Suudi Arabistan iki yılı aşkın bir sürenin ardından Katar'a uyguladığı yaptırımları kaldırmak durumunda kaldı. Ardından Katar Emiri, Suudi Arabistan'a bir resmi ziyaret gerçekleştirdi. Öyle görünüyor ki, Ortadoğu'da diplomatik hareketlilik yeniden başlıyor.
Öncelikle şunu söylemek lazım. Suudi Arabistan son derece başarısız bir yaptırım hamlesine girişmişti. Bunun işe yaramadığı zaten ortadaydı. Türkiye'nin desteği Katar'ı ayakta tutmak için yeterli geldi. Bu nedenle zaten ambargonun bir anlamı kalmamıştı. Normal şartlar altında da sürdürülmesi kimsenin işine yaramayacaktı. Hele yeni şartlar altında Suud'un hatada ısrar etmesi en çok kendine zarar verirdi.
Katar açısından bakıldığında her ne olursa olsun bu ambargodan kurtuluyor olmak önemli. En büyük komşusu ile uzun süreli gerilimli ilişkiler tercih edecek değil. Bu nedenle Suud'un uzattığı zeytin dalına sıcak bir karşılık vermesi şaşırtıcı değil. Ancak Katar'ın Suud ile canciğer kuzu sarması olacağını kimse beklemesin. İki ülke arasındaki gerilim sadece belli bir tarihe ait geçici anlaşmazlıklar ürünü değil. Katar için Suud her zaman en önemli jeopolitik sorundur. Hiçbir zaman Suud'a bütünüyle güvenmez ve teslim olmaz. Uzun yıllardır bu durum böyledir. O nedenle aşırı ve gereksiz yorumlardan kaçınmak lazım.
Hele hele Katar'ın Türkiye'yi yarı yolda bıraktığı gibi anlamsız ve saplantılı yorumlara sadece gülüp geçiyorum. Yeni bir düzen kuruluyormuş ve Arap ülkeleri Türkiye'yi yalnızlaştırıyormuş gibi okumak son derece saçma. Katar dengeli bir ilişki kurmak tabii ki isteyecektir. Ancak Katar'la Suud arasındaki normalleşme arayışının Türkiye'den habersiz olduğunu varsaymak cahillikten öte bir şey değildir. Dahası ortada öylesine büyük bir plan falan da yok.
Belirsizliğe hazırlık
Tam tersine herkes yeni dönemin ne getireceğini bilmediğinden Trump sonrasına hazırlık yapıyor. Gereksiz buldukları gerilimleri düşürme çabasından başka bir şey değil. Biden döneminde "yüzyılın barışı" saçmalığı rafa kalkacak. Ama yerine ne gelecek onu kestirmek kolay değil. O yüzden ortada büyük plan değil belirsizlik olduğunu düşünmek daha doğru.
Zaten Türkiye'nin de benzer adımlar atabileceğini görüyoruz. Ama henüz buralarda alelacele hareket etmeye de gerek yok. Katar öyle ya da böyle Türkiye eksenli siyasetini sürdürmeye devam edecek. Suud'un Türkiye'ye büyük zararlar verebileceğinden falan korkmanın da pek anlamı yok. Suud ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin yeni düzene ayak uydurmak gibi dertleri her şeyin önünde geliyor. Burada kritik olan Biden ile İsrail arasındaki ilişkilerin nasıl kurgulanacağı.
ABD'nin genel İsrail yaklaşımından çok farkı olmayacağını öngörebiliriz. Fakat Trump gibi aşırı İsrail çizgisinde olmayacağını da söyleyebiliriz. Türkiye tüm diğer ülkeler gibi bu gelişmelere bakarak kendi konumunu şekillendirecektir. Türkiye için öncelikli olan Irak ve Suriye konularında yeterli güvence üretildi. Bunlar korunduğu müddetçe diğer başlıklar ikincil konulardır. Yalnız McGurk gibi PKK sempatizanı birinin Ortadoğu temsilcisi olarak atanıyor olması kötü haber. Bu tür isimler Türkiye karşıtlığını körüklemek isteyecek. McGurk gibilerin alanını daraltmak için Türkiye'nin atacağı her adım kıymetli. Bunların başında da bölge ülkelerine yönelik diplomatik inisiyatifi artırmak gelebilir. Ortadoğu gündemi bir an önce bölgeselleşirse Amerikan müdahalelerinin de alanı daraltılabilir.
[Sabah, 7 Ocak 2021].