Siyasetin doğası böyledir. Bir tarafa fazla yüklenirseniz başka bir taraftan patlatabilirsiniz. Ve genelde bu patlak en güvendiğiniz yerden ve ummadığınız zamanda gelebilir. Kemal Kılıçdaroğlu dayatma yöntemleriyle elde ettiği kurultay başarısı sayesinde partisini demir yumrukla yönetmeye başladığı andan itibaren muhalif seslere artık çok fazla seçenek kalmadı.
Muharrem İnce partiden adım adım tasfiye edildiğini biliyor. Ve buna karşı çeşitli tedbirler almak zorunda. Kılıçdaroğlu İnce'yi idare etmek yerine dışlamayı seçtiği için İnce'nin başka şansı yok. Daha açıktan pozisyon alması bu yüzden. Yoksa Muharrem İnce çok daha kolay bir yolu tercih edip parti içinde etkin olmayı deneyebilirdi. Ve aslında İnce hala en zor olana yönelmiş değil. Partiye yönelik eleştirileri dile getirerek kendisine alan açmaya ve tepkileri ölçmeye çalışıyor. Hem cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ediyor hem de pazarlığı halen açık tutuyor. Parti kurma meselesinde çok kararlı değil gibi.
Ancak bu durumun bu haliyle sürmesi kolay değil. İnce en azından gündemde kalmak için bu tür açıklamaları yapmaya devam edecektir. Partiden kendisine yönelik ihanet eleştirileri de doğal olarak artacaktır. Ve bu bir sarmal halinde İnce ve çevresinin daha da sertleşmesini sağlayabilir. Süreç başladı. Ben şahsen artık bu haliyle İnce'nin CHP içinde şansının olduğunu düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu'nun da taviz verme niyetinde olmadığı görülüyor. Hatta taviz verse bile "ne verecek" diye sorabilirsiniz. Genel Başkan Yardımcılığı verse ne olur? İnce tek başına parti kurullarında ne kadar etkili olabilir. Ancak tasfiye sürecini yavaşlatmış olacaktır. İnce'yi bu saatten sonra cumhurbaşkanlığı adaylığının ilanından başka hiçbir taviz kesmez. Kılıçdaroğlu da buna yanaşmaz. Dolayısıyla yakın dönemde İnce'ye yönelik bir itibarsızlaştırma kampanyası olacağı şimdiden belli.
CHP uzun süredir kolay bir siyasete alışmıştı. Erdoğan karşıtlığı etrafında Kılıçdaroğlu hem parti içinde hem de ittifak cephesinde rahat hareket edebiliyordu. Ancak bunun sınırlarına geldiği görülüyor. Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi ve ittifak düzenlemesi nedeniyle küçük partilerin kendilerine alan bulması sadece Cumhur İttifakı'nı değil Millet İttifakı'nı da etkileyecektir. Yüzde biri bile bulmayan ve hiçbir iktidar şansı olmayanlar bile parti kurmaya kalkarken İnce'nin kenarda bekleyeceğini sanmak saflık olur. Hatta böyle bir parti CHP'yi tam ortadan ikiye bile bölebilir. O zaman da yepyeni bir siyasi kompozisyon çıkar karşımıza. Bahçeli'nin son dönemde İYİ Parti'ye yönelik açıklamalarını da bu çerçevede okumak lazım. Önümüzdeki günler çok daha ilginç gelişmelere gebe. Siyaset tekrar ısınmaya başladı.
[Sabah, 10 Ağustos 2020].