***
Rusya'nın Tuna Nehri'ndeki Ukrayna limanına, Ukrayna'nın da Rus askeri üs ve gemilerine saldırıları devam ediyor. Karadeniz'deki gerginliğin yükseldiği bir ortamda Ukrayna Dışişleri Bakanı Kuleba'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rus lider "Putin'i ikna edebilecek tek lider" olduğunu söylemesi dikkatlerden kaçmadı. Nitekim dün Erdoğan, Putin'in ağustos ayında Türkiye'ye geleceğini belirtti. Tahıl koridorunu "barış köprüsü" olarak niteleyen Ankara, iki şeyi aynı anda yapıyor. Bir yandan Batı başkentlerine "Rusya'nın masada olması lazım" diyerek tahıl koridoruna alternatif yolların sıkıntılarını gösteriyor. Rusya'nın da Hazar Denizi üzerinden alternatif aradığını hatırlatıyor. Diğer yandan Moskova'ya anlaşmaya dönmemenin zararlarını anlatıyor. Gıda fiyatlarının artmaya başladığını vurgulayan Türkiye, bir an önce Batı ve Rusya arasında gıda üzerindeki siyasi-ideolojik kavganın bitirilmesi ve anlaşmaya dönülmesi için uğraşıyor.***
Yükselen bir bölgesel güç olarak Türkiye'nin Ukrayna Savaşı'nda üstlendiği istisnai diplomatik rol diğer bölgesel güçler tarafından örnek alınıyor. Nitekim Suudi Arabistan yeni bir diplomatik hamlede bulundu. Ukrayna'daki savaşın nasıl sonlandırılacağına ilişkin görüşmelerde bulunmak üzere aralarında Türkiye, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika, Endonezya, Meksika, Zambiya, Mısır, Birleşik Krallık, Polonya ve AB'nin de bulunduğu yaklaşık 30 ülkenin üst düzey temsilcilerini Cidde'ye davet etti. Rusya yaptırımlarına katılmayan ve otonom politika uygulayabilen bölgesel güçlerin Ukrayna'daki savaşın durdurulması gibi küresel meselelerde diplomatik girişimlerde bulunması büyük güçlerin sertleşen rekabetinin yönetilmesine olumlu katkılar verebilir. Batı-Rusya kavgasının ve ABD-Çin çekişmesinin uluslararası sistemi yeni bloklaşma, soğuk savaş ve nükleer silah kullanımı gibi çok ciddi küresel tehlikelere sürüklediği hatırlanırsa bölgesel güçlerin diplomatik girişimlerinin tekil olarak kalmaması ve hatta yeni bir "çok taraflılık" üretecek şekilde sürdürülmesi faydalı olacaktır.***
Bu fikir günümüz için çok iddialı görülebilir. Her bir bölgesel gücün kendi milli öncelikleri ve ikili ilişkiler ağı olası çok taraflılık arayışını sınırlandıracak özellikler taşıyor. Yine ABD, Çin, AB ve Rusya'nın bölgesel güçleri birbirine karşı konumlandıracak enstrümanları bulunuyor. Ancak yine de İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı hakimiyetinde kurulan çok taraflılığın çökme sürecinde olması ve giderek güçlenen çok kutupluluğun getirdiği kaotik ortamın riskleri göz önünde bulundurulursa yükselen güçlere daha fazla iş düştüğü ve bundan kaçamayacakları açıktır. Batı merkezli çok taraflılık kendi jeopolitik çıkarlarına fazla odaklanıyor. Yükselen güçlerin önceliklerini görmezden gelerek onları baskılamaya çalışıyor. Erdoğan'ın BM'ye dair "daha adil bir dünya mümkün" çıkışı ve Ukrayna Savaşı'ndaki politikası ile Türkiye'nin milli çıkarlarını aşan öncü bir rol üstleniyor. Çözüm odaklı yeni çok taraflılık arayışının ayak sesleri... [Sabah, 5 Ağustos 2023]