SETA > Yorum |
17 Aralık Süreci

17 Aralık Süreci

Bu yapı ortaya çıkarılıp etkisiz hale getirilmeden demokratik siyaset güvence altında olmayacaktır.

17 Aralık operasyonunun adli ve siyasi olmak üzere iki boyutu var. Adli boyut yolsuzluk, rüÅŸvet, resmi belgelerde sahtecilik gibi eylemlerin vuku bulduÄŸu iddialarına dayanıyor. Hukuk öncelikle eylemle ilgilenir ve özneleri gerçekleÅŸtirilen eylemler üzerinden yargılar. Dolayısıyla, adli düzlemde, faillerin konumu paranteze alınarak, bu iddiaların üzerine gidilmesi, soruÅŸturmanın kamuoyunu tatmin edecek düzeyde derinleÅŸtirilmesi, faillerin korunduÄŸuna yönelik bir izlenimin oluÅŸmasına izin verilmemesi gerekir.

Operasyonun adli boyutunun yanı sıra bir de siyasi boyutu var. Sadece yolsuzluk iddialarını mercek altına alarak siyasi yansımalarını görmezden gelmek, yüz yüze olduÄŸumuz krizin odağını deÄŸiÅŸtirmekten, operasyonun siyasi mühendislik yönünü gözlerden kaçırmaktan baÅŸka bir anlam taşımaz. Siyaset öncelikle öznelere odaklanır ve eylemleri öznelerin kimliÄŸi üzerinden deÄŸerlendirir. Bu nedenle, hiçbir siyasi okumanın, operasyondaki özneleri hesaba katmama lüksü olamaz. Kim ki ısrarla, operasyonun adli boyutunu gündeme taşıyıp siyasi yansımalarının gündem bulmasından rahatsızlık duyuyorsa, operasyonun siyasi mühendisliÄŸinin aktörlüÄŸünü yapmaktadır. 

YENÄ° VESAYET ODAÄžI 

Kamuoyunda, operasyonu kurgulayan, hayata geçiren ve savunan yapının kimliÄŸi ile ilgili bir ÅŸüphe bulunmamaktadır. 17 Aralık operasyonu, son bir aydır sürdürülen tartışmaları baÅŸka bir düzleme taşımış; tahmin, kaygı ve iddiaları gerçeklik düzeyine çıkarmıştır.

Ä°lk olarak, bazı bürokratların kurum hiyerarÅŸisi ve öncelikleri doÄŸrultusunda hareket etmek yerine kendi öncelikleri doÄŸrultusunda hareket ettikleri endiÅŸeleri dile getiriliyordu. Ä°kinci olarak da, sivil toplumun siyasetle kurduÄŸu iliÅŸkinin, bürokratik vesayete veya siyaset mühendisliÄŸine uzanmaması gerektiÄŸine iÅŸaret ediliyordu. Bu iki boyutun da, demokratik siyaseti dışlayan ve zayıflatan yeni bir vesayet teÅŸebbüsü olduÄŸu ifade ediliyordu.
17 Aralık operasyonu, bu kaygıların yerinde olduÄŸunu gösterdi.

Karşımızda, kapalı, hiyerarÅŸik, kendine özgü bir siyasal gündeme sahip, otonom bir yapı var. Bu yapı stratejik kurumlarda edindiÄŸi mevzilerle, ülkeye siyaset biçmekte, ajandasını kabul ettirmek için haftalardır tehdit ettiÄŸi seçilmiÅŸ hükümete operasyon yapmakta, ülkenin orta ve uzun vadeli siyasetini dizayn etmek üzere birçok 'sürpriz' ittifaklara girmekte, siyasal mühendislik yürütmektedir. 

Ä°NÅžA SÜRECÄ°NE OPERASYON 

17 Aralık operasyonuyla yeni bir süreç baÅŸlatılmıştır. Bu süreç, küresel bir akılla ve bu aklın Türkiye'ye yönelik hesaplarıyla iliÅŸkilidir. 17 Aralık süreci, yeni Türkiye'nin öngörülen koordinatlarını yeniden dizayn etme amacıyla baÅŸlatılmıştır. Yeni Türkiye'nin inÅŸa sürecine aktörlük eden ErdoÄŸan ve AK Parti'yi seçimler öncesinde zaafa uÄŸratmayı, vesayet altına almayı amaçlamaktadır.

Bu yapının öncelikli hedefi ErdoÄŸan ve AK Parti olsa da, aslında, siyaseti ve demokratik sistemi tehdit etmektedir. Bu yapı ortaya çıkarılıp etkisiz hale getirilmeden demokratik siyaset güvence altında olmayacaktır. Operasyon korkusu, siyasal iklimi enfekte ederek toplumsal huzuru ve siyasal istikrarı bozacaktır.

Öncesi ve sonrasındaki siyasal hamleler hesaba katıldığında planlı bir stratejinin hayata geçirildiÄŸi fark edilecektir. Son günlerde meydana gelen her 'sürpriz' ve tuhaf geliÅŸme birbiriyle iliÅŸkilidir. Yüksekova'daki gerginlik, CHP'nin Ä°stanbul'da Sarıgül Ankara'da Mansur YavaÅŸ'la yürüttüÄŸü müzakereler, CHP'li Mustafa Balbay'ın salıverilirken BDP'li milletvekillerinin tutuklu bırakılması, Hakan Åžükür'ün istifası, CHP'nin ABD Büyükelçisiyle görüÅŸmesi, 28 Åžubat Davasında hiçbir tutuklu sanığın kalmaması gibi ilk etapta iliÅŸkisiz görünen bütün geliÅŸmeler aynı siyasal iklimden beslenmekte, aynı yapıyı iÅŸaret etmektedir.

17 Aralık süreci ileride yakın dönem Türkiye tarihi yazılırken önemli bir kırılma anı olarak kayıtlara geçecektir. Kısa ve orta vadeli bütün geliÅŸmeler ve geliÅŸmelere etki eden aktörler bu süreçten etkilenecek, Yeni Türkiye bu sürecin yönetilme performansıyla ÅŸekillenecektir.

AK Parti, operasyonun adli ve siyasi boyutlarını, birini diÄŸeri lehine ihmal etmeden ele almalıdır. Yolsuzluk yapanlarla yolsuzluk üzerinden siyasi mühendislik gerçekleÅŸtirenler suç ortağı, dava arkadaşıdır. Yolsuzluk iddiası, siyasi mühendisliÄŸin kamuflajıdır. AK Parti, siyasi mühendisliÄŸe siyasal bir cevap verirken, öncelikle, yolsuzluk bagajından kurtulmalı, yolsuzluk iddialarının gereÄŸini yaptığına dair kaygıları gidermelidir.
Öte taraftan, operasyonun siyasi yönü apaçık ortadadır.

AK Parti, bu otonom yapıyı, hukuk içinde kalarak, tespit ve tasfiye etmekle yükümlüdür. Bu yapıyı tasfiye etmek, Ergenekon'la sembolize edilen vesayetçi aktörleri tasfiye etmek kadar meÅŸru ve gereklidir.

17 Aralık itibariyle Türkiye'nin önündeki soru açıktır: Türkiye'yi nüfuz edilemeyen, yönetilemeyen, kontrol edilemeyen, kapalı, karanlık, hiyerarÅŸik, denetlenemez bir vesayet odağı mı, yoksa seçilmiÅŸ siyasi iktidarlar mı yönetecek?

[Sabah Perspektif, 21 Aralık 2013]