SETA cumartesi günü tertip ettiği cumhurbaşkanlığı sistemi sempozyumuyla, halkın oyuna sunulan sistemin çok yönlü olarak tartışılması için önemli bir platform sundu.
Yüksek katılımla gerçekleşen sempozyumun açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaparken, geniş katılımcı kitlesi sistemin farklı yönlerine ilişkin akademik bir tartışmayı dinleme fırsatı buldu.
Anayasa değişiklik teklifinin onaylamasının hemen akabinde Cumhurbaşkanı’nın ilk defa geniş kitleye seslendiği bu sempozyumda hem sisteme, hem de referandum sürecine dair önemli ipuçları vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan cumhurbaşkanlığı sisteminin farklı ülkelerin deneyiminden faydalanılarak hazırlanmış fakat Türkiye’ye özgü bir sistem olduğunun altını çizdi. Bu nokta önemli çünkü yeni sistemin Türkiye’nin siyasi tarihi ve kendi gerçekliklerine göre hazırlanması elzem. Daha önce de bu köşede belirttiğim gibi kendimize özgü arka planımız ve bölgesel konjonktür, Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarına cevap verecek bir yolda ilerlemesini zorunlu kılıyor. İç savaşlarla çevrelenmiş, son birkaç yılda yüzbinlerce insanın hayatını kaybettiği, işgaller ve dış müdahalelerin kol gezdiği bir bölge ve terör örgütlerinin baş düşman seçtiği ve FETÖ gibi bir terör örgütünün devletin birçok kurumunun içini boşalttığı bir ülkenin geleceğine ilişkin sürdürülebilir ve tahkim edici adımlar atmasından doğal bir şey yok.
Cumhurbaşkanı’nın uzak ara en etkili cümlesi kendisinden sonrasının nasıl olacağına ilişkin ifadeleriydi: ‘Millet ne derse o olacak; Allah ne derse o olacak.’ Amenna! Bu ifadeler aslında yeni sistemin cumhurbaşkanının kişiliği etrafında şekillendiği iddialarına bir cevaptı. Söz konusu siyaset olunca milletten büyük bir ‘ayar verici’, ‘siyaset şekillendirici’ ve ‘karar mercii’ yok. Allah’ın yardımıyla son birkaç senedir atlattığımız badireler de ‘planların üzerinde bir plan’ olduğunu Türk siyasi tarihine silinmeyecek bir şekilde yazdı. Böyle bir arka plandan hareketle salondan en fazla alkışın bu cümlelere gelmesi de doğal karşılandı.
SETA uzun süredir kıyaslamalı olarak başkanlık sistemi çalışmaları yapıyor. Türkiye’nin gündemine henüz oturmadan başladığı çalışmalar, analizler, raporlar ve kitaplar şeklinde kamuoyuyla paylaşıldı. Ülke için bu hayati konu, karşıtlıklar ve kişisel gündemlere hapsedilmeye çalışılsa da SETA, sistemin teknik ve akademik tartışmasını uzun süredir yapıyor. Mesela, Cumhurbaşkanı’nın sempozyumda herkese okumasını tavsiye ettiği Burhanettin Duran ve Nebi Miş’in editörlüğünde hazırlanan ‘Türkiye’de Siyasal Sistemin Dönüşümü ve Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ kitabı uzman akademisyenlerin ufuk açıcı yazılarını içeriyor. Dünyada Başkanlık Sistemi Uygulamaları, Başkanlık Sisteminde Denge ve Denetleme, Türkiye’de Başkanlık Sistemi Tartışmaları, Başkanlık Sistemlerinde Yerel Yönetimler gibi raporların yanında çok sayıda da analiz metinlerini ilgililerin dikkatine sundu. Daha önce de benzer bir sempozyumu SETA’nın İstanbul ofisinde yapmıştı. Yani meseleyi anlamak veya farklı perspektiflerden okumak isteyen için çok sayıda yayın ve etkinlik mevcut.
Türkiye’de referandum sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi ve tartışmaların daha reel bir zeminde sürdürülebilmesi için bu tür çalışmalara paha biçilmez. Hepimizi ilgilendiren bu konuda, bini bir paradan satılan komplo teorilerini, yarım bilgileri, algı çalışmalarını bir tarafa bırakıp biraz okumamızın ve Türkiye’nin ve bölgenin gerçeklerini dikkate alıp faydasız tartışmaları arkada bırakmamızın vaktidir. Dünya değişiyor, bölge değişiyor; Türkiye buna kayıtsız kalamaz.
[Akşam, 13 Şubat 2017].