SETA > Yorum |
Ebed Müddet quot Kötü' Devlet

Ebed Müddet "Kötü' Devlet!

Önce devlet algıları normalleşmeli ve sivil toplumdan konuşuluyorsa ya da haklardan bahsediliyorsa, bunun ‘devlet' parantezinde değil, ‘siyaset' parantezinde tartışılması sağlanmalı! ‘Siyaset yapmadığınız zaman' dahi!

Son günlerde gündemdeki tartışmaların önemli bir ayağını, ‘devlet’e sızılması ya da onun bir kesim tarafından sahiplenilmesi, ‘devlet’e itiraz edenlerin cezalandırılmaya çalışılması veya ‘devlet’ öncelikli bir hükümet tarzının uygulanması gibi iddialar oluÅŸturuyor. ‘Sivil’ olduÄŸu iddia edilen taleplerin önünün kesildiÄŸi itirazlarıyla birlikte geliÅŸen bu yöndeki tezlerde ‘devlet’in topluma yeni bir tasallatuyla karşı karşıya olduÄŸumuz ileri sürülüyor. Kendi içinde çok fazla çeÅŸitlilik taşımasa da ve hep aynı eksende geliÅŸen bir hattı olsa da, son günlerdeki tartışma baÄŸlamında kalındığında, bu yöndeki tezleri iki kısımda tasnif etmek mümkün.

Birincisinde, daha soyutlama düzeyinde kalan bir ‘devlet’ tanımından hareketle, aslında ‘devlet’in, ebed müddet tasallutçu olduÄŸunu; toplumu, kendi kafasındaki bir modele göre biçimlendirmeye çalıştığını; ‘devlet’ dışında “bir ÅŸey” ol(un)masına müsaade etmediÄŸini iddia eden bir okumaya baÅŸvurulur. Kutsaldır bu devlet, aÅŸkındır, kendisine soru sorulmasını ya da itiraz edilmesini deÄŸil itaat edilmesini bekler. Sıfatlarını alabildiÄŸine uzatabileceÄŸimiz ve sınırsız sayıda adlandırmayla tanımlayabileceÄŸimiz bu ‘devlet’, aslında soyutlamaya dayalı olduÄŸu için; arkasında liberal bir gelenek olduÄŸu halde, bu liberal görüÅŸü taşıyamayacak bir entelektüel pespayelikle de takdim edildiÄŸi için; popülist algıda kendisini pazarlayabileceÄŸi bir dili kullandığından, ‘popülist liberallik’ diye tarif edebileceÄŸimiz bir yola baÅŸvurduÄŸu için, hedefine koyduÄŸu ‘devlet’i, soyutlamanın kendisine verdiÄŸi enerjiyle, ne kadar negatif bir tarife baÅŸvurursa baÅŸvursun, olabildiÄŸince coÅŸkulu bir ÅŸekilde tanımlar.
ÖrneÄŸin, bu ‘devlet’in “iÅŸtahı kabarır”; “kıskançlaşır”, “hırçınlaşır”, onun modeline uymayanları kendisine “ÅŸirk koÅŸul”muÅŸ addeder. Bu öyle bir devlettir ki “varlığın da yokluÄŸun da kaynağı” odur. Ona karşı çıkılırsa “sadakatsizlik” edilmiÅŸ olur; oysa kendisine “kulluk” edilmesini bekler. Örneklerini daha da çoÄŸaltabileceÄŸimiz bu ifadelerde ilk dikkat çekilmesi gereken husus, bazılarında ‘insani’ sıfatların kullanılması ve bazılarında da hayli teolojik çaÄŸrışımlarla yüklü olmasıdır. ÖrneÄŸin, “iktidara ‘erdiÄŸinizde’” gibi ifadelerde aslında bir ‘iktidar’ tanımı mı yapılıyor yoksa aslında ‘iktidar’ı tanımlamaktan imtina mı ediliyor? Ya da ‘devlet’in “varlığın da yokluÄŸun da kaynağı” olması ne anlama gelir? Vecde kapılmış ya da ‘ermiÅŸ’ bir dilin kendinden geçmiÅŸ sınırsızlığı dışında?
ÖzneliÄŸi devlette kaybetmek!

Dilindeki bazı teolojik çaÄŸrışımların anlamlarını bilemeyecek kadar cahilane (ya da halihazırdaki gündemde, toplumsal kesret içindeki tikel grupların ‘vahdet’ci iddialarını cihanÅŸümul addetmemizi isteyecek kadar ceberut) bu ‘devlet’ tanımlamalarında aslında tartışılması gereken (mesela insanların mahremiyeti; özel hayat; özel giriÅŸimciliÄŸin ne olduÄŸu, ne olmadığı; dershanelere dair düzenlemelerin demokratik olarak da, özel giriÅŸim olarak da ne anlama geldiÄŸi gibi) meselelerde, bırakınız ‘liberal’ini, herhangi bir argüman bile yoktur aslında. ‘Siyaset’in iÅŸlevinin sınırlandırıldığı; siyasal öznelik pozisyonlarının tamamıyla yok kabul edildiÄŸi böyle bir dilin açabileceÄŸi tek alan, rayici yüksek bir takım kavramların arkasına saklanarak kazandığın muÄŸlak mevkiden, muhatabından ‘hak’ talep etmektir; ama o muÄŸlak mevkiin ister istemez k