ABD'nin İran ve Venezüela'ya uyguladığı yaptırımlar en fazla halkları etkilemektedir. Rusya yaptırımları ise savaşı durdurmazken yönetim ve halk üzerinde baskı oluşturmuştur.
Devletlerin diplomatik yollar ile kendi aralarındaki problemleri çözmesi, modern dönemin en önemli özelliklerinden biridir. Uluslararası kuruluşlar da aktörlerin diyalog yoluyla sorunlara yaklaşması için geliştirilmiş ve küresel sistemin temel bileşeni haline getirilmiştir. Ancak birçok ülke farklı yöntemlere başvurarak diğer aktörlerin karar verme mekanizmasını etkilemeye çalışmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrası sıcak çatışmalardan kaçınmak için daha fazla kullanılamaya başlanan yaptırımlar günümüzde işlevselliğini ciddi anlamda artırmıştır. Birçok alt başlık altında incelenen yaptırımlar ulusal veya uluslararası olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Birleşmiş Milletler uluslararası yaptırımlarda yetkili merci olarak öne çıkarken ABD ve Avrupa Birliği de önemli yaptırımları uluslararası hale getirebilmektedir. Örneğin Kuzey Kore'ye uygulanan yaptırımlar BM tarafından işleme alınırken Ukrayna Savaşı sonrası Rusya Yaptırımları ABD ve AB tarafından ağırlıklı olarak uygulanmıştır. Rusya, en fazla sayısal olarak yaptırıma maruz kalan ülke iken İran, Venezüela ve Kuzey Kore gibi ülkeleri geride bırakmıştır.
Ekonomik yaptırım tehdidi
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Bulgaristan-Yunanistan arasındaki sınır anlaşmazlıkları sonrası Milletler Cemiyeti ekonomik yaptırım tehdidinde bulunarak Yunan askerlerinin sınırdan çekilmesini sağladı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Endonezya'nın bağımsızlık savaşında Hollanda'ya uluslararası yaptırımlar uygulandı ve Endonezya'nın bağımsızlığını kazanmasına yardımcı olundu. Birleşmiş Milletler Doğu Timur'daki iç karışıkları durdurmak için doğrudan müdahale ve yaptırımlarla adada istikrarı sağladı. Uluslararası uyuşturucu, kaçakçılık, insan hakları ihlalleri ve terörizm gibi birçok alanı kapsayan bireysel yaptırımlar da BM tarafından devreye alındı.
Eleştirilerin odağı
Uluslararası suçluların yakalanması ve finansmana ulaşmasının engellenmesinde ciddi önem arz eden BM yaptırımlarının devletler bazında ise yeterli etkiyi yapmadığına dair eleştiriler bulunmaktadır. Bu eleştirilerin odak noktası Kuzey Kore ve İran'a karşı uygulanan yaptırımlar iken iki ülke de nükleer silah yapımında aşama kaydetmeye devam etmektedir. Dünyada en fazla yaptırım uygulanan ülkeler arasında yer alan Kuzey Kore ve İran'da karar alıcılardan ziyade yaptırımlardan en fazla halklar ve özellikle düşük gelirli gruplar etkilenmektedir. Rejimleri hedef aldığı vurgulanan yaptırımlar yoksul halk kesimlerinin gelirlerinde ciddi düşüşe neden olurken ülkelerde fiyat baskısını genel olarak artırmaktadır. İran ve Venezüela gibi ülkelerde enflasyonun böylesine yüksek olmasının sebepleri arasında yaptırımların önemli bir konumu bulunmaktadır.
Bireyler de kapsama girebiliyor
ABD ikili ilişkilerde sıklıkla yaptırımlara başvuran devletler arasında bulunmaktadır. Özellikle Sovyetlerin dağılmasının ardından daha fazla yaptırım uygulayan ABD Küba, Güney Sudan, Lübnan, Venezüella, İran, Irak, Kuzey Kore ve Rusya'ya karşı birçok yaptırımı devreye almıştır. Devlet kurum ve yöneticilerini hedef alan ABD, bireyleri de yaptırım kapsamına alabilmektedir. Bireylerin banka hesaplarına, yurtdışı varlıklarına veya seyahat kısıtlanması gibi birçok yaptırım çeşidini işlevsel hale getiren ABD ikili ilişkilerde sorun yaşadığı aktörlere zarar verici uygulamalardan çekinmemektedir. Ayrıca ABD diğer ülkelerin yaptırım uygulanan ülkelerle ticari ilişkilerine de kısıtlama getirebilmektedir. Örneğin Singapur, İran ve Rusya menşeili firmalarla iş yapıldığı gerekçesiyle yaptırımlara maruz kalan ülkeler arasında bulunuyor. Nijerya, Meksika ve Romanya ülkelerini de bu yaptırımlara örnek vermek mümkündür. ABD Hazine Bakanlığına bağlı OFAC tarafından denetim altında tutulan yaptırımlar ulusal güvenlik, dış politika ve ekonomik çıkarları gözeterek hayata geçiriliyor.
