Obama yönetiminin 2009 yılında göreve başlamasından bu yana ABD-İsrail ilişkileri tarihinde pek rastlanılmayan bir gerginlik ortamına sahne oldu. Başkan Obama’nın dış politika önceliklerinden biri olarak gördüğü Arap-İsrail barışı konusunda yaşanan görüş farklılıkları, karşılıklı sergilenen diplomatik nezaketsizlikler ve özellikle Başbakan Netanyahu’nun 2012 ABD başkanlık seçimleri sırasında ABD iç politikasına etki etmeyi amaçlama şeklinde yorumlanan girişimleri ikili ilişkileri hiç olmadığı kadar problemli bir hale getirdi. 2012 seçimlerinden zaferle çıkan Başkan Obama’nın dış politikasında bu sefer İran ile nükleer silahsızlanma konusunda yapmaya çalıştığı anlaşma İsrail ile ABD arasında daha sert bir stratejik anlaşmazlığı ortaya çıkardı.
Obama’nın başkanlığının son iki senesine girilirken hızlandırdığı bu diplomatik girişimi sürekli olarak eleştiren Başbakan Netanyahu hakkında Beyaz Saray’a yakın kaynaklarca ABD medyasına sızdırılan eleştiriler mevcut gerginliğin yeni bir safhaya çıkarak kamuoyuna açık bir biçimde yaşanmasını da beraberinde getirdi. ABD İsrail’e yaptığı askeri yardımı her sene düzenli olarak artırsa ve uluslararası platformlarda ABD yönetimi İsrail’e diplomatik desteğini sürdürse de ikili ilişkiler bu gerginlikler sonrasında siyasi anlamda oldukça gerilemiş oldu.
Bu gergin ilişkilere belki de son darbe Başbakan Netanyahu’nun Temsilciler Meclisi Sözcüsü John Boehner tarafından Kongre’nin iki kanadının ortak toplantısında konuşma yapmak için davet edilmesi ile yaşandı. Beyaz Saray’ın ve Dışişleri Bakanlığının bypass edilerek İsrail’in Washington Büyükelçisi ve Temsilciler Meclisi tarafından organize edilen gezinin diplomatik teamülleri gözardı etmesinin yanında ABD yönetiminin İran ile müzakerelerinin kritik safhalarının yaşandığı bir dönemde gerçekleşmiş olması Beyaz Saray ile Netanyahu arasındaki ilişkileri iyiden iyiye krize dönüştürdü. Bunun yanında Netanyahu’nun sözkonusu Washington gezisini İsrail’deki genel seçimlerin hemen öncesinde ve kampanya sürecinin kızıştığı bir dönemde yapması meseleye başka bir boyut daha kazandırmış oldu. ABD yönetimi olası bir Beyaz Saray görüşmesinin seçim sürecinde iç politikaya alet edilebileceğini ileri sürerek Netanyahu’nun Beyaz Saray’a davet edilmeyeceğini açıkladı. Beyaz Saray ile birlikte Kongrenin bazı Demokrat üyeleri de belki de Kongre tarihinde ilk kez yüksek sesli olarak Netanyahu’nun konuşma yapacak olmasını eleştirdi. Bu konuşma planını eleştiren üyeler Demokrat bir başkanın dış politika konusunda verdiği bir kararı uygulamasının yabancı bir hükümet başkanı tarafından Kongre’nin ağırlığı kullanılarak engellenmeye çalışılmasını kabul edilemez olarak yorumladılar.
Netanyahu’nun bu gezisi aynı zamanda Kongredeki Demokratlar tarafından Netanyahu’nun Cumhuriyetçi muhalefet ile birlikte hareket ederek ABD iç politikasına müdahale girişimi olarak da yorumlandı. Buna karşılık Netanyahu gezisini iptal etmeyerek hafta içinde Washington’a geldi ve önce AIPAC yıllık toplantısında sonrasında da ABD Kongresinin iki kanadının ortak oturumunda konuşmasını yaptı. Ağırlığını İran meselesinin oluşturduğu konuşma sırasında Netanyahu daha önce olduğu gibi yine defalarca ayakta alkışlanırken konuşma hem ABD hem de İsrail tarafında birçok gözlemci tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Konuşmanın siyaseten ikili ilişkilere yapacağı etki önümüzdeki günlerde daha açık bir şekilde ortaya çıkacak. Ancak gezinin Obama ile Netanyahu arasındaki kötü kimyayı daha da ileri bir dereceye götüreceğinden kimsenin şüphesi yok.