SETA > Atölye |
Sistem Krizine Karşı Demokratikleşme

Sistem Krizine Karşı Demokratikleşme

Eğer ki bir çadır devletinde yaşamıyorsak, siyaset kurumu dışındaki hiçbir erk karar verme etkinliğinin merkezinde yer alamaz. Her siyasal düzen, ait olduğu toplumsal hayatı düzenler ve kendisinden başka hiçbir erkin bu alana müdahale etmesine izin vermez. Bugün yargı eliyle yürütülen operasyonlarda aleni bir şekilde bu müdahale meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Peki, bir ülkede yargı neden vardır? Daha açık bir şekilde sorarsak; ülke yönetiminde yargının işlevi nedir? Sadece ve sadece millete ait olan iradenin (egemenliğin) usullere ve prosedürlere uygun bir şekilde kullanılmasını sağlar. Yargının bu durumda demokratik yasaların oluşturduğu çerçevenin içinde kalması gerekir, bu demokratik yasalardan müteşekkil temel mantığa aykırı bir yöntemi ise asla belirleyemez. Hepsinden de öte, sahip olmadığı bir hakkı ülkenin gidişatına bakarak hukuki normun temel mantığının dışına çıkıp görevi haline getiremez. Bu açıkça yargının kendi içindeki hiyerarşiyi bozarak, adalete ulaşma üst normunu ayaklar altına almasıdır.

EÄŸer ki bir çadır devletinde yaÅŸamıyorsak, siyaset kurumu dışındaki hiçbir erk karar verme etkinliÄŸinin merkezinde yer alamaz. Her siyasal düzen, ait olduÄŸu toplumsal hayatı düzenler ve kendisinden baÅŸka hiçbir erkin bu alana müdahale etmesine izin vermez. Bugün yargı eliyle yürütülen operasyonlarda aleni bir ÅŸekilde bu müdahale meÅŸrulaÅŸtırılmaya çalışılıyor. Peki, bir ülkede yargı neden vardır? Daha açık bir ÅŸekilde sorarsak; ülke yönetiminde yargının iÅŸlevi nedir? Sadece ve sadece millete ait olan iradenin (egemenliÄŸin) usullere ve prosedürlere uygun bir ÅŸekilde kullanılmasını saÄŸlar. Yargının bu durumda demokratik yasaların oluÅŸturduÄŸu çerçevenin içinde kalması gerekir, bu demokratik yasalardan müteÅŸekkil temel mantığa aykırı bir yöntemi ise asla belirleyemez. Hepsinden de öte, sahip olmadığı bir hakkı ülkenin gidiÅŸatına bakarak hukuki normun temel mantığının dışına çıkıp görevi haline getiremez. Bu açıkça yargının kendi içindeki hiyerarÅŸiyi bozarak, adalete ulaÅŸma üst normunu ayaklar altına almasıdır.

HSYK NEYE Ä°TÄ°RAZ GETÄ°RÄ°YOR?

Gerek savcıların takip ettikleri yöntemler itibariyle ülke siyasetini felç eden operasyon çıkışları, gerekse de HSYK’nın PerÅŸembe günü Savcı Muhammer AkkaÅŸ’ın açıklamasının hemen ardından bir deklerasyon yayınlaması ülke yönetimini düzenleyen hukuki prosedürlerin açık bir ÅŸekildedevre dışı bırakılmasıdır. O kadar ki, bu durum hukuk mekanizmasını bir kalkan haline getiripsiyasi mekanizmayı felce uÄŸratma hedefinden baÅŸka bir ÅŸeye hizmet etmemektedir. Devletin yaÅŸanan her operasyon ve operasyon giriÅŸimiyle türbülansa girmesi sonucunda HSYK’dan beklenen hamle, halkın yargıya olan güvenini tekrardan tesis edecek adımlar atmak iken, HSYK iradesini paralel bir yapıya emanet ederek meÅŸruiyeti sorgulanan bir operasyon üzerinden bizzat hukuku ihlal etmektedir. Peki, HSYK neye itiraz getiriyor?

