Muharrem İnce enerjik, dinamik, popüler bir siyasetçi. Dikkat çekmesini biliyor. Ama maalesef bir CHP'li... En büyük talihsizliği CHP'li olmak İnce'nin. Adeta kendisini ayağından tutup dibe çeken bir ağırlık gibi CHP. Ağırlığından kurtulsa daha başarılı olacak, daha fazla yol alacak. CHP'li olmanın İnce'ye zararı çok ama aralarında bir tanesi var ki hemen hemen bütün propaganda sürecini etkiliyor; İnce CHP yüzünden hazırlıksız yakalandı. CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu adaylık başvuru süresinin bitimine bir iki gün kala, çatı aday projesi çökünce, CHP tabanının tepkisinden çekindiği için Muharrem İnce ismini öne sürdü. Daha önce Kılıçdaroğlu'na iki sefer rakip olmuş ve kaybetmiş İnce de zahmetsizce elde ettiği cumhurbaşkanlığı adaylığı teklifini önünü arkasını pek düşünmeden kabul etti. Haklı olarak "CHP'li adayın kazanma ihtimali olsa Kılıçdaroğlu adaylığı İnce'ye bırakır mıydı?" sorusu soruluyor. Soru haklı olmasına haklı; bir CHP'linin kazanması pek muhtemel değil ama İnce ile de Kılıçdaroğlu bir değil. Muharrem İnce pekâlâ daha başarılı bir kampanya yürütüp 24 Haziran sonrasında yapılacak ilk kurultayda CHP genel başkanlığı yarışında Kılıçdaroğlu'na karşı avantaj elde edebilir. Zannımca İnce de bu meseleyi bu kadarcık düşündü. Fazla zamanı da olmadığı için Kılıçdaroğlu'nun "Gel bakalım Muharrem İnce buraya" çağrısına uyarak CHP'nin cumhurbaşkanı adayı oldu. Ama... İnce aday olmasına oldu, Kılıçdaroğlu'nu devre dışı bırakarak kampanya yürütmeyi, kendi ismini daha fazla ön plana çıkartmayı ve lider olarak daha fazla parlamayı planladı ama ekibi yok, hazırlığı yok, bütçesi yok, planı yok, programı yok. İnce'nin mitinglerini izliyorum. Konuşmalarının bir bütünlüğü yok. Kürsünün üzerinde bazısı büyük, bazısı küçük bir tomar kâğıt. Sık sık kürsüye geri dönüp kâğıtları karıştırıyor, ne söyleyeceğine bakıyor. Konuşurken de daldan dala atlıyor; önce mazotun fiyatını düşürmeyi vaat ediyor, sonra İncirlik'i kapatıyor, sonra gübre fiyatından dem vuruyor. Hazırlıksızlık sadece konuşmaların düzensizliğinde değil içeriğinde de kendini gösteriyor. Mesela şu meşhur İncirlik meselesi... Önce "kapatacağım" dedi, daha sonra biraz fazla kaçtığını anlayınca "ben öyle bir şey demedim" dedi. Mazot meselesi hakeza; çiftçiye 2.35 TL'ye satılan mazotu 3 TL'ye satmayı vaat etmek... Ve tabii FETÖ elebaşının iadesiyle ilgili Amerika'dan aldığını iddia ettiği bir telefon var. Kim aradı, neden aradı, ne dedi, Muharrem İnce ona ne dedi bilmiyoruz. İddialı laflar edip devamını getirememek ekibi sağlam olmayan, hazırlıksız siyasetçilerin sık sık düştüğü bir hatadır. Üstelik daha yarışın yarısını ancak gördük. İlerleyen günlerde rekabet daha da sertleşecek, zihni, bendeni ve duygusal yorgunluk daha da artacak. Diğer tüm adaylar gibi İnce de yorulacak ve sinirleri yıpranacak. Eh, öfke kontrolü sorunu olduğu da hepimizin malumu. Demem o ki, Muharrem İnce bu gidişle 24 Haziran gelmeden aday olduğuna pişman olabilir..

[Takvim, 31 Mayıs 2018]