15 Temmuz, aynı zamanda FETÖ'cü hain işgal girişimine karşı halkın destansı direnişinin de tarihidir. O gece, FETÖ ve sahiplerinin iş birliğinde gerçekleşen Türkiye’yi işgal girişimi püskürtülmüştür. Mesele bu kadar nettir.
Dolayısıyla 15 Temmuz bir zafer günüdür. Çanakkale, Sakarya, Dumlupınar vb. zaferlerimiz gibi.
15 Temmuz’un sene-i devriyesinde meydanlara inen milyonlarca insanın birincil amacı, şehitlerimize ve gazilerimize minnet görevini yerine getirerek bu zaferi kutlamaktı.
Millet olmanın bilinciyle bu vazifelerini layıkıyla yerine getirdiler.
Milyonlarca insanın o gece tekrar meydanlara inmesi, 15 Temmuz’un unutulmayacağı ve unutturulmayacağı gerçeğinin de bir kez daha ilanıydı.
Diğer taraftan, hain ve alçak FETÖ’cüler tarafından bombalanan gazi Meclis’in çatısı altında ve 15 Temmuz’un sene-i devriyesinde hâlâ “kontrollü darbe” safsatasını dile getirenlere karşı da milletin kendi dilinden bir cevabıydı meydanlar.
Yani hâlâ FETÖ’nün algı manipülasyonlarına su taşıyanlara, 15 Temmuz’u gölgelemeye çalışanlara karşı da bir haykırıştı.
***
Sizin de dikkatinizi çekmiştir. Meclis’te 15 Temmuz özel oturumunda ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün 15 Temmuz ile ilgili bütün tezlerini yine tekrar etti.
Konuşmasında, 15 Temmuz’un anlam ve önemine dair bir içerik yoktu. FETÖ ve elebaşının son günlerindeki hezeyanlarına karşı bir cümle bile kurmadı. Şehitlerimizin, gazilerimizin ve FETÖ’nün kumpasları ile mağdur olmuş binlerce insanımızın “adalet arayışı”na ilişkin tek bir söz söylemedi.
Parti olarak CHP, Kılıçdaroğlu’nun Meclis’teki konuşmasının ardından 15 Temmuz’da fazla ortalıklarda görünmedi.
15 Temmuz’u anma etkinlikleri ile ilgili CHP iki görüntü verdi. Biri Meclis’teki Kılıçdaroğlu’nun konuşması, diğeri ise Meclis’te gece yapılan anma etkinliklerine CHP’nin niçin katılmayacağı ile ilgili söylenenler.
CHP’nin 15 Temmuz'la ilgili hafızamızda yer edinen diğer bir siyaseti ise 15 Temmuz anma etkinliklerini ve katılanları “alan sahiplenmesi” söylemi ile eleştirmesiydi.
Eleştirinin özü, Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin 15 Temmuz’u anma etkinliklerinde meydanlarda olması ve bu etkinliklerin bazılarının, kurumsal olarak Cumhurbaşkanının himayesinde yapılmasına dayanıyor.
İyi de tüm cumhuriyet tarihi boyunca özel günleri anma etkinlikleri, ilgili kurumların kurumsal bünyesinde yapılmadı mı? Bu yeni bir uygulama değil ki.
Yarın CHP’den bir kişi cumhurbaşkanı seçildiğinde, 15 Temmuz’u anmak için öncü bir misyon üstlenmeyecek mi?
Gerçi 15 Temmuz’a ilişkin bugünkü CHP’nin yaklaşımı dikkate alındığında, bu uzak bir ihtimal değil.
İktidar partisi ve cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 15 Temmuz’u sahiplenme üzerinden eleştirmek, milletin sahiplenebileceği bir siyaset üretememenin sonucudur. Siyasal söylem fakirliğidir.
Yapılan etkinliklerde yer bulmadığınızı iddia ediyorsanız, CHP’li onlarca büyük belediye emrinizde. O belediyeler üzerinden büyük ve görkemli etkinlikler düzenleyebilirdiniz.
Kaldı ki İstanbul-Ankara yürüyüşünün ihtiyaçlarını, her etapta farklı bir CHP’li belediye üstlendi. Dolayısıyla isteseydiniz, CHP’li belediyelerle birlikte 15 Temmuz’la ilgili büyük anma programları düzenleyebilirdiniz.
Siz parti olarak 15 Temmuz’a bu şekilde yaklaştıkça, darbe ve işgal girişiminin FETÖ’nün dışında farklı bir grup tarafından gerçekleştirilmesi durumunda, darbe girişimini sahiplenme ihtimalinizin bir hayli yüksek olduğunu, toplumun geniş kesimleri alttan alta dillendiriyor. Haberiniz olsun.
Ama siz ne yaparsanız yapın, kimin söylemini siyasal alana taşırsanız taşıyın, millet zaferine sahip çıkmaktadır. Sizin “kontrollü darbe” söylemlerinizin altında yatan amaçları da millet çok iyi biliyor. Bunu da meydanlarda gösterdi.
[Türkiye, 18 Temmuz 2017].