SETA > Yorum |
Hani Yeni Sistemde Meclis Önemsizleşecekti

Hani Yeni Sistemde Meclis Önemsizleşecekti?

16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne karşı olan çevreler bir kara propaganda yürütmüşlerdi. Demişlerdi ki “yeni sisteme geçildiğinde Meclis’in önemi ve işlevi azalacak. Milletvekilliğine rağbet olmayacak.” Yeni sisteme tam geçmeden bile, daha seçim sürecinde söylediklerinin doğru olmadığı net olarak ortaya çıktı.

24 Haziran’da iki seçim birden yapılacak: Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri. Cumhurbaşkanlığı seçimi için adaylar netleşti. Milletvekilliği seçimi için partilere aday adaylığı başvuru süreci tamamlandı. Partiler aday adaylarından kimlerin aday olacağı ile ilgili mülakat aşamalarını devam ettiriyorlar.

Her parti, beklentisinin çok daha üstünde aday adaylığı başvurusu aldı. Örneğin AK Parti’ye 7.329, MHP ve CHP’ye ise iki bin civarında başvuru yapıldı. Bu sayılar, yeni dönemde de milletvekilliğinin ne derece önemli olduğunun bir tezahürü.

16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne karşı olan çevreler bir kara propaganda yürütmüşlerdi. Demişlerdi ki “yeni sisteme geçildiğinde Meclis’in önemi ve işlevi azalacak. Milletvekilliğine rağbet olmayacak.” Yeni sisteme tam geçmeden bile, daha seçim sürecinde söylediklerinin doğru olmadığı net olarak ortaya çıktı.

Muhalefet, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iddiaları kalmadığı için var gücü ile milletvekilliği seçimlerine odaklandı. Şimdiden tabanlarına “Meclis’te çoğunluğu sağlarsak, yürütmeyi kilitleriz” diye propagandaya başladılar. Yani ülkeyi yönetmek için değil, yönetenleri iş yapamaz hâle getirmek için seçmenlerinden oy istiyorlar.

Hatta seçmenlerini ikna etmek için Meclis’in birçok yetkiye sahip olduğunu kendileri çoğunluğu sağlamaları durumunda bu yetkileri hızla kullanacaklarını söylüyorlar.

Mesela diyorlar ki “Yeni sisteme göre Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 7 üyesini Meclis seçer. Biz seçimi kazandığımızda hemen 7 üyeyi yeniden seçeceğiz. Yargıyı ona göre yeniden dizayn edeceğiz.”

Bununla “isteğimize göre insanları yargılayacak bir mekanizma kuracağız” demek istiyorlar.

Bunu söylerken şimdiye kadar “yargının bağımsız olması” gerektiğine yönelik sözlerinin de içinin boş olduğunu ifşa ediyorlar.

Şu anda muhalefetin seçime hazırlık tarzı, sadece kendi çekirdek tabanını memnun etmeye yönelik. Sanki Türkiye’de AK Parti, MHP ve BBP’ye oy veren seçmen kitlesi azınlıktaymış gibi hareket ediyor. Sanki seçimleri kazansalar, Türkiye’den onların bir anda yok olacağı gibi bir hâletiruhiye ile hareket ediyorlar.

***

16 Nisan öncesinde de söylüyorduk. Şimdi de bir kez daha vurgulayalım. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nde Meclis’in önemi ve itibarı artacak. Milletvekilliği seçilmek çok daha zor hâle gelecek.

Yeni sistemde cumhurbaşkanının içinden çıktığı partinin Meclis’te çoğunluğu sağlaması önemlidir. Değilse, muhalefet yürütmenin başarısız olması için, toplumun tümünün yararına da olsa, hiçbir yasanın Meclis’ten geçmesine izin vermez.

Yakın bir dönemde CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın Meclis’teki bir konuşmasında “Bu hükûmet dünyanın en doğru işini bile yapsa muhalefet olarak karşı çıkarız” sözü bunun en iyi delilidir.

Yani muhalefet Meclis’te çoğunluğu sağlaması durumunda, yürütme ile müzakere ederek görevini yerine getirmek istemiyor. Aksine ülkeyi yönetilemeyecek hâle getireceklerini şimdiden ilan ediyorlar.

Milletvekilliği seçimi ile ilgili seçmenin temayülü ortaya çıkmış durumda. 24 Haziran seçimlerinde özellikle büyük illerin dışındaki seçim çevrelerinde parlamento seçimleri için seçmen milletvekilli adayına göre oyunu şekillendirecek. Özellikle ittifak yapılarını bunun için bir imkân olarak görecek.

Seçmenler kendi içlerinden çıkmış, kolay ulaşabilecekleri, yıpranmamış ve şehrin problemleri ile elinden geldiğince ilgilenecek adaylara yönelecek. Her adayın sadece kendisinin güvenilir ve dürüst olması değil, çevresinin de o şehirde nasıl algılandığına seçmen bakacak.

Yeni sistemde bakanlar, milletvekili olmayacak. Dolayısıyla şehirlerin problemlerinin Ankara’ya iletilmesinde seçmenler doğrudan milletvekillerini sorumlu görecek.

Bunları söylerken, partilerin ideolojik konumlanmalarının, hizmet vaatlerinin, parti programlarının ve genel siyasal söylemlerinin etkisiz olduğunu göz ardı etmiyorum.

Her partinin sabitleşmiş çekirdek tabanlarının dışındaki seçmenler için bu hususlar önemli. Seçimin sonuçlarına da büyük oranda bu seçmenler etki edecek.

[Türkiye, 10 Mayıs 2018].