Türkiye’nin ana gündemi, Suriye’nin kuzeyinde yaşananlar ve Fırat’ın doğusuna yapılacak harekât. Konu her boyutu ile tartışılıyor.
Türkiye’nin operasyon kararlılığının ardından, ABD kuzey Suriye’den çekilme kararı aldı. Bölgede gerektiğinde oyun kurucu, gerektiğinde de oyun planlarını bozucu bir aktör olan Türkiye’nin, ne tür adımları atacağı dünya kamuoyunda dikkatle takip ediliyor.
Dış politika konularında yaşanan her gelişmenin iç siyaseti de etkilemesi kaçınılmaz. Dış politika alanında verilen kararların da çoğu kez ülke içi dinamiklerden etkilendiği bilinen bir husus.
31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlere üç ay kaldı.
Seçim gündeminin öyle ya da böyle öne çıkan başlıklarından birini, kuzey Suriye’ye yapılacak olan harekât oluşturacak.
24 Haziran seçimleri öncesinde gündemin önemli başlıklarından biri, Afrin bölgesine yapılan Zeytin Dalı Harekâtı’ydı. Söz konusu harekât öncesinde ve sonrasında, Erdoğan ve Cumhur İttifakı karşıtı çevreler, Türkiye’nin elini zayıflatacak söylemlere başvurmuşlardı.
CHP’liler “Türkiye, Afrin’in merkezine girmesin” demişlerdi.
CHP lideri “Ordumuzun ÖSO’nun arkasında ne işi var? Ordu ÖSO’nun arkasına neden gizlenir, hangi gerekçeyle gizlenir, biz bundan rahatsızız” şeklinde açıklamalar yapmıştı.
Yine Cumhur İttifakı karşıtı blokun bazı milletvekilleri başta olmak üzere, birtakım gazeteciler ve Tabipler Odası gibi bir kısım örgütlü çevreler, harekâtın başarısını olumsuz etkileyebilecek birçok enstrümanı devreye sokmuşlardı.
Esad rejiminin ve PKK/YPG terör örgütünün bölgede sivillere yönelik katliamlarına tek bir kere bile itiraz etmeyenler “savaş karşıtlığı” söylemi altında TSK’nın bölgeyi terörden arındırma operasyonuna itiraz etmişlerdi. Harekâtı sorun olarak görmüşlerdi.
PYD’yi terör örgütü olarak nitelendirmek için ek bilgilere ihtiyacı olduğunu söyleyen CHP’nin bazı milletvekilleri, TSK ile birlikte omuz omuza çok başarılı bir mücadele yürüten ÖSO’yu “terör”le irtibatlandırmakta bir beis görmemişlerdi.
Yine bazı muhalefet çevreleri, Türk ordusu cephede kahramanca mücadele ederken “Afrin Türkiye’nin Vietnam’ı olacak” diyerek, sahada ordunun motivasyonunu olumsuz etkilemeye çalışmışlardı.
Erdoğan’ın Fırat’ın doğusuna yapılacak harekâtı açıklamasından bu yana, CHP’den planlanan operasyona yönelik üst düzeyde bir karşıtlık gelmedi.
Ama ileriki günlerde HDP ile yerel seçimde iktidar blokuna karşı oluşturacakları “güç birliği”nin dinamiğine ve işleyişine bağlı olarak, manevra yapabilecekleri bir pozisyonu devreye sokmaları ihtimal dâhilinde.
Operasyona açıktan ve yüksek sesle itiraz edemeseler bile en azından, ÖSO üzerinden yeni bir söylem alanı geliştireceklerdir. ÖSO’nun, Suriye’nin geleceğinde giderek daha da güçlü bir aktör hâline gelmesini gördükleri ve bundan rahatsız oldukları için, özellikle Esad rejimine yakın duranlar, ÖSO ile birlikte yürütülecek operasyonu eleştirecek bir yer bulacaklardır.
Bundan dolayı da iktidara sürekli olarak, daha önce yaptıkları gibi, Beşar Esad rejimi ile müzakere yürütülmesini tavsiye eden bir pozisyon alacaklardır. Hatta, Esad’ı savunan bir yöne bile savrulabilirler.
Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtı’ndaki Türkiye’nin her anlamda başarısı uluslararası çevreler tarafından bile görmezden gelinemiyor. Hem operasyon sırasında şehrin ve sivillerin hassasiyetle korunması, hem de harekât sonrası bu alanların hızla istikrara kavuşturulması, Türkiye’nin yapılacak yeni operasyonda elini güçlendiren unsurlardan biridir.
Umulur ki, Suriye’nin kuzeyine yapılacak yeni harekâta yönelik olarak, muhalefet önceki hatalarını tekrar etmez. Türkiye’nin terör örgütlerine yönelik haklı operasyonunu destekleyen bir tutum içine girer.
Böyle bir tutum içine girdiklerinde, kazanan hem kendileri hem de Türkiye olacaktır…
[Türkiye, 27 Aralık 2018].