Washington önümüzdeki günlerde önemli bir toplantıya ev sahipliği yapacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasında Suriye’nin geleceğini şekillendirecek bir toplantı yapılacak. Cumhurbaşkanı’nın yakın çalışma ekibi ziyaretin öncesinde Washington’da ABD’li yetkililerle yola Türkiye ile yürümenin avantajlarını, PKK’ye desteğe devam etmenin ise dezavantajlarını anlatıyorlar. Yani Cumhurbaşkanı Washington’a gittiğinde Suriye ve FETÖ’nün de dahil olduğu terörle mücadele konularında birçok konu konuşulmuş, karar ise liderlerin toplantısına kalmış olacak. Peki ABD kısa dönemli askeri hedefleri, orta ve uzun vadeli stratejiye feda edip PKK ile “yola devam” derse ne olacak?
Öncelikle ABD’nin Suriye kararında final aşamasında olduğumuzu hatırlatalım. CENTCOM PKK ile işbirliğine devam için bastırıyor, Beyaz Saray ise iç siyasi çalkantılarla boğuşurken kısa vadede flaş bir reklam fırsatı yakalama gayretinde. Rusya ile çetrefilli ilişkiler, yakın çevresinin iş bağlantıları, bütçe vs. gibi ağır konularla uğraşan Trump Yönetimi’nin ne kadar uzun vadeyi düşünebildiği büyük soru işareti. Televizyonların karşısına geçip, ABD halkına “DEAŞ’ı Rakka’dan temizledik” demek mevcut siyasi atmosferde daha fazla işlerine geliyor. Orta ve uzun vadede Suriye’nin parçalanması, DEAŞ ve türevlerinin bölgenin genelinde güçlenme imkanı bulması, İran yayılmacılığı, etnik ve mezhepsel çatışmaların artması, soykırımlar ve göç hareketleri maalesef güncel siyasetin yakıcılığına feda edilebilir.
ABD Yönetimi’nin, Irak tezkeresinden dolayı Türkiye’den öç almaya çalışan CENTCOM’un sözünü dinleyip ve PKK ile işbirliğine devam etmesinin faturası ABD dahil olmak üzere her aktöre kesilecek. ABD PKK ile birlikte belki Rakka’yı alır fakat elinde tutamaz, istikrar sağlayamaz, terörü bitiremez. PKK Rakka’ya girdiği an Rakka’daki terör örgütü sayısı bir artmış olacak zaten. Bu da ABD askerinin uzun vadede Rakka’da ve DEAŞ’tan temizlenen bölgelerde kalmasını gerektirecek. ABD’nin riski de zayiatı da artacak. Şu ana kadar risksiz, eve dönen tabutsuz Suriye serüvenleri oldu; ama uzun vadede Suriye’de kalmaları yeni bir Afganistan’la karşı karşıya kalmaları demek.
ABD desteği olmadan PKK haramilerinin ne demografi arkasında, ne kendilerine olumlu bakan herhangi bir grup var ne de geniş alanları kontrol için sayıları yeterli. An itibarıyla Rakka’ya doğru ilerlemeleriyle kuzeyde, Türkiye’yle sınır hattında sayıları azalmış durumda. Arkaları zayıf, bu sebepten ABD sınır hattında devriye geziyor. Sınır hattı boyunca PKK, Türkiye’den gelecek operasyonlara açık durumda. PKK yeni bir Fırat Kalkanı korkusuyla yaşıyor.
Türkiye ise ABD’nin PKK konusunda kararından bağımsız olarak PKK’yı Suriye ve Irak’ta vurmaya devam edecek. Suriye hattı boyunca ve Sincar’a yönelik operasyonlar kaçınılmaz. Bu
Türkiye için bir lüks değil, bir gereksinim. ABD askeri PKK’ya verdiği destekle Türkiye’nin iç güvenliğini tehlikeye atıyor. Yani Türkiye, PKK’yı vurma konusunda ABD’nin kararını beklemiyor. PKK her halükarda vurulacak. Türkiye daha çok Suriye ve Irak’a nasıl istikrar getirilebilir uğraşı içerinde. ABD Irak’ı perişan etti; Türkiye’nin Washington’daki en büyük gündemi, ABD’nin Suriye’de de Irak’taki hatalarını tekrar etmemesini sağlamak.
ABD PKK konusunda vereceği kararla sadece Türk-Amerikan ilişkilerini değil, terörle mücadelenin seyrini ve İran’ı sınırlandırma çabalarının geleceğini de belirleyecek. Türkiyesiz bir ABD Suriye ve Irak’ta ne terörle mücadele edebilir ne de İran’ı sınırlandırabilir. Türkiyesiz bir ABD ancak terörü besler ve İran’ın nüfuzunu genişletir.
[Akşam, 8 Mayıs 2017].