SETA > Haber |
Türkiye Esed'in Karşısında Olmasaydı da Eleştirilecekti

Türkiye Esed'in Karşısında Olmasaydı da Eleştirilecekti

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, 22 Ocak'ta gerçekleşecek Cenevre 2 Konferansı öncesi Suriye ve gündemdeki Gülen Cemaati merkezli son tartışmalarla ilgili olarak Sabah gazetesine değerlendirmelerde bulundu.

Cenevre 2 Konferansı'ndan ne sonuç çıkar? 
Suriye'deki iç savaşı bitirmeyi amaçlayan bu konferansta Esed'in kimyasal silahların imha edilmesini kabul etmesi, El-Kaide'nin gittikçe daha büyük bir tehlike haline gelmesi ve muhalefeti temsil eden Suriye Ulusal Koalisyonunun dağınık olması Esed'in elini güçlendirdi. ABD ve Rusya, Esed yönetiminin kontrolünde bir geçiş sürecini oluşturma noktasına geldi. Esed, iktidarı bırakmayacağını tekrarladı. Esed'li kademeli bir geçiş seçeneği ağırlık kazanabilir. Cenevre 2 Konferansına katılacağını açıklayan muhalefetin Esed'in başta olduğu bir geçişi kabul etmesi zor görünüyorsa da yumuşatıcı başka düzenlemelerle buna mecbur kalabilirler. İran, Suriye'de asker ve silah yardımının yanı sıra savaşın stratejisi noktasında da oldukça etkili. Elbette savaşın stratejisi ve diplomasisi anlamında Esed'in asıl patronu Rusya. ABD'nin son dönemde İran'la yumuşama gayretini bu tabloya eklersek Suriye Muhalefetinin giderek zayıfladığı ortada. İran da Cenevre 2'ye son anda katılma yönünde bir adım atarsa tüm tarafların aynı masa etrafında bir araya geldiği ilk uluslararası konferans olabilir. ABD-İran yumuşamasının nereye gideceğini göreceğiz. Aslında ABD ikili bir politika izliyor. Bir taraftan İran Cumhurbaşkanı Ruhani ve Dışişleri Bakanı Zarifi ile bir yumuşama sağlamaya çalışıyor. Diğer taraftan ambargoyla ilgili tavrını sürdürüyor. ABD hâlâ Türkiye gibi ülkelerin İran'a olan ticaretini sınırlandırması, ambargoya uyulması yönünde baskı yapıyor. 

Örneğin Halkbank konusunda bize yapılan baskılar...
ABD ve İngiltere'nin İran'a uyguladıkları ambargoyu bazı şirketler lehine nasıl deldikleri biliniyor. Halkbank'ta kopan fırtınayı düşünün. İran'ın parasının Türkiye gibi ülkeler tarafından kullanılması istenmiyor. Bir dönem HSBC'nin yaptığını Halkbank'ın yapmasını istemiyorlar. 

TÜRKİYE'NİN DURUŞU NET 

Peki, Cenevre 2'den sonra Türkiye nasıl bir pozisyon alır? 
Türkiye Suriye'deki insanlık dramının bitirilmesini ve halkı temsil eden bir yönetim kurulmasını istiyor. Esed yönetiminin gitmesi yönündeki net tavrı sebebiyle hükümet eleştiriliyor. Bu meselede Türkiye ikircikli davranamazdı. En başta 8 ay Esed'i reform konusunda ikna etmeye çalıştı. Türkiye Esed'in karşısında olmasaydı da bir maliyet yüklenecekti. O zaman da yine eleştirilecekti. 

Cenevre 2'den bir geçiş süreci çıkar mı ve bu uygulanabilir mi?
Türkiye'nin Esed'li bir çözümü kabul etmekte zorlanacağı ortada. Dış politikada Türkiye'nin kapasitesinin üzerinde bir iddiaya kalktığını söyleyip, ölçeğini küçültmesini istemek doğru olmaz. Türkiye bir üst ölçeğe atlamak zorunda. ABD Ortadoğu'da artık bütün sorumlulukları üstlenmek istemiyor. Petrol akışının sağlanması, İsrail'in güvenliği ve El-Kaide ile mücadele gibi konularda çok kararlı. Ancak ABD, dolaylı menfaat elde edeceğini düşündüğü konularda bölgesel güçlerin yük almasını istiyor. Birincil bölgesel güçler Rusya, Çin ve Brezilya. İkincil bölgesel güçler ise Türkiye, İran ve Suudi Arabistan. Türkiye ikincil bölgesel güçten bir üst seviyeye çıkmak istiyor. Bir üst kademe için istikrara, güçlü bir yürütmeye ve demokratikleşmeye ihtiyaç var. Böyle bakılınca dış politikayı da dönemsel kazanım ya da