Türk halkı tarihi bir dönemeci geçti. Yüzyıllar boyu süren bir iktidar yürüyüşünün kilit bir aşaması dün tamamlandı. Halk büyük bir zafer kazandı. Kendisinden gizlenen iktidarı elde etmekle kalmadı o iktidarın elinden alınmasını engelleyecek yapısal reformu da gerçekleştirdi. 16 Nisan'da olanların tek bir anlamı var. O da ülkedeki hükümet sisteminin değişmesi. Yapılan yorumlara bakarsanız çok daha fazla anlamı olduğunu düşünebilirsiniz. Bazılarının durumu vahim. Kimisi gerçekten Erdoğan'ın kaybettiğini zannediyor. Kimisi CHP'nin kazandığını hayal ediyor. Kimisi büyük şehirleri takmış kafasına. Ayrıntılardan kendilerini mutlu edecek unsurlar bulmaya çalışanlar var. Ancak bu referandum çok kendi şahsına münhasır bir oylamaydı. Anlam kaymasına gerek yok. Dün geceden geriye kalan tek gerçek ülkedeki hükümet sisteminin değişmesi ve bir daha geri döndürülemeyecek olmasıdır. Yeni sistemde CHP, MHP ve HDP gibi dar siyasal gündemlere hitap eden siyasal partilere iktidar yolu kapandı. İktidara gelmek için en az yüzde elli oy almak gerekiyor. Dün geceden sonra kimse halka açılmadan halka uyum sağlamadan iktidar olamayacak. Nokta. Başta CHP olmak üzere tüm muhalifler referandumda alınan oy oranını sorgulamaya çalışıyor. Son derece anlamsız bir çaba. Size bir şey söyleyeyim. Beş yıl sonra oy oranının yüzde kaç olduğu kimsenin aklına gelmeyecek. 1987 referandumunda oy farkı sadece elli bin civarındaydı. Ama olan oldu. Biten bitti. Değişim yaşandı ve bugün sorgulamak kimsenin aklına gelmiyor. Seçim geceleri böyle oluyor. Psikolojik algılar önemliymiş gibi bir his doğuyor. Mesela evet oyları yüzde altmıştan elli bir buçuğa doğru inerken kazananın moralini olumsuz etkileyebiliyor. Halbuki 45'ten başlayıp elli bire gelse herkes öpüp başına koyardı. Öbür tarafta hayal kırıklığıyla başlayan hayırcılar, 49 civarına çıkınca kazandık zannedebilir. Fakat bu his sadece o gece vardır. Sabaha uyanınca psikolojik algı ortadan kalkar geriye çıplak gerçeklik kalır. Hükümet sisteminin değiştiği ve dar ve vesayetçi siyasete iktidar yolunun kapandığı gerçeği gün gibi doğar. Artık kavga dövüşle, darbe ve ayaklanmayla, yargı ve bürokrasiyle iktidara gelinemeyeceği fikri çıkar ortaya. İktidarı değiştiremeyeceği için kendini değişmek zorunda olduğunu anlayınca gerçeklikle yüzleşecek çoğu kimse. Dün olayın sıcaklığıyla fark edilmemiş olabilir. Gerçeklik bugünden itibaren kendini dayatmaya başladı. Bu öylesine berrak ve kesin bir gerçeklik ki, geri sarmak mümkün değil. Seçim kaybetmekten çok farklı. Seçimi kaybedersiniz beş yıl sonrası için ümit beslersiniz. Yeniden iktidar umudunu besleyebilirsiniz. Ama bu yapısal dönüşümden sonra böyle bir umut kalmıyor. Karşımıza çıkan bu tek gerçekliğin de tek bir sebebi var. Bir kez daha gördük ki Erdoğan bu ülkenin tek gerçek siyasal aktörü. Referandumda insanlar yine Erdoğan'a göre pozisyon belirlemiş. Bir grup ülkücü HDP ile aynı safta olmayı seçmiş. Demek ki Erdoğan düşmanlığı milliyetçiliğinden bile önce geliyor. Fakat bu muhalifler çıkan yüzde 49'luk hayır oylarına güvenip iktidar hayali kuruyorsa bu fikri değiştirmelerini tavsiye ederim. Hepsini akıl düzleminde düşünmeye ve gerçekliği tanımaya davet ediyorum. 49'luk blok dedikleri şey gerçek değil. Bir yanılsama. Evet-hayırlı bir referandumda böyle bir oran çıkması Cumhurbaşkanlığı seçiminde de çıkacağı anlamına gelmez. HDP, MHP, ve CHP hayrın arkasında birleşebilir. Fakat somut bir cumhurbaşkanı arkasında birleşemeyecektir. Eğer birleşecek olurlarsa da kimliklerini yakmış olacaklardır. O zaman da siyasal karşılıkları tükenecektir. Bu nedenle referandum sonuçları üzerinden siyasal hesap yapmak aymazlıktır. Muhalefet gerçeklikle ne kadar çabuk yüzleşirse, kendisi için o kadar iyi olur. Ama bu yanılsamalarla hayal kurmaya devam ederse kaybetmeye de devam eder.
[Takvim, 18 Nisan 2017].