SETA > EÄŸitim ve Sosyal Politikalar |
Ötelenmiş Bir Sivil Eğitim Reformu

Ötelenmiş Bir Sivil Eğitim Reformu

EÄŸitim, bugüne kadar ağırlıklı olarak askeri darbe ve müdahaleler sonrasında yapılan anayasa ve yasalar tarafından belirlenmiÅŸtir.

Kısaca “4+4+4” olarak bilinen yeni eÄŸitim sistemi düzenlemesi, ilk taslağın basına yansıdığını günden beri yani yaklaşık son sekiz ay boyunca, gündemdeki yerini korudu. Hızlı bir ÅŸekilde yasalaÅŸtırılan böylesine kapsamlı bir düzenlemenin, tartışılması son derece normaldir. Bu tartışmaların önümüzdeki dönemlerde de süreceÄŸini söylemek mümkündür. Düzenlemenin ilk defa hayata geçirilecek olması dolayısıyla okulların açılacağı önümüzdeki ve sonraki hafta da bu konu çokça tartışılacaktır.

4+4+4 düzenlemesini doÄŸru bir tarihsel baÄŸlama oturtmak için, AK Parti hükümetlerinin ÅŸimdiye deÄŸin eÄŸitim sisteminde yaptığı deÄŸiÅŸikliklere bakmak yeterlidir. AK Parti hükümetleri, ÅŸimdiye deÄŸin, genel olarak eÄŸitimin fiziksel ve beÅŸeri altyapısını güçlendirmek ile eriÅŸimi artırmaya odaklanmıştır. EÄŸitime iliÅŸkin atılan adımlarda, AK Parti kendini resmen tanıttığı ve parti programına koyduÄŸu haliyle “muhafazakâr demokrat” bir kimliÄŸi ön plana çıkarmamıştır. ÖrneÄŸin, AK Parti iktidarı tarafından 2004 yılında yapılan müfredat deÄŸiÅŸiklikleri, daha “muhafazakâr” bir müfredatı asla amaçlamamıştır. Aksine, temelde Avrupa BirliÄŸi’yle uyumu esas alan çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara AK Parti’den kuÅŸku duyan kesimler de destek vermiÅŸtir. Hükümet, kendi toplumsal tabanından eÄŸitime iliÅŸkin gelen kademeli eÄŸitim, din eÄŸitimi ve hatta Kürtçe eÄŸitim gibi talepleri neredeyse on yıl boyunca ötelemiÅŸtir. 4+4+4 düzenlemesinden görüldüÄŸü üzere, ÅŸimdiye deÄŸin ötelediÄŸi bu konulara iliÅŸkin adımlar atmaya baÅŸlamıştır.

SİVİL EĞİTİM YASASI VE SİVİL MUHALEFET

4+4+4 tartışmaları birçok yönden Türkiye’de ilkleri görmemize vesile olmuÅŸtur. Türkiye’de seçilmiÅŸ siviller, ilk defa bu kadar kapsamlı bir eÄŸitim düzenlemesi yapmışlardır. Türkiye’de eÄŸitim bugüne kadar ağırlıklı olarak askeri darbe ve müdahaleler sonrasında yapılan anayasa ve yasalar tarafından belirlenmiÅŸtir. Ayrıca, Milli Güvenlik Kurulu (MGK), YükseköÄŸretim Kurulu (YÖK), Anayasa Mahkemesi ve Danıştay gibi bürokratik kurumlar da eÄŸitimi önemli ölçüde belirlemiÅŸtir. ÖrneÄŸin, 28 Åžubat dönemindeki eÄŸitim düzenlemelerinin MGK (yani MGK’daki askerler), YÖK ve Danıştay tarafından yapıldığı unutulmamalıdır.

