Cumhurbaşkanlığı sistemini getiren anayasa değişiklik sürecinde AK Parti etrafındaki bir tartışma da tekrar alevlendi. AK Parti kurulduğu günden bu zamana kadar seçmen desteğini konsolide ederek Türkiye'yi yönetiyor. AK Parti iktidarları döneminde Türkiye'de siyasi ve ekonomik dönüşümün yanında toplumsal alanda da bir dönüşüm yaşandı. Tüm bunları başarmış ve 15 yıldır iktidarda olan bir partinin tartışılması olağan bir durum. Ancak tartışmada gözden kaçırılan bir nokta var. O da AK Parti'nin bildiğimiz siyasi partilere pek benzemiyor olması. Bu benzemezlik AK Parti'yi bir siyasi partiyi tartışacağımız alışıldık argüman ve pozisyonlarla tartışmayı olanaksız kılıyor. Bugün AK Parti etrafındaki tartışmalar partinin kimliği ve parti tabanının kimlerden oluştuğu üzerinde odaklanmış gözüküyor. Tabela partilerini bir kenara koyarsak, siyasi hayat üzerinde etkili olmuş veya olan partiler kadro ve kitle partisi olarak ortaya çıkarlar. Kadro partileri bir fikir etrafında örgütlenen parti kadrolarının omuzlarında yükselirken, kitle partileri kitlelere parti kadrolarının ve görece kapsamı dar bir fikriyatın ötesine geçerek hitap eden partilerdir. Tabanının toplumun hangi kesimlerini içerdiğini tartışmak veya partinin hangi fikre dayandığını tespit etmek, AK Parti'yi kadro partileri ve kitle partileri ayrımının dar çerçevesine hapsetmek olur. AK Parti'yi bu kalıplar içerisine yerleştirmeye çalışmak eğlenceli bir zihni aktivite, takip etmesi heyecanlı bir tartışma olabilir ancak partinin gerçeğini anlamaktan oldukça uzak kalacaktır. AK Parti'den bahsederken bir siyasi partinin ötesine geçen bir toplumsal-siyasal hareketten bahsettiğimizi unutmamak gerekiyor. Ve bu toplumsal-siyasal hareket tabiatı gereği benim ideolojimden de, bir başkasının hayat tarzından da, ötekinin sosyal çevresinden de, berikinin siyasi veya ticari çıkarından da geniş kapsamlı ve hayati. Bunların hepsinden farklı ve bunların hepsini içeren, bünyesine alan, alan açan bir gerçekliğe karşılık geliyor AK Parti. AK Parti'nin farklı düşünce, talep, iddia, beklenti ve hayat tarzlarını bir arada içerebilmesi liberal siyaset teorisinin anlattığı türden bir çeşitlilikten de oldukça farklı. Çünkü AK Parti aynı zamanda bir kimlikle, düşünceyle, spesifik bir Türkiye kurgusuyla ve bunların hepsinin toplayıcısı konumundaki bir liderlikle var oluyor. Tüm bu farklılık ve çeşitliliklerin her biri partinin eteğini bir ucundan tutup onu kendi istikametine sürüklemiyor. Tam aksine Erdoğan liderliği tüm bu farklı kimlikleri, talepleri, beklenti ve hayat tarzları ile el ele tutunarak güçlü ve büyük Türkiye hedefine doğru ilerliyor. AK Parti'nin taban ve oy oranı potansiyelini 15 Temmuz gecesi Erdoğan'ın çağrısı ile sokaklara dökülen bir kısmı da belki AK Parti'ye hiç oy vermemiş insanlar oluşturmaktadır. Bir toplumsal-siyasal hareket olarak AK Parti'nin hedefi bu potansiyeli gerçeğe çevirmek, şimdiye kadar AK Parti'ye oy vermemiş olsa da güçlü ve büyük Türkiye hedefini paylaştığını 15 Temmuz Darbe Girişimi'ne dur diyerek göstermiş olan herkesi bu yürüyüşe dâhil etmektir. AK Parti'yi çeşitli boyutları ile tartışanların gözden kaçırmaması gereken hakikat budur.
[Takvim, 25 Ocak 2017].