SETA > Yorum |
Vizede Son Durum

Vizede Son Durum

Bugün Rusya ve Amerika birbirlerinin diplomatlarını ajanlık faaliyetleriyle suçlayıp diplomatik personellerini sınırdışı ediyor. Ama kimse giriş çıkışları yasaklamak ve vizeleri iptal etmek gibi bir eyleme kalkışmıyor..

Dün Amerikan Büyükelçiliği'nden son derece tuhaf bir açıklama geldi. Türkiye ile yaşanan vize sıkıntısının hafifletileceği duyuruldu. Buraya kadar her şey normal. Hepimizin beklentisi az çok bu yönde. Amerika'nın bu saçma kararı derhal bütünüyle iptal etmesi gerektiğini ve bunu yakın bir zamanda yapmak durumunda kalacağını ilk günden beri düşünüyorduk. Zira alınan karar ne müttefiklik ilişkisinin doğasına uygundu ne de genelde kriz anlarında uygulamaya konulan bir yöntemdi. İki ülke arasında sorun yaşanır ve taraflar birbirlerine yaptırım uygulama kararı alabilir. Fakat vize başvurularının askıya alınması gibi bir yaptırım çok geleneksel bir yöntem değildir. Bu nedenle de bu kararın merkezden değil elçilikten alındığını ısrarla söyledik. Eğer yaptırım uygulanmak isteniyorsa devletlerin elinde çok daha uygun araçlar vardır ve onlar devreye sokulur. Merkezdeki kimsenin aklına vize başvurularını iptal etmek gibi bir şey gelmez. Böyle bir karar çıksa çıksa elçilikten çıkmış olabilirdi. Çünkü bu uygulama tam da elçiliğin karar alabileceği bir alana karşılık geliyor. Sonradan merkezin buna sahip çıkmasına bakmayın. "Bizim haberimiz yoktu" diyecek hali yok. Öyle böyle sahiplenmek zorundaydı. Şimdi de zamana yayarak usul usul halledilecektir. İki ülke arasında vize başvurularının sonsuza kadar askıda kalacağını kimse beklemesin. Amerika Rusya ile dahi böyle bir ilişkiye geçmedi. Bugün Rusya ve Amerika birbirlerinin diplomatlarını ajanlık faaliyetleriyle suçlayıp diplomatik personellerini sınırdışı ediyor. Ama kimse giriş çıkışları yasaklamak ve vizeleri iptal etmek gibi bir eyleme kalkışmıyor. Kimsenin aklına bile gelmiyor böyle bir tedbir. Diplomatik teamüller çerçevesinde bilinen öncelikli tedbirler vardır. Onlar sırasıyla alınır. Mesela diplomatik personelin persona non grata (yani istenmeyen adam) ilan edilmesi bunlardan biridir. Ve en son başvurulacak tedbirlerdendir. Ama kitapta yeri vardır. Vize başvurularının iptali denilen şey yeni zuhurdur. Kitapta yeri yoktur. Devletlerin davranış kalıplarına uygun değildir. Bu nedenle de Bass'ın inisiyatifiyle ortaya çıktığı iddia edilebilir. Dünkü yayınlanan metne baktığınızda iki şey görünüyor. Birincisi bu vize meselesinin zaman içinde çözüleceğine dair irade. İkincisi ise bu süreç esnasında Amerika'nın haksız çıkmaktan kaçınan bir dil kullanması. Yani bilerek metinde "Türkiye'den garanti alındığı" gibi ifadeler kullanılıyor. Halbuki ortada bir garanti falan olamaz. Zaten Başbakan Binali Yıldırım da buna işaret etti. Garanti vermek demek yargıya müdahil olmak anlamına gelir. Kimse böyle bir garanti vermez, veremez, vermemeli. Amerika bu tür ifadeleri bilerek kullanıyor. Geri adım yok demeye getiriyor. Kendilerini geri adım atmamış gibi göstermelerinden daha doğal bir şey yok. Bu çok sıkıntılı değil. Ama meseleyi garanti aldık boyutuna taışıyınca sadece kendini kurtarmak değil karşı tarafı geri adım atmış gibi gösterme çabası olduğu çıkar ortaya. Uzaktan bakan bir gözlemci için son derece rahatsız edici bir tutumdur. Ama bu da diplomatik olarak üzerinden gelinemeyecek bir durum da değil. Bu tür zamanlarda olan şudur. Bir taraf kendisinin değil diğer tarafın geri adım attığını iddia eder. Diğer taraf böyle bir geri adımın olmadığını söyler. Sonra iki taraf da ifadelerini yavaş yavaş yumuşatır ve mesele edilmeyecek kadar küçük bir boyuta çekilir. Zaman içerisinde kimin geri adım attığı meselesi muğlaklaşır ve kamuoyunu meşgul eden bir şey olmaktan uzaklaşır. Şimdi Amerika'nın yaptığı bu açıklamaya da Türkiye benzer bir tonda cevap verdi. Bir sonraki adımda karşılıklı açıklamalar biraz daha yumuşar. Birkaç adım sonra haber değerini yitirir. Böylece diplomatik bir sorun diplomatik yöntemlerle halledilmiş olur. Tabii eğer ortada krizi sürdürmek isteyen bir irade yoksa. Şimdilik gördüğümüz kadarıyla böyle bir irade yok. Ve başımıza Bass'ın açtığı bu saçma mesele yavaş yavaş hallolacaktır.

[Takvim, 8 Kasım 2017]