Yukarıda özetlenen arka plandan bakıldığında 4+4+4 eÄŸitim düzenlemesinin, bizzat milletvekilleri tarafından TBMM’ye getirilmesi ve kabul edilmesi oldukça önemlidir. Bu sembolik önem, 4+4+4 yasasının içeriÄŸinin bütün toplumu kuÅŸattığı ya da düzenlemenin teknik olarak çok iyi olduÄŸu anlamına gelmez. Bununla birlikte, düzenlemenin seçilmiÅŸ sivil aktörler eliyle yapılması, düzenlemenin bizzat düzenlemeyi yapan sivil aktörler tarafından gerekirse deÄŸiÅŸtirilmesine ve diÄŸer siviller tarafından eleÅŸtirilmesine imkân tanımıştır. Bu düzenlemeye muhalefet, daha önce zaman zaman görüldüÄŸü üzere asker ve yargıdan gelen bürokratik muhalefet gibi olmamış, muhalefet partileri ve bazı dernek ve kuruluÅŸlar yani doÄŸrudan sivil aktörler eliyle olmuÅŸtur. Askeri dönemlerde çıkarılan eÄŸitim yasalarıyla kıyaslandığı zaman 4+4+4 yasa teklifinin oldukça serbest bir ortamda tartışıldığını söylemek mümkündür. Dahası, sivil muhalefetin oldukça etkili olduÄŸu ve 4+4+4 yasa teklifinin önemli ölçüde deÄŸiÅŸtirilmesine neden olduÄŸu söylenebilir.

Tartışmalar sonrası, alt komisyondaki teklifte özellikle dört alanda deÄŸiÅŸiklik olmuÅŸtur.

Ä°lk olarak, 4+4+4 yasa teklifinin ilk halinde, zorunlu eÄŸitimin 12 yıla ne zaman çıkarılacağına iliÅŸkin baÄŸlayıcı bir hüküm yoktu. TÜSÄ°AD, teklifte baÄŸlayıcı bir hüküm olmamasını eleÅŸtirdi ve taslak bu eleÅŸtiriyi karşılayacak ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirildi. Taslağın son haline göre, zorunlu eÄŸitim, önümüzdeki yıldan itibaren 12 yıla çıkarılacak, Bakanlar Kurulu isterse bu tarihi bir yıl ileriye atabilecektir. Bizce mevcut eÄŸitim altyapısını ciddi anlamda zorlaması muhtemel bu madde, eleÅŸtiriler sonrası yasaya girmiÅŸtir.

4+4+4 YASA TEKLİFİNDE DEĞİŞİKLİKLER

Ä°kinci deÄŸiÅŸiklik, yasa teklifinin ilk halinde var olan, ikinci dört yıl yani ortaokul kademesi için öngörülen açık öÄŸretime iliÅŸkindir. Muhalefet, TÜSÄ°AD ve bazı dernekler, ikinci kademede açık öÄŸretime izin verilmesinin kızların okullaÅŸma oranlarını düÅŸüreceÄŸini iddia ederek açık öÄŸretimin taslaktan çıkarılmasını talep etmiÅŸtir. Gelen eleÅŸtiriler sonrasında açık öÄŸretim tekliften tamamen çıkarılmıştır. BaÅŸka bir vesileyle geniÅŸçe yazdığımız üzere, sivil aktörler tarafından getirilen bu eleÅŸtiri, liberal kesimlerden de geniÅŸ destek görmüÅŸtür. Bu, Türkiye’nin eÄŸitim tartışmalarının ne derece devletçi ve merkeziyetçi bir zihin yapısıyla yürütüldüÄŸünün önemli bir göstergesidir. Zira bırakın sadece ortaokulu eÄŸitimin bütün kademelerinde açık öÄŸretim ve evde eÄŸitim gibi yaklaşımlar son derece meÅŸrudur ve dünyada yaygın uygulaması vardır.

Üçüncü deÄŸiÅŸiklik, okula baÅŸlama yaşına iliÅŸkindir. Teklifin ilk hali, okula baÅŸlama yaşına iliÅŸkin bir deÄŸiÅŸiklik getirmiyordu. TÜSÄ°AD ve muhalefet, bir yıllık okul öncesinin zorunlu olmasını istiyordu. Bu talepler sonrası, zorunlu eÄŸitim yani ilkokula baÅŸlama yaşı bir yıl geriye çekilerek beÅŸ yaÅŸ olmuÅŸtur. Bununla birlikte, zorunlu eÄŸitime baÅŸlama yaşının erkene çekilmesi yönünde AK Parti tabanında ve genel olarak toplumda ciddi bir talep olduÄŸunu söylemek mümkün deÄŸildir. Zorunlu eÄŸitime baÅŸlamayı, Eylül itibariyle 69 aydan 60 aya çeken bu deÄŸiÅŸiklik, 4+4+4’ün yasalaÅŸmasında günümüze en tartışmalı husus olmuÅŸtur. Gelen tepkiler sonrası Milli EÄŸitim Bakanı Ömer Dinçer yayınladığı bir genelgeyle, yasanın uygulamasını önemli ölçüde esnetmiÅŸ, 60-66 aylık çocukların okula kaydını velinin isteÄŸine bırakmış ve 66 ayını tamamlayan çocukların kaydını ise zorunlu tutmuÅŸtur. Böylece geçen yıl Eylül itibariyle 69 aylıklar zorunlu eÄŸitim kapsamına alınırken bu yıl 66 aylıklar bu kapsama alınmıştır. Bu üç aylık farkın ise, birinci sınıf müfredatının oyun ağırlıklı bir hale getirilmesiyle pedagojik olarak rahatlıkla karşılanabileceÄŸi öngörülmektedir.

