Son dönemde terör olaylarında iki temel özellik ön plana çıkıyor. Birincisi bombalı saldırıların artmasıdır. İkincisi ise terörün sivilleri hedef almaktan çekinmiyor oluşudur. Aslında her ikisi de bir noktayı işaret eder. Başka türde eylem gerçekleştirme şansı azalan terör örgütü bombalı saldırılara yönelmeye başlamıştır. PKK yıllarca kırsal alanda eylem yapmayı tercih etmiştir. Son yıllarda bunun başarılı olmayacağına dair inanç nedeniyle terörü şehirlere indirmeyi de denediler. Diyarbakır (Sur) ve Mardin (Nusaybin) gibi merkezlerde şehir savaşı vererek halkı toplu kalkışmaya dahil etmek istediler. Fakat güvenlik güçlerinin verdiği sert yanıtla bunun da kendileri adına uygun bir yöntem olmadığını anladılar. Tam bu çerçevede geriye bombalama eylemleri kalmıştır. Aslında bu yönüyle bombalı saldırıları tercih etmiyor, bir anlamda mecbur kalıyor denebilir. Terör örgütleri genelde zayıf kaldıkları zaman sivilleri hedef alırlar. Eylem alanları daralan PKK sivil ayrımı gözetmeksizin kendisine yeni alanlar açmaya çalışıyor.
2.15 Temmuz sonrası saldırıların artması ne anlama geliyor?
Aslında PKK 15 Temmuz'un hemen ardından harekete geçemedi. Muhtemelen darbe sonrasını bir zaaf olarak gördüğünden değerlendirmek isteyecekti. Fakat hızlıca seferber olamadığını söylemek mümkündür. Örgüt hala bu zaafı değerlendirmek istiyor. Aynı zamanda Türkiye'de bir iç savaş görüntüsü de üretilmek isteniyor. Görünen o ki her türlü terör örgütü aldıkları sinyallerin gereğini yerini getiriyor. Bu örgütler birer araçtır. Türkiye'yi diz çöktürmek isteyen koalisyonun araçlarıdır. Ve bu araçlar sırasıyla devreye sokulmaktadır.
3.Görevden alınan güvenlik güçlerinin terörle mücadelede zafiyete yol açtığı iddia edildi, gelinen noktadan geriye bakıldığında bu nasıl yorumlanmalı?
Aslında tam tersidir. Bahsi geçen görevden almalar güvenlik güçlerinin içindeki çürüklerin temizlenmesi gibidir. Bugünlerde basına sızan birçok haberde FETÖ'cülerin PKK ile işbirliği yaptığı haberleri ortaya çıkıyor. FETÖ'cü askerlerden PKK'ya haber uçurduklarını itiraf edenler çıktı. Bu hainler polis içinde de var. Muhtemelen FETÖ'cü polisler de böylesi ihanetlerin parçası olmuştur. Bu nedenle güvenlik güçlerinin içindeki bu terör örgütü üyelerinden kurtulmak zarar değil bilakis fayda getirir. Bugün Türk ordusu ve emniyet güçleri içinde temizliğe gidildikçe daha güçlü hale geliyor. Görevden almaların personel eksikliğine neden olabileceği iddiası da doğru değildir. Önemli olan personel sayısı değil güvenlik güçlerinin doğru düzgün işleyen bir yapıya sahip olmasıdır. Bu nedenle aslında bugün daha az zaaf barındırıldığı söylenebilir.
4.FETÖ ile mücadele kapsamında atılan adımların PKK'nın eylemlerini artırmasıyla ilişkisi var mı?
