prorogation” (parlamentonun tatil edilmesi) olarak bilinen uygulama kapsamında hükümetin talebini onaylaması üzerine yasama faaliyetlerinin 9 Eylül itibarıyla askıya alınmasına ve 14 Ekim’de yeniden faaliyetlerine başlamasına karar verildi. Ancak Eylül ayında göreve başlayan parlamentonun anlaşmasız Brexit’i önleyen yasa tasarısını kabul etmesi, bu planı başlamadan sekteye uğrattı. Zira İşçi Partili Hilary Benn tarafından hazırlanıp 9 Eylül’de kabul edilen ve kamuoyunda daha çok “Benn Yasası” olarak bilinen bu yasa çerçevesinde, hükümete 19 Ekim’e kadar AB ile anlaşma sağlayamaması veya anlaşmasız ayrılık için parlamentonun onayını alamaması durumunda Brexit için yeni bir erteleme talep etme yükümlülüğü getirildi. Nitekim Johnson hükümetinin yeni Brexit Anlaşması’nın 19 Ekim’de kabul edilmesine rağmen ayrılık için 31 Ekim tarihinin erken bulunması nedeniyle Başbakan Johnson Brüksel’den mecburen erteleme talebinde bulundu.
Diğer taraftan AB kanadından yapılan yakın tarihli açıklamalarla anlaşmasız Brexit’i engelleyebilmek için ertelemenin önünün açıldığını ifade etmek gerekmektedir. Buna göre anlaşmalı Brexit’in 31 Ekim’de gerçekleşmeyeceği belli olunca önce AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, yirmi yedi üye ülkeye Londra’nın uzatma talebini kabul etme çağrısında bulundu. Daha sonra Avrupa Parlamentosundan Brexit’in 31 Ocak 2020’ye ertelenmesi konusunda destek açıklaması geldi. Avrupa Komisyonu da aynı minvalde Brexit’in ileri bir tarihe ertelenmesi konusunda olumlu görüş verdi. AB’nin en önemli üç kurumundan gelen bu desteklerle ayrılık tarihinin 2020 Ocak ayına erteleneceği henüz resmi karar açıklanmadan evvel belirgin hale geldi. Ayrıca önceki erteleme kararı AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı zirvede alınmışken bu erteleme kararının yirmi yedi ülke temsilcileri tarafından alınması, ikinci ertelemeye dair üst düzey görüşmelere gerek olmadığı şeklinde algılandı.
-
Karar ülke kamuoyunda nasıl yankı buldu?
Brexit’in ertelendiğine dair nihai kararın açıklanmasından sonra ülke kamuoyundaki genel atmosfere bakıldığında, sonu belirsiz bu gelişmelere karşı artık bir kayıtsızlık halinin hakim olduğu görülmektedir. Öyle ki
Daily Express,
The Daily Telegraph,
The Guardian ve
The Independent gibi ana akım medya organları manşetten verdikleri haberlerde Brexit kararından ziyade daha çok aynı gün oylanan ve reddedilen erken seçim kararına odaklanmıştır. Ana muhalefetteki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de sosyal medyada yaptığı ilk paylaşımlarında anlaşmasız Brexit garantisi verilmeden olası bir erken seçime izin vermeyeceklerini açıklamış ve Başbakan Boris Johnson’ı “hayattayken verdiği sözleri tutmamakla” itham etmiştir.
-
Bundan sonra ne olacak?
28 Ekim’de alınan nihai bu karar neticesinde öncelikle Brexit ikinci kez ertelenmiş oldu. Buna göre İngiltere, mevcut şartlar altında ve en azından kağıt üzerinde, AB’den 31 Ekim 2019’da değil, 31 Ocak 2020’de ayrılmış olacak. Böylece 2016 Haziran ayından beri devam eden Brexit muamması en az üç ay daha devam edecek. Diğer taraftan kararın açıklanmasından hemen sonra aynı gün içerisinde Başbakan Boris Johnson, selefi Theresa May gibi Brexit’e dair önümüzdeki süreçte daha rahat edebilmek ve iç siyasette elini kuvvetlendirebilmek için parlamentoya erken seçim tasarısı getirdi. Ancak İşçi Partisi başta olmak üzere bazı muhalif partilerin katılmadığı oylamada 299 vekilin olumlu yönde oy vermesine rağmen tasarı reddedildi. Bu oylamadan hemen sonra iktidar ve ana muhalefet arasında yapılan görüşmelerde Muhafazakârların anlaşmalı Brexit güvencesi vermesi sonucunda İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn erken seçime destek vereceklerini açıklayınca İngiltere’nin, 2017 yılında olduğu gibi, bu yıl içerisinde erken seçime gitmesinin önünde herhangi bir engel kalmadı.