Dördüncü deÄŸiÅŸiklik, yasa teklifinin ilk halinde olmadığı halde, Milliyetçi Hareket Partisi’nin bir önerisiyle, imam hatip ortaokullarının ve seçmeli din derslerinin teklifte açıkça yer almasıdır. Dahası, bu konudaki düzenlemeler, sadece AK Partili deÄŸil, MHP’li ve bazı BDP’liler tarafından yasalaÅŸtırılmıştır.

Bütün bu deÄŸiÅŸiklikler, demokratik bir sistemde olması muhtemel deÄŸiÅŸikliklerdir. Dahası, siyaset mekanizmaları saÄŸlıklı bir ÅŸekilde çalıştıkça, sistemin daha da iyileÅŸtirilmesinin yolu açıktır.

REFORM USULÜ NASIL OLMALIDIR?

Türkiye’de eÄŸitim sistemine iliÅŸkin çok ciddi sorunlar olduÄŸu yaygın olarak kabul edilmektedir. Gerek ulusal sınavlar gerekse de uluslararası sınav ve deÄŸerlendirmeler, Türkiye milli eÄŸitim sisteminin yeterince baÅŸarılı olamadığını açıkça ortaya koymaktadır. Milli eÄŸitimin sorunlarını çözmeye yönelik bir takım adımların atılması son derece normaldir. Öte yandan, eÄŸitim sisteminin istikrarsız olduÄŸu ve her gelen Milli EÄŸitim Bakanının eÄŸitim sisteminde bir takım deÄŸiÅŸiklikler yaptığı ve dolayısıyla eÄŸitim sisteminin bir yapboz tahtasına dönüÅŸtürüldüÄŸü de yaygın bir kanaattir. Dolayısıyla hem eÄŸitim sisteminin reform edilmesi gerektiÄŸi hem de çok fazla reform edildiÄŸi görüÅŸü yaygındır. Her iki görüÅŸün baskın olduÄŸu bir ortamda nasıl bir yol almak gereklidir?

Bu sorunun cevabı 4+4+4 tartışmalarının genel seyrinden anlaşılabilir. 4+4+4 tartışmaları, eÄŸitimdeki birçok sorunu çözmeye aday, kapsamlı bir eÄŸitim düzenlemesinin kamuoyuna yeterince anlatılmasının ne denli zor olduÄŸunu göstermiÅŸtir. Kamuoyunun en azından bir kısmının yeni düzenlemenin amacı, kapsamı ve altyapısının ne derecede hazır olduÄŸu hakkında ciddi kuÅŸkuları hala vardır.

4+4+4 tartışmalarının en öÄŸretici yanı, bundan sonra yapılması muhtemel yeni düzenlemelerin nasıl yapılması gerektiÄŸine iliÅŸkindir. Gerçekten de, dershanelerin kaldırılması, SBS’nin kaldırılması ve üniversitelere öÄŸrenci seçme gibi toplumun tümünü ilgilendiren konularda atılacak adımların usulü oldukça önemlidir. Söz konusu hususlarda alınacak kararlar, katılımcı bir yöntemle belirlenmeli ve kamuoyuyla önceden paylaşılmalıdır. Daha önemlisi, kararların serbestçe tartışılması ve olgunlaÅŸtırılması için yeterli süre tanınmalıdır.

Star Açık GörüÅŸ, (10.09.2012)