Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Genel Kurulu'ndaki etkili konuşmalarıyla bilinir. 76. Genel Kurul da farklı değildi. Erdoğan, iklim değişikliği ve salgın yönetimi bağlamında küresel gidişatın tehlikelerine dikkat çekti. Böylece "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" başlıklı kitabındaki BM sistemi eleştirisini yeni bir düzleme taşıdı.
Sadece Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nın onay sürecini tamamlayacağından ve Avrupa Yeşil Mutabakatı'na uyum eylem planının devreye alınmasından bahsetmedi. Aynı zamanda "Dünya beşten büyüktür" söyleminin, dünya kaynaklarının tüketilmesi konusundaki adaletsizliğe değinerek devam edeceğini gösterdi. Bundan sonra Erdoğan'ın hem uluslararası zirvelerde hem de iç siyasette iklim değişikliği ve çevre konularını daha ön plana çıkarmasını bekliyorum.
Çok Kutuplu Dünyanın Öncülerinden Olmak
Erdoğan'ın New York seyahatindeki diğer toplantılarında verdiği mesajlardan anladığım, günümüzün çok kutuplu dünyasındaki büyük güç rekabetini iyi analiz eden bir lider olduğu. Türkiye'nin bu yeni dünyada etkin rol alarak üst ligde konumlanmasını temin etmeye çalışıyor. Hem BM Genel Kurulu'nda hem de basın ile konuşmalarında çok kutuplu dünyanın söylem kuran ve öneri getiren devlet adamı olarak öne çıkıyor.
En son imzalanan AUKUS, Batı ittifakının kendi içindeki çıkar kapışmasının ve değer/müttefiklik krizinin yeni bir göstergesi oldu. Transatlantik ittifakın Çin karşısında ABD Başkanı Biden'ın istediği gibi birleşemeyeceği artık görülüyor. Biden'ın Genel Kurul'da Çin ile rekabette "katı bloklara bölünmüş yeni bir Soğuk Savaş" söylemi olmadığını söylemesi bir anlamda yapılamayacağını görmekle de ilgiliydi.
"Demokrasiler zirvesi" şeklinde açıkladığı iddialı hedef "yeni parçalı ittifak dizilimleri ve söylemden" öteye geçemeyebilir. İşte Erdoğan da New York'ta kendisine yöneltilen Çin ve Rusya sorularına bu realitelerin farkında olarak cevap verdi. Son yıllarda ABD ve Rusya ile ilişkilerde yürüttüğü dengenin devam edeceğine ve Çin'in yükselişini Amerikan siyasetçileri gibi görmediğine dair mesajlar verdi. Hatta Türkevi'nde basın mensuplarıyla sohbetinde Türkiye'nin ABD ve Rusya ile ilişkilerine dair söyledikleri çarpıcıydı.
Dolaylı Biden ve Putin Karşılaştırması
Erdoğan'ın Türk-Amerikan ilişkileri hakkındaki soruya verdiği cevaptaki memnuniyetsizliği açıktı. Cevabına "Sağlıklı bir sürecin işlediğini söyleyemem" diyerek başladı. "Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem" şeklinde bitirdi. Patriot satılmamasından, alınan F-35'lerin teslim edilmemesinden ve S-400 dayatmasından duyduğu rahatsızlığı ifade etti ve ekledi: "Artık eski Türkiye de yok. Bu Türkiye başka bir Türkiye. Savunma sanayiinde de biz her geçen gün daha ileri gidiyoruz, daha ileri gideceğiz. Ama yarın 'Niçin F-35'i almıyorsun?' diyemezler. Vermezsen almayız. O zaman biz daha başka kapılara da müracaat ederiz."
Erdoğan, İdlib'deki gerilim ve bu ayın sonunda Soçi'de Putin ile gerçekleşecek ikili görüşmesine dair soruda ise sanki kıyaslayarak Rusya (Putin) ile iyi ilişkileri vurguladı. İkili ilişkilerde önemli bir karara varılacağını söyledikten sonra şu şekilde devam etti: "Biz Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlış görmedik. Ticaret hacmine baktığımız zaman iyi bir konumdayız ve sürekli ilerleyen bir ticaret hacmi var. Suriye'deki gelişmeleri daha iyi bir konuma taşıma noktasında zaman zaman bazı sıkıntılar yaşamıyor değiliz. Ama bunu da attığımız adımlarla hemen telafi edebiliyoruz."
Ayrıca, lider diplomasisinin Dağlık Karabağ krizi ve 6'lı platform konusundaki faydalarına değindi. Biden yönetimi, S-400, YPG ve FETÖ konularında ilerleme olmayacağı görüşüyle Türkiye ile ilişkileri zamana yayan bir yaklaşımda. Washington'da Ankara'ya karşı eski yoğun gerilim havası yok. Afganistan müzakereleri ve Ankara'nın Mısır ve BAE ile normalleşme adımları havayı bir miktar değiştirmiş. Ancak yeni işbirliği hamleleri üretilmedikçe Erdoğan'ın değindiği durgunluk ve çözümsüzlük hali devam edecek gibi görünüyor. Ankara-Moskova hattında ise dört gün sonra iki liderin ilişkileri yeni bir düzleme taşıyabilecek önemde görüşmesi gerçekleşecek.
[Sabah, 24 Eylül 2021].