Türkiye'nin maruz kaldığı spekülatif ataklar döviz kurunda ani yükseliş ve dalgalanmaya sebep olurken döviz kurundan kaynaklanan fiyat geçişkenliği enflasyonu yükseltti. Son açıklanan Eylül enflasyon oranının beklentilerin çok üzerinde yıllık yüzde 24,5 seviyelerinde gelmesi, politika yapıcıların enflasyonla mücadele konusunda geleneksel politikalarla beraber alternatif politika setlerine yönelmelerine neden oldu. Yüksek enflasyon verisini değerlendiren Merkez Bankası artışın ana sürükleyicisi olarak temel mal, gıda ve enerji gruplarını işaret etti. Ancak başta hizmetler sektörü gibi kur geçişkenliğinin görece düşük olduğu kalemlerde dahi yüksek fiyat artışlarının gerçekleşmesi enflasyonla mücadele stratejisinin hayata geçirilmesinin gerekliliğini ortaya koydu. Böylesi bir ortamda enflasyondaki yükselişi frenlemek, önümüzdeki yıllarda da kalıcı olarak tek haneye indirmek için Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak öncülüğünde ilgili bakanların ve iş dünyası, finans sektörü ve sivil toplum temsilcilerinin destekleriyle "Enflasyonla Topyekûn Mücadele" programının düğmesine basıldı. Enflasyonla mücadeleye katkı sağlamak isteyen firmalar ürün ve hizmetlerde yıl sonuna kadar yüzde 10 düzeyinde indirim taahhüdü vermeye başladılar. Döviz kurunda yaşanan artışlarsonucunda üretimimizin önemli bir oranının ara mal ithalatına bağımlı olması maliyetlerde kendini göstermişse de döviz kurundan enflasyona geçişteki hızın arkasındafırsatçılığın yattığı dikkatlerden kaçmamalıdır. Bu dönemde yaşanan kısa süreli dalgalanma ve belirsizlik ortamında fırsatçılık yapanlar fiyatları anlamsız bir biçimde artırma yoluna gitmiştir. Hükümetin enflasyonu düşürmek amacıyla başlattığı indirim kampanyaları fırsatçıları baskılamak ve fiyatları frenlemek yönüyle de etkili olacaktır. Mücadele programında kamu ve bankaların katkısı da farklı eylem politikalarıyla duyuruldu. Bankalar yeniden yapılandırma yoluyla 1 Ağustos'tan itibaren yüksek faizle kullanılan kredilerin faiz oranlarında yüzde 10 indirim kararı aldıklarını, kamu da KDV iadelerinin ödenme sürecini hızlandırma yoluna giderek iade başvurusundan itibaren 10 gün içinde yüzde 50 iade yapılacağını açıkladı. Ayrıca enflasyonla mücadeleye katkı vermek için enerjide fiyat artışına gidilmemesi (elektrik ve doğalgaz) kararı alındı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından duyurulan finansman destek programı, KOSGEB borçlarının ertelenmesi, makine ve teçhizat yatırımlarına ilave destek sağlanması ve yerlileştirme programına destek politikaları üretimin aksamadan devamını sağlamaya yönelik atılan adımlar olarak dikkat çekti. Tarım ve Orman Bakanı artan maliyetler karşısında gıda arz güvenliğinin sağlanması, üreticinin korunmasına yönelik girdi maliyetlerinin düşürülmesi ve tüketicinin kollanmasına yönelik temel besin ürünlerinde indirimleri başlattı. Piyasaların regüle edileceğini belirten bakan üreticiyi desteklemek için gübre, yem ve sulama ürünlerinde indirime gittiklerini; tüketiciler için de et, süt ve pirinç ürünlerini indirimli satacaklarını ve zincir mağazalarında 50 ürüne iki ay süreyle yüzde 10 indirim yapılacağını açıkladı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da aksiyon programı içinde yer alarak istihdamı destekleyecek yeni programları olduğunu özellikle işvereni ve emekçiyi enflasyon karşısında koruyacaklarını vurguladı. Açıklanan aksiyon programına göre indirim kampanyalarının devam ettiği bir ortamda enflasyondaki artış birkaç aylığına yavaşlatılabilir. Aynı zamanda bu program kurdaki oynaklığın giderilmesi için zaman kazanmaya yardımcı olarak daha rasyonel fiyatlama yapma ve enflasyon beklentisini düşürme konusunda da bir imkan sunmuş olacaktır. Yüksek enflasyonugündemimizden çıkartmak yolunda toplumsal kabulü yüksek olan ve bu yönde atılmış iyi niyetli bir adımın heba edilmemesi için sonrasındaki eylem politikalarının iyi kurgulanması gerekmektedir. Bir anlamda enflasyondaki düşüşün orta ve uzun vadede sürdürülebilir olması için döviz kurlarındaki dalgalanmanın dindirilmesi (kur istikrarı) büyük önem taşımaktadır. Merkez Bankasının uyguladığı sıkı para politikasının yanında maliye politikası tarafından gerekli desteğin verilmesi ve yapısal reformların hayata geçirilmesi yoluyla eş güdümlü kalıcı tedbirler alınmalıdır. Örneğin vergi rejimi konusunda bütçe gelirlerindeki dolaylı vergi paylarının kademeli olarak azaltılması bu konuda atılacak adımlardan birisi olabilir. Diğer taraftan sanayi politikasının yeniden kurgulanması, mal ve hizmet ihracatındaki ithal ara mal oranı azaltılarak üretim kapasitesinin teknolojiyle sağlanacak katma değerli ürünlerle geliştirilmesi gerekmektedir. Tarımsal üretimde girdilerin payını düşürmek yoluyla dışa bağımlılığı azaltacak ve üretimi artıracak yönde sektörün yapısal sorunlarını çözecek politikalar geliştirilmelidir. Hükümetin iyi niyetli girişimi takdir edilmeli ancak bunun enflasyonu düşürmek için tek başına yeterli bir mücadele olmadığı unutulmamalıdır. Bunun için kamu öncülüğünde başlatılanaksiyona özel sektörün gönüllülük esasına dayalı destek vererek karşılık vermesi ve buprograma katılan şirketlerin hızla artış göstermesi çok kıymetlidir. Enflasyonla topyekûn mücadele ancak toplumsal kabul ile başarılı olabilir. Vatandaşların da bu süreçte ithal ürünler yerine ikamesi olan yerli ürünlere yönelmesi ve bu tercihin üreticiler nezdinde özellikle satış sonrasında kaliteli bir hizmetle karşılık bulması önem arz ediyor. Herkesin sahiplendiği bu programın başarılı olduğu bir ortamda toplumsal güven de güçlenecektir. Son olarak Yeni Ekonomi Programı'nın enflasyon ile birlikte önceliklerinden bir diğeri cari açığı düşürmektir. Son açıklanan ağustosa ait ödemeler dengesi verilerinde Türkiye ekonomisi 2,5 milyar dolar cari fazla verdi. Bu dönemde cari dengenin fazla vermesi ekonomik aktivitenin belli ölçüde yavaşlayarak ekonomik dengelenme sürecinin başladığını işaretetmektedir.
[Sabah, 13 Ekim 2018].