SETA > Yorum |
Suriye'de quot Güvenli Bölge quot Neden Gerekli

Suriye'de "Güvenli Bölge" Neden Gerekli?

Güvenli bölge bir ciddiyet testi olacak; Suriye'de krizin çözümü konusunda kim ciddi kim top çeviriyor güvenli bölgeye ilişkin pozisyonlarına bakıp rahatlıkla anlayabileceğiz.

Geçtiğimiz akşam Başbakan Ahmet Davutoğlu, El-Cezire Arapça televizyonuna verdiği röportajda Türkiye’nin Suriye’de güvenli bölgeler oluşturulması teklifinden bahsetti. Türkiye’nin güvenli bölge fikri ilk defa gündeme gelmiyor tabi ki. Fakat Başbakan’ın ilk defa medyada lokasyon vererek konuşması hem Türk hem de yabancı basının dikkatini çekti.

Özetle Başbakan Davutoğlu Lazkiye’den Haseke’ye kadar Türkiye-Suriye sınırında yerleşim yoğunluğu olan bölgelerde güvenli alanlar oluşturulması gerektiğini söyledi. Türkiye sınırından Suriye topraklarına doğru ne kadar derinliğe ulaşacağı ise bölgelerin imkan ve şartlarıyla alakalı olacak. Başbakan, güvenli bölge haritasının tayininin Birleşmiş Milletler’e ait olmasını istediğini ve bu bölgelerin korunmasının da ya BM’ye ya da koalisyon güçlerine bırakılması gerektiğini de ifade etti.

Bu aslında Türkiye’nin uzun süredir dillendirdiği fakat uluslararası toplumun, Suriye’de çözüme dair somut adım niteliğindeki her teklifte olduğu gibi yine başını diğer tarafa çevirdiği bir teklifti. Oysa güvenli bölge, Cenevre toplantıları dahil bugüne kadar Suriye meselesinin çözümüne dair ortaya atılmış en somut ve sonuç alıcı fikirdir. Suriye’de gerçekten kapsamlı bir çözüme ulaşmak isteyen tüm aktörlerin faydasına olacak bir tekliftir.

EMNİYET ŞERİDİ

Başbakan Davutoğlu’nun teklif edilenin bir tampon değil, bir güvenli bölge olduğunun altını çizmesi önemli. Türkiye, Suriye ile arasında örneğin Kıbrıs’takine benzer bir tampon bölge oluşturmayı hedeflemiyor. Adı üstünde Suriyelilerin ve sınır hattındaki Türkiyelilerin kendilerini güvende hissedecekleri güvenli bölgeler oluşturulmasını istiyor. Peki neden?

Güvenli bölgenin birçok aktöre bakan yönleri var. En başta hem Esed rejimi hem de IŞİD’den kaçan Suriyelilerin sığınabileceği bir alan sunacak. Esed-IŞİD ikilisinin Arap, Türkmen, Kürt, Ezidi vs. fark etmeksizin Suriye halkına verdirdiği zayiat sınırlandırılacak. Suriyelilerin kendi ülkelerinden çıkmadan güvende olmaları sağlanacak. Bu demografik olarak da paramparça olan Suriye’nin savaş sonrası bir arada kalması için önemli bir hamle olacak. Güvenli bölge Türkiye’nin en başta sınır güvenliğini artıracak. Sınır hattı boyunca yaşanan çatışmaların Türkiye’ye olan olumsuz etkilerini canlı olarak izliyoruz. Seken kurşunlar, Türkiye’ye ve Türkiye’den sızma çabaları ve tüm sınır hattını geren çatışma ortamının yarattığı güvenlik riskleri güvenli bölgenin ilan edilmesiyle nispeten azalacak. Mülteci akımının mültecilerin güvenliğinin sağlandığı bir denklemde Suriye içerisinde tutulması da Türkiye’nin 2 milyona yaklaşan mülteci yükünü hafifletecek. Bu Türkiye’nin mültecilere yönelik sorumluluğundan kaçtığı manasına gelmiyor tabii ki; Türkiye güvenli bölgeyi her türlü zaten destekleyecek. Fakat mültecilerin kendi selametleri için de Suriye’de kalmaları gerekiyor.

ESED-IŞİD TERÖRÜNE KARŞI

“Suriye’nin dostları” için ise güvenli bölge hem IŞİD hem de Esed sorunlarının çözülmesi için büyük bir imkan sağlayacak. Belki de en önemli nokta, Suriye’nin dostlarının sorunun çözümü için artık elini taşın altına koymaya hazır olduğunu göstermesi olacak. Bugüne kadar kenarda Suriye halkının ölmesini seyreden Suriye’nin dostlarının ar