CHP, cumhuriyetin kurucu partisi olarak 97 yaşında. Demokratik seçimlerin yapılmadığı “Erken Cumhuriyet Dönemi”nde 27 yıl, tek partili bir sistemde, iktidarını sürdürdü. 14 Mayıs 1950’de demokrasiye geçilmesinden bugüne, CHP 70 yıldır hiçbir zaman tek başına iktidara gelemedi.
CHP’li siyasetçiler ve elitler, 1950 seçimlerinde halkın “sehven” ve “yanlışlıkla” Demokrat Parti’ye oy verdiğini düşünüyorlardı. 1954 seçimlerinde DP aldığı oyları artırınca, seçimin hemen ardından “cahil toplum”un, “aklını başına alması” için darbelerle yola getirilmesi gerektiği düşünüldü. 27 Mayısçılar, seçimin hemen ardından darbe planı için toplantılara başladıklarını sonradan açıkladılar. Halkın korkutularak, “kendine çekidüzen vermesi” ve bir daha “hata yapmaması” için, oy verdikleri başbakan ve bakanlar idam edildi.
Halk, ilk fırsatta yine CHP’nin karşısındaki partileri iktidar yapınca, CHP ve destekçileri bir “kurtarıcı” beklemeye başladılar. “Kurtarıcı” ancak 1930’ların şartlarında ortaya çıkabilirdi. Dolayısıyla da çok yakın döneme kadar, 1930’ların siyasi nostaljisi muhalefet tarafından canlı tutuldu.
Bir türlü gelemeyen ve kesintisiz beklenen “kurtarıcı” her geciktiğinde, bir süre daha darbelerle idare edildi. 1960 cunta darbesi 20 yıl bayram olarak kutlandı. CHP’nin başına Bülent Ecevit geçince nihayet beklenen “kurtarıcı”nın geldiği düşünüldü.
Kurtarıcının Ecevit olamayacağı konusundaki tartışmalar, ayrışmaları beraberinde getirdi. 1990’ların başında bir kurtarıcı olarak Deniz Baykal, CHP’yi kendi adı ve geleneksel kimliği ile yeniden diriltmeye çalıştı. CHP’nin silkinip küllerinden yeniden doğması için demokrasiye 28 Şubat’ta “balans ayarı” bile yapıldı.
2002 seçimlerinde AK Parti’nin iktidara gelmesi, Cem Uzan’ın Genç Parti’sinin etkisine bağlandı. DP’nin iktidara getirilmesinde halkın “yanlış” yaptığını düşünenler, AK Parti’ye verilen desteği yeni olanı denemek için “geçici bir heves” ya da mevcut partileri cezalandırmak için bir “öfke patlaması” ile açıkladılar.
AK Parti’nin iktidarını koruyamayacağına yatırım yapıldığı için “kazara iktidara gelmiş bir partinin” parlamentoda cumhurbaşkanı seçemeyeceği söylendi. 367 krizi ile AK Parti’nin dönemini tamamlaması hedeflendi. DP’nin 1954 seçimlerinde aldığı ikinci desteğe benzer şekilde, AK Parti bir önceki oy oranının çok üstüne çıkınca, kapatılmaktan başka yol kalmadığına yatırım yapıldı. Kapatılmaktan kıl payı ile kurtulunca, iktidar karşıtı muhalefet kurtarıcıyı pasif bir şekilde beklemek yerine, aktif bir konumlanma ile “yeni bir kurtarıcı” bulmaya yoğunlaştı.
Yeni kurtarıcı için CHP yeniden dizayn edildi. 18 yıl partinin genel başkanlığını yapmış Deniz Baykal bir kaset operasyonu ile tasfiye edildi. Yerine “yeni kurtarıcı” olarak Kemal Kılıçdaroğlu getirildi.
Gelinen süreçte; on yıllık CHP genel başkanlığı döneminde beklenen başarı bir türlü elde edilemeyince, Kemal Kılıçdaroğlu bizzat kendisi muhalefet için bir “kurtarıcı” aramaya başladı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmadı. Yerel seçimlerde geçmişte sağ siyasetin içinde bulunmuş siyasetçileri büyükşehirlere aday gösterdi. Hatta İstanbul’da aday gösterilen Ekrem İmamoğlu’nun 2023 için yeni bir kurtarıcı olacağı tartışılmaya bile başlanmıştı. Ancak, İmamoğlu’na yatırım yapmanın riski erken görüldü.
CHP yönetimi, bu yeni dönemde AK Parti’den ayrılıp parti kuranlara “kurtarıcı” gözüyle bakıyor. 2023 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde yeni kurulan bu partilerin “güzergâhından” ya da “içinden” birinin “çatı aday” olarak çıkarılması için “yol temizliği” yapılıyor. Böyle bir adaya, muhalefet kanadından itiraz edecekler şimdiden hizaya sokuluyor.
Önümüzdeki dönemde yapılacak CHP Kongresinde parti yönetiminin bu bakış açısıyla oluşturulacağı CHP çevrelerince dile getiriliyor. Kılıçdaroğlu’na yakın siyasetçilerin “Babacan ile de uyumlu çalışacak bir kadro olur… Eğer ittifak söz konusu olacaksa, bugünden altyapısının oluşması lazım. Daha önce İYİ Parti ile ittifak sürecinde deneyimledik. Genel Başkan, aynı sıkıntıları yaşamak istemiyor…” şeklindeki sözleri “yol temizliği” ve “yeni kurtarıcı için uygun ortamın hazırlandığını” yeterince açıklıyor…
Mevcut CHP yönetiminin yeni kurtarıcı olarak AK Parti’den ayrılanların kurduğu partilere ümit bağlaması, bakalım nasıl sonuçlar üretecek. Parti yönetiminin böyle bir siyaset arayışına girmesini CHP’liler nasıl karşılayacak, kongreyi izleyip göreceğiz…
[Türkiye, 7 Temmuz 2020]
.