Bazen devlet başkanları temsil ettikleri toplumu yüceltirken bazen de yerin dibine sokabiliyor. BM Genel Kurul toplantılarında bunun en güzel örneklerinden birine şahitlik ettik. Trump ve Erdoğan arka arkaya birer konuşma yaptılar. Fark çok net biçimde ortaya çıktı. Trump'ın kurduğu ilk cümle bir fiyaskoya dönüştü. Tüm dünya delegeleri kendisine kahkahalarla güldü. Erdoğan ise baştan sona çivi gibi bir konuşma yaptı. Trump küstahtı. Erdoğan içten. Trump dışlayıcıydı. Erdoğan kucaklayıcı. Trump oyunbozandı. Erdoğan reformcu. Trump kavgacıydı. Erdoğan samimi. Trump adaletsizlik arayışını açıkça dile getirirken, Erdoğan eşitlik ve adalet arayışını seslendirdi. Sonuç ortada. Bugün Amerikalılar Trump'ın dünyaya güldüğünü konuşuyor. Kimi utanıyor. Kimi öfkeleniyor. Ancak ortada çok açık bir durum var. ABD'nin düştüğü haller akıl alacak bir durum değil. Koskoca Amerika dünyanın kendisine güldüğü bir ülke haline dönüştü. Sadece Trump değil ABD'nin kendisi de gülünç bir duruma düştü. Burada çok büyük bir haksızlık olduğunu da düşünmüyorum. Kimse kusura bakmasın. Zira bu adamı Amerikan toplumu seçti. Ve belki de yine seçecek. Ama önemli olan kısmı bu da değil. ABD'de Trump'tan nefret edenlerin bile düşünce dünyası ve uluslararası siyasete bakışı çok farklı değil. Zaten Trump da bu hisleri ve beklentileri seslendirerek iktidara geldi. Yani Trump'ın bu düşünceleri Amerika'da çok geniş kesimlerce paylaşılıyor. Ne demek istediğimi kısaca örnekleyeyim.
[caption id="attachment_59302" align="aligncenter" width="1024"] Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurulu Görüşmeleri 140'tan fazla devlet ve hükümet başkanının katılımıyla başladı. Toplantıya katılan ABD Başkanı Donald Trump, konuşma yaptı.[/caption]
BM toplantısı çerçevesinde New York'tayız. Ben de Türkiye üzerine bir panelde konuşma yaptım. Genelde Türk-Amerikan ilişkilerinde neler olduğunu anlamaya çalışan bir dinleyici kitlesiyle karşılaştım. Konuşma sonrasında gelen soruların çoğunluğunda Türkiye'ye yönelik bir empati oluştuğunu söyleyebilirim. Özellikle ABD'nin Türkiye karşıtı terör örgütlerine destek verdiği konusuna gelindiğinde Türkiye'ye hak veriyorlar. Ancak ABD'nin dünyaya çok harcama yaptığı fikri en azılı Trump düşmanlarından bile çok yaygın. "NATO'ya çok harcama yapıyoruz ancak gerekli faydayı göremiyoruz" sözünü neredeyse hepsinden duydum. Bu anlamda Amerikan toplumunda fikir birliği var. Obama ve Trump çizgisi bu bakımdan hiç de farklı değil. Amerikalılar hep kendilerinin zarar gördüğü varsayımını sorgulamak istemiyorlar. Irak Savaşı'nda dahi Iraklıların kayıplarını değil kendi kayıplarını görüyorlar. Bu tedavi edilebilir bir durum değil. Trump karşıtları bile Trump'tan çok farklı fikirler üretmiyor. İşte Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşma tam da bu nedenle sarsıcıydı. Erdoğan BM'nin reforme edilmesi gerektiğini söyledi. Beş daimî üyenin yerine dönüşümlü üyelik teklif etti. İşbirliği, barış ve adalet arayışını destekledi. Türkiye'nin BM gençlik örgütüne ev sahipliği yapmasını teklif etti. Dahası ABD'yi teröre destek veren ülke olarak tarif etti. Geldiğimiz noktada Amerika utanılacak bir konuma düşerken Türkiye gururla kendini ortaya koydu.
[Sabah, 27 Eylül 2018].