SETA > Yorum |
Çatı Aday Erdoğan

Çatı Aday Erdoğan

Erdoğan, Türkiye'nin en büyük çatı lideri olmaya devam edecek. Kemalizm sancısından kurtulmak için yapısal ve devrimci adımlar atmadıkları sürece Erdoğan ve AK Parti çatısı genişleyecek.

12 Eylül 2010 referandumu ile birlikte yavaÅŸ yavaÅŸ zuhur eden ittifak siyaseti, 2014 cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde muhalefetin neredeyse tek siyaset teknolojisine dönüÅŸtü. Gelinen aÅŸamada bir ‘çatı isim’ bulunup bulunmamasından bağımsız bir ÅŸekilde, bu siyasetin ele alınması gerekiyor. Ä°ttifaklar siyaset yapımının doÄŸal bir parçası. Lakin bu siyasi teknolojiyi kurucu siyasetin yerine ikame etmeye kalktığınızda kendi krizini ve kısır döngünüzü de hazırlamış oluyorsunuz. Ä°ttifak siyasetinde kontrolü tamamen kaybedenler ise bir anda kendilerini anti-siyasetin zirvesi olan ‘boykot’ kampında bile bulabiliyorlar. 

Öncelikle ‘çatı aday’ teklifi getirenlerin en basit gerekçesini ele alalım. Söyledikleri zımnen ÅŸu: ‘AK Parti karşısında müstakil olarak varlık gösteremiyoruz, o halde bir araya gelirsek bu basit sorunu çözebiliriz!’. Bunu söyleyenler, farkında olmadan, varlık gösterememelerinin temel gerekçesinin ‘bir arada olmamaları’ olduÄŸunu da söylemiÅŸ oluyorlar. Oysa durum elbette bu deÄŸil. En azından, bir araya gelmesini arzuladıkları ‘farklı kesimlerin farklı kesimler’ olduÄŸuna dair basit hakikati gözardı ediyorlar. Tam da bundan dolayı kitlelere ulaÅŸamıyorlar. 20. Yüzyıl siyasi hareketleri olarak, hiçbir yapısal deÄŸiÅŸime gitmeden, temsil düzeyinde vitrin düzenlemeleri ile siyaset yapabileceklerini düÅŸünüyorlar.

KutuplaÅŸmanın temelindeki 20. Yüzyıl bakiyesi Kemalizm’le yüzleÅŸmek yerine iyi rol kesebilecek, siyasi doÄŸruculuÄŸu yoÄŸun bir ÅŸekilde kullanabilecek, her ÅŸey ama bir ÅŸey olmayacak siyaset ve hayat dışı formüllerin peÅŸine takılıyorlar. Daha ilginci, tarif ettikleri ve umdukları çatı adayın üzerinde taşımasını istedikleri hiçbir özelliÄŸi müstakil olarak görmek istemiyorlar. Yani Kürt sorunundan din-devlet iliÅŸkilerine, vatandaÅŸlık tartışmalarından laikliÄŸe, Alevi meselesinden demokratikleÅŸmeye varıncaya kadar her bir baÅŸlıkta ciddi krizler yaşıyorlar.

Çatı aday formülünün ete kemiÄŸe büründüÄŸü baÅŸarısız bir örnek var aslında. Bu örnek ‘KılıçdaroÄŸlu ve yeni CHP iddiasından’ baÅŸkası deÄŸil. 2010 referandumu öncesi bir saray darbesiyle genel baÅŸkanlığa gelen KılıçdaroÄŸlu, kabaca cumhurbaÅŸkanlığı seçimleri için düÅŸünülen çatı aday karakterini hayata geçirmek için ciddi çaba sarf etti. Sonuç kelimenin tam anlamıyla hüsran oldu. GirdiÄŸi üç seçimin üçünü de kaybettiÄŸi gibi neredeyse üç beÅŸ ayda bir partisinin ‘çatısında tadilat’ yapmak zorunda kaldı. Aynı anda Kemalist ana damarı, muhafazakarları, milliyetçi kesimleri, Kürtleri, demokratikleÅŸme sancısı yaÅŸayan farklı kesimleri retorik ve temsil düzeyinde ‘kucaklamaya’ çalıştı. Kaldı ki ÅŸahsı da ‘iki öteki kimliÄŸi’ kuÅŸatmaktaydı. Sonuçta biri diÄŸeriyle varoluÅŸsal sorunlar yaÅŸayan bu kimliklerin her birine müstakil olarak ulaÅŸma çabası sadece bir önceki çabasını nesh etmekten baÅŸka bir iÅŸe yaramadı. Çünkü bütün bu vitrin ve mesaj siyasetinin temelinde Kemalizm’le yüzleÅŸme(me) sancısı vardı.  

Hal bu olunca da ErdoÄŸan, Türkiye’nin en büyük çatı lideri olmaya devam edecek. Kemalizm sancısından kurtulmak için yapısal ve devrimci adımlar atmadıkları sürece ErdoÄŸan ve AK Parti çatısı geniÅŸleyecek. Neredeyse bir asır sonra, Türkiye sosyolojisinin ve siyasetinin kurabildiÄŸi en büyük çatı AK Parti’den baÅŸkası deÄŸil. Mezkur çatının altına girmekte zorlanan ve girmeyecek kesimler olduÄŸu doÄŸru. Lakin bir gün herkes AK Partili olmazsa da 20. Yüzyıl partilerinin kendi AK Partilerini çıkarmaktan baÅŸka yolu bulunmuyor. Önümüzdeki yılların sancısı da bu zaten!

[Star, 5 Haziran 2014]