21 Nisan’da Fransız Le Parisien gazetesinde bir manifesto yayımlandı. Aralarında eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile eski Başbakan Manuel Valls’in de bulunduğu 300’den fazla tanınmış kişi, aydın ve siyasetçi bu manifestoyu imzaladı. “Yeni Antisemitizme Karşı” (Contre le Nouvel Antisemitisme) başlığı ile yayımlanan metin özellikle Batı’da son dönemde sürekli gündeme getirilen bir iddiayı vurguluyordu. Buna göre antisemitizm mevcut durumda aşırı sağ siyasetten daha ziyade Batı’da yaşayan Müslümanlardan kaynaklanan bir tehdittir. Siyasal yelpazenin her kesiminden çok sayıda aktör tarafından kullanılan bu iddia yeni değil. Yeni antisemitizm kavramı Yahudilere ve İsrail’e karşı yeni bir tür düşmanlık biçiminin ortaya çıktığını vurgularken siyonizm karşıtlığı ve antisemitizmi aynı kefeye koymaktadır.1 Bugün Avrupa’da Milli Cephe (FN), Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), İsveçli Demokratlar (SD) veya Vlaams Belang (VB) gibi aşırı sağ partiler bile bu iddiayı kullanarak antisemitizmin arkasında artık kendilerinin olmadığını, Müslümanların Avrupa’nın tamamına olduğu gibi Yahudilere de tehdit teşkil ettiğini ileri sürerek kendilerinin “yeni Yahudiler” yani yeni kurbanlar3 olduklarını savunmaktadırlar. Fransız manifestosunu imzalayanlara göre Fransız hükümeti ve medyası bu “Müslüman antisemitizmi”ni tanımaktan çekinmemelidir.
Kur’an-ı Kerim’in şiddeti körüklediği iddiası manifestoda kullanılan argümanlar arasında ön plana çıkmaktadır. Manifestoyu imzalayanlar “Yahudilerin ve kafirlerin cezalandırılması ve öldürülmesi çağrısında bulunan Kur’an-ı Kerim ayetlerinin, İslam alimleri tarafından tıpkı Vatikan’ın İncil’deki tutarsızlıklar ile Katolik antisemitizmini yürürlükten kaldırmasına benzer şekilde hükümsüz....