SÄ°YASÄ° ERKÄ°N ÖNLEMLERÄ°YLE AMAÇLANAN

Hükümetin siyaset yapamaması üzerine kurulu bir yöntemle düzenlenen operasyonun ardından “adli kolluk yönetmeliÄŸi” deÄŸiÅŸtirildi. Bu deÄŸiÅŸikliÄŸin problemli tarafları olduÄŸu dile getirilse de, Danıştay’ın aldığı yürütmeyi durdurmayı kararı sonrasında problemli noktalar resmiyete kavuÅŸmadan sonlanmış oldu. Fakat yapılan operasyonlar, birbirinden bağımsız dosyaların birleÅŸtirilmesi ile kamuoyu nezdinde oluÅŸturulan algı demokratik olmayan ve hukukun dışına çıkılarak yapılınca, siyasi erkin de olaÄŸanüstü önlemler alması kaçınılmaz bir geliÅŸme olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yaÅŸanan krizler atlatıldıktan sonra yargı kurumu ve örgütlenme biçimi tekrardan gözden geçirilecektir. Hükümetin yapacağı deÄŸiÅŸiklikler de kriz anlarından münezzeh bir ÅŸekilde her zaman uyguladığı prensiple, yani daha fazla demokratikleÅŸme parantezi içinde gerçekleÅŸecektir.

LÄ°YAKAT SÜZGECÄ°NÄ°N GEREKLÄ°LİĞİ

Yargı baÅŸta olmak üzere devletin her kademesinde farklı siyasal görüÅŸlere ve inançlara sahip gruplar ya da örgütlerden ziyade,sadece halkın demokratik bir bileÅŸeni olarak adlandırılabilecek ve tek ölçünün liyakat olacağı bir süzgeçle buradaki yerleri dolduracağı bir sisteme yönelmek siyaset için elzemdir. Aksi süreçler, bugünlerde yaÅŸandığı gibi, siyaset kurumunun ve bütün kazanımlarının akıl almaz bir ÅŸekilde hukukun boÅŸ bıraktığı alanların etrafından dolanılarak anlamsız hale getirilmesine neden olmaktadır. Bu saatten sonra bürokraside örgütlenmeyle, devlete sızmayla, devleti ele geçirmeyle uÄŸraÅŸan hiçbir grupla demokrasiye ulaşılabileceÄŸi inancının meÅŸru sınırlar içinde tahammül edilebilecek hiçbir yanı kalmamıştır. Çünkü açık bir ÅŸekilde hesap verilebilirliÄŸi olan siyaset ve hiçbir hesap verme mekanizmasına dâhil olmayan siyaset dışındaki alan arasındaki keskin ayrım bugünkü krizin temelini oluÅŸturmaktadır.

ÇIKIÅž Ä°ÇÄ°N TEK ANAHTAR

17 Aralık’ta baÅŸlayan operasyon sürecinde, bu zamana kadar bir bütün oluÅŸturduÄŸu düÅŸünülen iki alandan siyaset dışı olanın açık bir ÅŸekilde siyasete üstünlük saÄŸlamaya çalışan bir hedefe yerleÅŸtirildiÄŸine ÅŸahit oluyoruz.Yıllardır tasfiye edilen yapının yerini doldurarak oluÅŸturulan post-vesayetçi gruplar, halkça satın alınması en kolay yöntem olan yolsuzluk malzemesi ile süsledikleri operasyonları hukukun etrafından dolanarak bir siyasi mühendislik projesine çevirdiler. Adı yolsuzluk olan operasyonun kritik her anını ve seçme delillerini baÄŸlı olduÄŸu hiyerarÅŸik üstünden önce basına sızdırarak Hükümet ve hatta BaÅŸbakan ErdoÄŸan’ı yıpratmayı hedefleyen bu yapının, son kertede hukukun üstünlüÄŸü ve yolsuzlukla mücadele gibi üst normlara sığınması, yapılan planın en sofistike haliyle uygulandığının açık bir göstergesidir. Son kertede, hukuksuzluÄŸun bir hukuk aracına dönüÅŸtürülmesi sistem krizini de beraberinde getiriyor. Buradan çıkışın tek anahtarı ise daha fazla demokratikleÅŸme olacaktır.