SETA > Köşe Yazıları |
Herkes Olması Gereken Yerde

Herkes Olması Gereken Yerde

PKK, FETÖ, HDP, CHP, Almanya... Hepsi yerli yerinde. Bunun burada ne işi var dediğiniz bir isim, kurum aktör var mı bu sayılanlar arasında?

CHP hayır diyor, PKK'nın siyasi kolu olmaktan başka fonksiyonu kalmayan HDP de.

HDP'nin PKK'nın yanında yer alması normal, CHP'nin de HDP'nin yanında. Ne de olsa blok siyasetinin elde kalan iki unsurundan bahsediyoruz.

FETÖ de hayır diyor. CHP hayati bir meselede daha FETÖ ile aynı hatta yer alıyor. CHP'liler bunu söyleyince rahatsız oluyorlar.

Onları üzmek istemeyiz ama beklenen oluyor.

CHP ile FETÖ ilk defa yan yana gelmiyorlar ki!

17-25 Aralık Darbe Girişimi'nde de yan yanaydılar.

FETÖ'nün medya organlarına mahkeme kararı ile kayyum atandığında FETÖ abileri ve ablaları ile birlikte en ön safta CHP'li milletvekilleri vardı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantılarında FETÖ'nün yasadışı yollarla kaydettiği konuşmaları dinletiyordu partililere. Özrü ise kabahatinden büyüktü; ben mahkeme kararı ile yapılmış kayıtları dinletiyorum.

FETÖ ile CHP'nin birlikteliği eski.

Şimdi ikisi de aynı 'hayır' cephesinde yer almışlar çok mu? Bir de FETÖ'nün siyasi ayağı var. CHP ısrarla FETÖ'nün siyasi ayağının üzerine gidilmediğini söylüyor.

Ya o ayağın altından kasetle makam mevki sahibi olan siyasetçiler çıkarsa ya da FETÖ'nün yasadışı ses kayıtlarını dinleten siyasetçiler? Düşüncesi bile kötü!

Almanlar da aynı cephede. AK Parti'nin Almanya'da yapmak istediği 'evet' toplantılarına izin vermiyorlar.

Ama HDP ve CHP'nin toplantılarına izin veriyorlar. Gerçi Baykal sureti haktan gözükmek için 'madem AK Parti'ye izin vermiyorsunuz ben de kendi toplantımı iptal ediyorum' demiş ama ne değişir?

Almanlar da hayır cephesinde yer alıyor işte.

PKK, FETÖ, HDP, CHP, Almanya...

Hepsi yerli yerinde. Bunun burada ne işi var dediğiniz bir isim, kurum aktör var mı bu sayılanlar arasında?

Olmaz!

Neden olsun ki?

Almanya zaten FETÖ'ye ve PKK'ya kucak açmıyor mu? Şimdi onlarla birlikte hayır cephesinde yer alması beklenen bir gelişme.

Türkiye'deki referanduma taraf oluyorlar. Ama bunu kabul etmezler.

Biz referanduma taraf değiliz derler.

AK Parti'nin mitingini otoparkta yer kalmadığı için iptal ettik derler. En olmadı sular kesilebilir, trafik sıkışabilir onun için iptal ettik derler. Can Dündar'a da zaten vatan haini olduğu için değil gazeteci olduğu için sahip çıkıyorlar. Almanlar'a sorsan PKK'lılar da terörist değil özgürlük savaşçısı. Koskoca Almanya teröristleri destekleyecek değil ya!

Türkiye'nin mülteciler konusundaki üstün performansına da övgü düzüyorlar.

Ama vizesiz seyahat imkanı tanımaya yanaşmıyorlar. Mülteciler için söz verdikleri yardımları da yapmıyorlar.

Almanya bu, bir kılıf buluyor.

CHP de bu cephede yer almaya bir kılıf buluyor.

Bir de 16 Nisan var, yaklaşıyor.

Seçmen kılıf uydurmaz. Bazen fikrini bile söylemez.

Sorarsın, konuşmaz.

Kafam karışık, der.

Ben ne anlarım bu işlerden, dediği de olur.

Kararsızım sandığa gitmeyeceğim, bir başka cevabıdır.

Bazen de lafı dolandırmadan doğrudan 'evet' veya 'hayır' der.

Seçmenin işi belli olmaz.

Ne yapacağını biliyordur ama başkasına belli etmez. Paravanın arkasına geçip, sandığın önüne geldiğinde hangi partiye oy vereceğine ya da 'evet' mi 'hayır' mı diyeceğine çoktan karar vermiştir. Ama saf numarası yapar işte bazen. Sessizce olan biteni izler. Kim, ne yapıyor diye.

Kim sureti haktan gözüküyor, kim referandum hatırına 'aman seçmen kızmasın' diye ne söylüyor veya söylemiyor takip eder.

Sonrada birisinin yanında yer alır seçmen.

Bakalım bu sefer kimin yanında yer alacak. Bence Almanya ile aynı hatta yer almak için çok fazla nedeni yok.

16 Nisan'a az kaldı!

[Takvim, 5 Mart 2017].