CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 16 Nisan sonrasında başlattığı meşruiyet tartışmasının parti içerisindeki eleştirileri ve muhalefeti bertaraf etmeyi amaçladığı yorumcular tarafından dile getirildi.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun bu yolla ancak 1-2 hafta kazanabileceği, tartışmayı ötelese de eninde sonunda liderliğinin sorgulanacağı da belliydi. CHP'nin referandum sonrası tutumuna dönük bir diğer tespit ise referandumun meşruiyeti tartışmalarına ve kendi iç meselelerine odaklanan CHP'nin 2109 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerini ıskaladığıydı.
Zaman geçtikçe dünden bugüne dair yapılan tespitlerin hepsi doğru çıkıyor. Şimdiden farklı tonlarda olsa da üç kişi Kılıçdaroğlu'na meydan okudu. Statükocu Kemalizmin temsilcisi Deniz Baykal, popülist ulusalcılığın temsilcisi Muharrem İnce ve elitist solculuğun temsilcisi Fikri Sağlar.
Aralarında hem parti teşkilatında hem de toplumda karşılığı en az olan Fikri Sağlar, Kılıçdaroğlu tarafından diğerlerine göz dağı vermek için seçildi ve açıklamalarından dolayı disipline sevk edildi; Kılıçdaroğlu'nun kavramı ile 'kapının önüne konması' an muhtemel seçenek...
Baykal ve İnce'nin hem desteği daha fazla hem de siyaset yolunda ve CHP özelinde parti içi mücadelede Sağlar'a göre daha tecrübeliler. Baykal ve İnce farklı kulvarlarda benzer taktiklerle parti içi mücadelelerini sürdürüyorlar. Hedeflerine 2019'u koymuş gözüküyorlar. Özellikle Baykal Kılıçdaroğlu'nu direkt hedef almayarak hatta 2019'da cumhurbaşkanlığı adaylığının Kılıçdaroğlu'nun hakkı olduğunu söyleme 'lütfunda' bulunarak daha sofistike bir tarzı uyguluyor. Baykal'a göre Kılıçdaroğlu aday olacaksa şimdiden adaylığını açıklamalı, aday olmayacaksa da olağanüstü kurultaya gidip genel başkanlık makamını aday olacak kişiye bırakmalı. Baykal'ın bir yandan Abdullah Gül ismini ortaya atıp, diğer yandan aday olacak kişinin CHP genel başkanı olması gerektiğini söylemesi ayrı bir çelişki. Baykal'ın aklından Abdullah Gül'ü CHP'ye genel başkan yapmak geçmediğine göre hesabı ortada; Kılıçdaroğlu'nu ya erkenden cumhurbaşkanlığı adaylığı ringine ya da olağanüstü kurultay ringine çekerek yıpratmak.
İnce ise partinin 2019'un gereklerine göre yeniden şekillenmesi gerektiğini söylüyor. Olağanüstü kurultay sadece genel başkan seçim için değil bu gereklilik için de toplanmalı. Partinin kural ve kurulları 2019 realitesine göre yeniden şekillendirilmeli İnce'ye göre. Böylece İnce de Baykal'ın yaptığı türden bir sofistikasyona başvuruyor ve esas meselesinin genel başkan olmak değil partiyi 2019'a hazırlamak olduğu mesajını veriyor. İnce'nin Baykal'dan ayrıldığı nokta ise yeni bir 'çatı aday' denemesinin baştan başarısızlığa mahkum olduğunu düşünmesi. CHP'nin böyle bir yola tekrar girmemesi gerektiğini söylüyor.
Genel başkan Kılıçdaroğlu da kendisini savunurken ve olağanüstü kurultay taleplerini göğüslerken 2019'a referans veriyor. Partinin önündeki hedefin 2019'a hazırlanmak olduğunu, bu türden iç çekişmelerle zaman ve enerji kaybetmemesi gerektiğini söylüyor.
CHP'deki bu parti içi gelişmeler 2019 seçimlerine hazırlamak şöyle dursun zaten dezavantajlı konumda bulunan CHP'nin işini iyice zorlaştırıyor. Rakipleri de, genel başkanlık makamını korurken Kılıçdaroğlu da 2019 seçimlerini araçsallaştırıyor.
CHP'nin gerçekten yapması gereken bir tartışma var, o da 2019'da ne yapılacağı; hangi lider, kadro, politika ve fikirlerle 2019'da seçmen karşısına çıkılacağı. Bunun için bir lider değişimi gerekiyorsa da yapılmalı. CHP'nin yapmaması gereken tartışma ise CHP için artık tipik bir hale gelmiş olan parti içi kavga ve hizipleşmeler.
CHP yapması gerekeni yapmıyor, yapmaması gerekeni yapıyor.
2019 için gerekirse lider değiştirmesi gerekirken, koltuk kavgası için 2019'u araçsallaştırıyor.
[Takvim, 7 Mayıs 2017].