ABD eksenli “tek kutuplu” dünya yerini hızla “çok kutuplu” dünyaya bırakmaktadır. 1950’de ABD tek başına dünya ekonomisinde yüzde 40’lık paya sahipken bu oran bugün yüzde 24’e kadar gerilemiştir. Satın alma gücü paritesine göre de Çin 2013’te ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi haline gelmiş ve arayı giderek açmaktadır.
Bu bağlamda ABD göreceli gücündeki azalmayı doların mevcut uluslararası konumunu (kötüye) kullanarak bertaraf etmeye çalışıyor görünmektedir. Bu tavır kısa vadede ABD’ye belirli faydalar sağlama potansiyeline sahip olsa da uzun vadede –doların ve mevcut uluslararası finansal/ticari sistemin itibarını ciddi şekilde sarsarak– sistemik değişimi daha da hızlandıracaktır.
Bu raporda mevcut sistemden giderek artan oranda zarar gören ülkelerin “kısa vade”de ne gibi alternatif uygulamalara yöneldikleri/yönelebilecekleri ve “uzun vade”de ABD dolarının eksende olduğu mevcut küresel ticari/finansal sistemin yerini nasıl bir sistemin alabileceği tartışılmaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’nın akabinde ortaya çıkan dünya sisteminin ekonomik, finansal ve ticari boyutlarda “tek kutuplu” olmasına uygun bir şekilde dünyanın hegemon gücünün para birimi olan dolar uluslararası (rezerv) para birimi hüviyetine bürünebilmiştir. Bu yüzyılda ise dünyanın giderek “çok kutuplu” hale gelmesinin doğal bir sonucu olarak çok kutuplu dünyaya “uygun” bir uluslararası ticaret/finans sisteminin yavaş yavaş ortaya çıkacağı söylenebilir. Bu durumda temelde gidilebilecek iki teorik yol öngörülebilir: Birincisi dünya ekonomisinde/ticaretinde ciddi düzeyde ağırlığa sahip ülkelerin para birimleri küresel ölçekte kısmen ve bölgesel ölçekte de büyük oranda uluslararası para birimi haline gelebilir. İkincisi ise uluslararası ticarette büyük oranda uluslararası soyut para birimlerinin kullanıldığı, birden fazla bölgesel takas birliğinin hüküm sürdüğü ve birçok ülkenin birden fazla takas birliği içinde bulunduğu bir sisteme doğru bir dönüşüm de yaşanabilir..