Avrupa Birliği tıpkı ABD gibi önemli ekonomik yaptırım gücüne sahip aktörler arasında bulunuyor. Birliğin kendi çıkarlarını gözeterek uygulamaya aldığı yaptırımlar Asya, Afrika ve Latin Amerika gibi birçok kıtayı kapsıyor. Ülke sayısı olarak Afrika kıtası en fazla Avrupa Birliği yaptırımına maruz kalan bölge olarak öne çıkıyor. Batı Asya ise Afrika'nın ardından en fazla AB yaptırımına maruz kalan bölge konumunda bulunuyor. İran, Irak, Suriye ve Yemen AB yaptırımlarının bulunduğu ülkeler iken Rusya da en fazla sayısal yaptırıma maruz kalan ülkedir. EEAS'ın gözetimi altında bulunan AB yaptırımları birey, kurum veya firmalara uygulanabiliyor. Özellikle AB'nin sorun yaşadığı birçok devlet yaptırımlara maruz kalabiliyor.
Uluslararası liberal düzen
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından inşa edilen ve ABD tarafından denetim altında tutulan uluslararası liberal düzen serbest ticaret üzerine kurulmuştu. Ancak ABD ve AB uyguladıkları yaptırımlarla liberal düzenin kabullerine uymuyorlar. Dış ticarette aldıkları korumacı önlemler ise diğer ülkelerin rekabet güçlerine ve gelişimlerine negatif yansıyor. Özellikle 2018'den itibaren daha görünür hale gelen korumacı ticari önlemler bir tür yaptırım olarak düşünülebilir. ABD en fazla ticari korumacılık önlemi alan ülke olurken en fazla ticari korumacılığa maruz kalan ülke de Çin'dir. Ağırlıklı olarak Batılı gelişmiş ülkeler gümrük vergilerini yükseltme, ticari lisansları zorlaştırma, firmaların ulusal pazarlara ulaşımını kısıtlama ve diğer korumacı uygulamalarla liberal düzene aykırı hareket edebilmektedir. Korumacılığa maruz kalan aktörler benzer şekilde karşılık verseler de gerekli etkiyi yaratamamaktadır.
Günümüzde dünyada sayısal olarak en fazla yaptırıma maruz kalmış olan Rusya'ya 10 binden fazla yaptırım uygulanmıştır. Ekonomi sektörü ağırlıklı olmakta birlikte ticari ödeme sisteminden çıkarılan Rusya'nın diğer ülkelerde bulunan varlıklarına ulaşımı da kısıtlanmıştır. Rusya'ya uygulanan yaptırımlar diğer örneklerine kıyasla daha fazla ülkenin katılım gösterdiği yaptırımlardır. Güney Kore, Japonya ve Kanada gibi ülkeler de özel olarak Rusya'ya karşı yaptırım kararı almıştır. Uluslararası liberal düzenin değişmez bir ilkesi olan sınır değişikliklerinin değişmezliğini ihlal eden Rusya'ya karşı alınan yaptırımlar siyaset, ekonomi, ulaşım, ticaret ve turizm gibi birçok alan kapsamaktadır. Rusya hükümetinin yanı sıra direkt halkın ulaşım haklarını da kısıtlayan yaptırımlar uluslararası kuruluşlardan ziyade devletler tarafından işleme alınmıştır. Özellikle ABD, AB ve İngiltere uygulanan yaptırımlara öncülük yapmaktadır. Rusya Merkez Bankası rezervlerinin dondurulması, hava sahasının kapatılması, Rus zenginlerin varlıklarına erişimin kısıtlanması, dış ticarette teknolojik ürünlere izin verilmemesi ve Rus turistlerin ülkelere girişinin yasaklanması gibi birçok alanı kapsayan Rusya yaptırımları İkinci Dünya Savaşı sonrası işleme alınan en kapsamlı baskı aracı olarak öne çıkmaktadır.
Yaptırımlar hem uygulayan hem de uygulanan ülke olmak üzere iki tarafı etkileyebilir. Ulusal veya uluslararası yaptırımlar da uygulama biçimine göre farklı aktörleri etkisi altına alabilir. Uluslararası hukukun bir konusu olan yaptırımlar için tam bir mutabakat yok iken ABD, AB ve Birleşmiş Milletler yaptırımları en fazla uygulayanlar olarak öne çıkmaktadır. Yaptırımların işlevselliği konusu ise tartışmalı bir alandır. Örneğin BM'nin Irak'ın Kuveyt işgali nedeniyle uyguladığı yaptırımlar daha çok halkı etkilemiş ve yönetim değişikliği veya işgalin son bulmasını sağlayamamıştır. ABD'nin müdahalesiyle son bulan Kuveyt işgali sert gücün kullanılmasıyla çözümlenebilmiştir. Irak'a devam eden yaptırımlar yönetiminin finansal kaynaklarına erişimini zorlaştırmış ancak yönetim değişikliği ABD işgali sonrası gerçekleşmiştir. Günümüzde ABD'nin İran ve Venezüela ekonomik yaptırımları da en fazla halkları etkilemektedir. Rusya yaptırımları da Ukrayna Savaşı'nı durdurmazken yönetim ve halk üzerinde baskı oluşturmuştur. Sonuç itibariyle yaptırımların işlevselliği diğer araçlarla desteklendiğinde daha etkili hale gelebilmektedir.
[Star, 9 Ekim 2022].