Aslında sadece FETÖ değil hepsi birbiriyle ilişkilendirilebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarına bakacak olursanız artık bunların hepsini bir bütün olarak ele aldığını görürsünüz. FETÖ, PKK, PYD, DAEŞ ve diğerlerine karşı bir hat savunması değil satıh savunması yapıldığını dile getiriyor. Yani aslında bu örgütlerin hepsi her an her yönden saldırıyor. Çünkü Türkiye bir savaş alanı haline dönüştürülmek isteniyor. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin tavrına bakıldığında her şey çok daha anlamlı bir hal alıyor. Türkiye topyekun bir savaş veriyor çünkü topyekun bir saldırı altında. Bu terör örgütlerinin her birinin Türkiye'yi diz çöktürmek için birer mızrak ucu gibi kullanıldığını görmemek imkansızdır. FETÖ lideri ABD'de oturuyor. FETÖ'nün darbe girişimden ABD'nin haberi olmadığını iddia etmek insan zekasına hakarettir. PYD'ye doğrudan, PKK'ya ise dolaylı destek veriliyor. Bunu Türkiye'nin gözünün içine baka baka yapıyorlar. DAEŞ'le mücadele ediyormuş gibi yapılıyor. Ama bu örgütlerin hepsi doğrudan Türkiye'yi hedef alıyor. Amerikalılar artık bu tavırlarını gizleme ihtiyacı bile duymuyor. Bütün bu örgütlerin Türkiye'ye açtığı savaş birbiriyle tabii ki ilişkilidir. Hepsi benzer bir amaca hizmet etmektedir.
5.Türkiye terörle mücadele konusunda Batı'dan destek alabiliyor mu?
Tabii ki almıyor. Batılı ülkeler Türkiye yerine teröre destek vermeye devam ediyor. Belçika, Avusturya, Almanya, ABD ve diğerleri. Kimisi terör örgülerine açık açık silah desteği veriyor. Kimisi bu örgütlerin şehir merkezlerinde eylem yapmasına ve çadır kurmasına müsaade ediyor. Kimisi Türkiye karşıtı kinini saklama ihtiyacı bile duymuyor. Avusturya havalimanında her gün bir saçma slogana rastlanıyor. Buna karşılık Alman mahkemesi alelacele toplanarak Erdoğan'ın mitinge canlı bağlantı yapmasına bile müsaade etmedi. Artık bunun tartışılacak bir tarafı kalmadı. Maalesef bu terör eylemlerinin arkasında bu yaklaşımlar vardır. Batı teröre öncülük etmiyorsa bile arkasında duruyor.
6.Türkiye hem FETÖ hem de PKK ile mücadelede hangi adımları atmalı?
Aslında Cumhurbaşkanı'nın dile getirdiği satıh savunması bu anlamda benimsenmesi gereken bir yaklaşım gibi duruyor. Türkiye böylesi saldırı altındayken bu kadar çok terör örgütü ile boğuşurken cephe beklemek yeterli olmaz. Her an her yerde terör saldırısına açık olduğumuzu artık bilmek zorundayız. Türkiye yıkılmadıkça rakiplerinin öfkesi de artıyor. Bu öfke onları yorup vazgeçirene kadar direnmek zorundayız. PKK'nın kırsal ya da şehir eylemleri yapması engellendi fakat bombalı saldırılar ucuz ve kolay olduğundan bütünüyle engellemek mümkün değildir. Bu anlamda PKK'ya karşı öncelik istihbarata verilmelidir. Yani bombalı saldırıları azaltmanın yolu erken uyarı mekanizmalarını geliştirmektir. Öte yandan FETÖ çok daha girift bir sorun. Devlete sızmış tüm üyelerini ciddi bir istihbarat çalışmasıyla temizlemek şart. Fakat böylesine gizli ve akılsız örgüt üyeleri her türlü saçmalığa girişebilirler. Tek tek bunları avlamak kolay olmayacaktır. Bu nedenle FETÖ ile mücadelede lider kadrosuna yönelik operasyonlara öncelik verilmesi gerekir. Bu tür köktenci gruplar liderlerine körü körüne bağlı olduklarından liderlerin ortadan kaldırılması bütün örgütü çökertebilir.
7.Terör örgütlerinden daha fazla ses getirecek eylemler beklenmeli mi?
Önümüzdeki dönemlerde terör örgütlerinden ucuz ve ses getirici eylemlere yönelmesi beklenebilir. Bombalı saldırılar ve suikast girişimleri bunların başında gelir. PKK Suriye'deki boşluktan faydalanarak taşıdığı mühimmatı şehirlerde patlatmak isteyecektir. FETÖ ise topluma sızarak siyasete suikast düzenlemeyi deneyecektir. Fakat her ne olursa olsun bu örgütler Türkiye'ye saldırmaya devam edecektir.
[Sabah Perspektif, 20 Ağustos 2016]