Yakın bir dönemde seçim yok. Seçim olmadığı için muhalefet; ittifak ve parti düzeylerinde kendi iç gündemlerine odaklanmış durumdalar.
İç tartışmalarla ilgili sancılı süreç bugünlerde CHP’de yaşanıyor. Yerel seçimde elde edilen başarı, tartışmaların üzerini örtmüş ve parti içi ideolojik ya da liderlik çekişmeleri ertelenmişti. Ertelenen tartışmalar tekrar masanın üzerinde konmuş durumda.
Bir taraftan İYİ Parti ve HDP arasında sıkışmışlık var. Diğer taraftan genel merkezin ürettiği politikalar, gelgitli açıklamaları ve aldığı kararlar yüzünden parti içinde farklı ideolojik grupların tartışmaları ve parti yönetimine tepkileri var.
Ve bunlara ek olarak ise, İstanbul başta olmak üzere CHP’nin kazandığı büyükşehirlerde belediye başkanlarının kendilerini “kahraman” ilan ettirme çabaları ve yerel yönetimleri ihmal ederek genel siyasete yönelik hamleleri var.
En az üç düzlemde yürüyen bu tartışmaların mahiyetinin anlaşılabilmesi için bazı açıklamaları dikkatinize sunayım.
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Zeytin Dalı Harekâtı başladığında Türk askerinin Afrin şehir merkezine girmemesini söylemişti.
Barış Pınarı Harekâtı öncesinde ise, sınır ötesi harekât için Meclis’ten verilecek yetki tezkeresine, “İçimiz yana yana evet diyeceğiz” demişti.
HDP ve HDP’ye yakın CHP’lilerden tezkereye verilen desteğe yönelik eleştiriler giderek yükselince, Kılıçdaroğlu partisinin niçin destek verdiğini şöyle açıkladı: “Türk askeri çekildiği zaman ne olacak oraya? Oradaki insanlar da Türkiye’ye gelecekler. Çekilmenin Türkiye’ye maliyeti çok daha ağır olacaktır. Dolayısıyla askerlerin o bölgede kalmasının, hem bizim hem o bölgede yaşayan, özellikle kadın, çocuk, yaşlı insanlar için zorunlu olduğu gerçeğini gördük. O çerçevede kararımızı verdik.”
CHP liderinin bu açıklamaları, tartışmaları dindirmek yerine, parti içindeki sosyalist sol ve HDP’ye yakın çevrelerin büyük tepkisine yol açtı.
Parti Meclisi üyesi İlhan Cihaner, “Tezkereye destek kararının nasıl verildiğini net olarak bilmiyoruz. Çünkü bu karar parti kurullarında tartışılmadan verildi” açıklamasını yaparak önümüzdeki dönemde CHP içinde yaşanacak tartışmaların ve hesaplaşmaların mahiyetini ortaya koydu: “Şu âna kadar parti yönetiminin hatalarıyla ilgili kapsamlı tartışmalar hiç yapılmadı. Önümüzde bu tartışmanın yapılmasını sağlayacak, uzun bir seçimsiz dönem ve dolayısıyla fırsat var. Önümüzde bir kurultay var. Bu süreçte partideki hesaplaşmayı yaparsak durumu netleştirir ve o zaman ‘parti bu değil, şudur’ diyebileceğiz. Sonra da herkes şapkasını önüne koyar.”
***
CHP içindeki ve tabanındaki ulusalcı ve Kemalist kanat ise bir taraftan partinin HDP’lileşmesine tepki gösterirken, diğer taraftan da “Yeni CHP” olarak nitelendirdikleri yönetimin partinin ideolojik kimliğini, “10 Aralık haraketinin neoliberal tezleri” üzerine tamamıyla oturttuğunu iddia ediyorlar.
CHP liderinin, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle Cumhuriyet gazetesi için yazdığı yazının bir paragrafında dile getirdiği şu cümlelerin artık her şeyi ayan beyan ortaya koyduğunu söylüyorlar: “Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına giderken, dogmalardan ve ön kabullerden arınmış, öz eleştiriden korkmayan ve hatta toplumsal mutabakata dayalı yeni bir tarih okumasına imkân tanıyan bir dönemi başlatmalıyız. Biz hazırız!”
Bu çevrelerin eleştirilerinin yükselmesine neden olan ifade, özellikle Cumhuriyet Bayramında CHP Genel Başkanı tarafından “yeni bir tarih okuması” söylemine ihtiyaç duyulduğunun dile getirilmesi.
Ayrıca, CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Kıbrıs’ın jeopolitik önemini falan bir kenara koyup, adayı Kıbrıslılara bırakmak lazım. İstikballerini kendileri belirlemeli” sözlerini de bu tartışmanın içerisine yerleştiriyorlar.
***
Diğer tartışma başlığı ise, CHP genel merkezi, teşkilatlar ve yeni seçilen belediye başkanları arasında yaşanan gerginlikler. Bu gerginliğin en derin yaşandığı yer İstanbul.
İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’nun, Ekrem İmamoğlu’nun danışmanını hedef alan ve “Kendilerini kahramanlaştırmaya çalışan profesyoneller bilsinler ki; yalan, yanlış ve eksik verilerle Genel Merkez iradesinin, CHP örgütlerinin ve İstanbul ittifakının emeğine hiç kimse saygısızlık edemeyecektir!” sözlerinin sadece danışmanla sınırlı olmadığı açık. Açıklama, içten içe büyüyen gerginliklerin bir bahane ile dışa vurumundan ibaret.
CHP içinde uzun süredir farklı ideolojik gruplar arasında bir çekişme zaten vardı. Ancak son dönemde sık tekrarlanan seçimler bu hesaplaşmanın sürekli ertelenmesini zorunlu kılmıştı. 2023’e kadar seçim olmadığı dikkate alındığında, bu hesaplaşmalar daha fazla ertelenemeyecek gibi görünüyor.
[Türkiye, 9 Kasım 2019].