SETA > Yorum |
Doğu Ve Güneydoğu'da Yeni Dönem

Doğu Ve Güneydoğu'da Yeni Dönem

Doğu ve Güneydoğu'da şehirlerin artık farklı kodlarla tanımlanmasının zamanı geldi. Hükümetin yanı sıra tüm siyasi, sosyal ve ekonomik aktörler de bölgesel kodlamanın olumlu yönde değişmesi için elini taşın altına koymalı.

7 Haziran sonrasında, Doğu ve Güneydoğu'da var olan ekonomik aktivite yaşanan terör ve kötü süreçten olumsuz etkilendi. Bölgede hakim kılınmak istenen kaos ortamı karşısında hükümet tarafından sıklıkla vurgulanan bir durum vardı:

Sivil bölge halkını korumak.

Dolayısıyla, bu bölgelerdeki yeni dönemi başlatacak asıl aktör, devlet olacak. Şimdi yavaş yavaş bu vurgunun ete kemiğe büründüğünü görüyoruz. Başbakan Binali Yıldırım'ın açıkladığı fiziksel ve sosyal yenilenme, bölgesel kalkınmanın yanı sıra ülkenin sosyal ve siyasi istikrarı için de önemli.

Fiziksel ve sosyal yenilenmede ilk aşama, bölgenin zengin mimari dokusunu ortaya çıkaracak yeniden inşa süreci. Bu süreç, zaten tarihsel ve kültürel miras açısından zengin olan bölgede yeni bir ekonomi canlılığa neden olacak.

ŞEHİRLER NASIL CAZİBE MERKEZİ HALİNE GELİR?

Yatırımların devlet eliyle gerçekleşmesi, bölge halkının devlet desteğini ve güvencesini arkasında hissetmesi bakımından önemli. Planlanan projenin ne olduğu konusunda kesin bir ifade olmamasına karşı, bazı şehirlerin cazibe merkezi haline getirileceği, sonrasında ise bu şehirlerin etrafındaki diğer şehirlerin de katılımıyla da bir hinterland oluşturulması düşünülüyor.

Bu şekilde bölgede ticaret ve ekonomik merkezleri inşa edilecek. Her bir şehrin özelliklerine göre farklılaşabilir öne çıkacak ekonomik aktiviteler. Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe yapılacaklar olduğu gibi, güvenlik ve terör sorunun olmadığı bir yerde turizmden de bahsedebiliriz.

Ekonomik yaşamı canlandıracak yatırımların hızlanması, sosyal yenilenmeyi de sağlayacak. Dolayısıyla, işin ekonomik boyutu ne denli pozitif olarak sosyal boyuta yansırsa, bu durum bölge halkının geleceğe yönelik umutlarını ve beklentilerini de pozitif etkileyecek.

SOSYAL POLİTİKALAR ÖNCELİKLİ OLMALI

Başbakan Yıldırım'ın açıklaması, devletin tüm gücüyle bölgeye destek vereceğini, bölgesel kalkınmayı öncelediğini göstermesi açısından önemli.

Yatırımların artacak olması, yeni iş sahası ve istihdam alanı demek aynı zamanda. Ancak bu yeterli değil. Yatırımların istihdamı sağlayabilmesinde, ihtiyaca yönelik işgücünün yetiştirilmesi için mesleki eğitime ve üniversitelere büyük iş düşüyor. Özellikle okul çağındaki çocuk ve gençlerin eğitim sürecinde kalmaları gerek.

Terör nedeniyle evini terk etmek zorunda kalan, okulunu bırakan, işinden olanlar için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı acil bir sosyal yardım koruma paketi uygulaması gerekiyor. Yapılacak yardımların hedef kitlesi zaten belli olduğu için, sosyal yardım uzmanlarına düşen görev sadece aile bazında yapılacak ekonomik ve sosyal güçlendirmede hızlı davranmak.

Sosyal yardım derken, muhtaç durumdaki ailelerin kısa dönemde ekonomik açıdan toparlanmasına katkı sağlayacak bir yardımdan bahsediyorum. Sosyal yardımları uzun dönemde planlamak için ise, yardımların belli kriterlere göre ve farklı alanlarda verilmesi gerekiyor.

İşini bırakmak zorunda kalan aileye geçici bir süre asgari bir gelir bağlanabilir, en asgari ihtiyaçları sağlanabilir ve belki de aynı dönem içerisinde iş arayanla çalışan arayan arasında bir bağlantı kurulabilir.

Dolayısıyla, Doğu ve Güneydoğu'da şehirlerin artık farklı kodlarla tanımlanmasının zamanı geldi. Bu kodlanmada asıl sorumluluk hükümetin. Ancak, hükümetin yanı sıra tüm siyasi, sosyal ve ekonomik aktörler de bölgesel kodlamanın olumlu yönde değişmesi için elini taşın altına koymalı.

Evet, fiziksel yenilenme birçok kapı açacaktır. Farkı oluşturacak olan ise, fiziksel yenilenmenin sosyal yenilenmeyle desteklenmesi. Bölgede devletin gücünün ve korumasının bölge halkı tarafından hissedilmesi ise, tüm bu yeni dönemin olmazsa olmaz şartı.

[Yeni Şafak, 23 Haziran 2016]