SETA > Köşe Yazıları |
Bass Karmaşası

Bass Karmaşası

Amerika'nın ne yapmak istediğini kimse anlamadı. Amerika bölgede tutarsızlık konusunda öylesine tutarlı ki, kimse bunun hesaplanmamış olduğuna inanamıyor.

Soruyorlar. Mümkün mü?

Amerika gibi bir devletin büyükelçisi merkezden bağımsız böylesine tuhaf ve anlamsız eylemlere girişir mi?

Bal gibi de girişir.

Yaklaşık bir yıldır Amerika ciddi bir karmaşanın içinde savruluyor.

Birçok konuya dair doğru düzgün takındığı bir tavır yok. Trump iktidara geldiği günden bu yana hep söylediğimiz bir şey var.

Amerika'da siyaset durdu.

Bürokrasi kafasına göre ezberden iş yapıyor. Kafası kopmuş tavuk gibi bir o yana bir bu yana yalpalaması bu yüzdendir.

Nasıl McGurk ve Vottel manevra alanlarını genişlettiyse, Bass da aynı şekilde ön plana çıkıyor. İç siyasetteki karmaşa öyle bir hale geldi ki, Amerikan yönetiminin stratejik tutarlılığa sahip politika izlediği çok az alan kaldı.

Katar krizi bunun göstergesiydi.

Trump başka şeyler söylerken, Tillerson tam tersini söyledi. Kuzey Irak'taki referandum da farklı değildi.

Amerika'nın ne yapmak istediğini kimse anlamadı. Amerika bölgede tutarsızlık konusunda öylesine tutarlı ki, kimse bunun hesaplanmamış olduğuna inanamıyor. Ama gerçekten durum böyle. Amerika'da vites boşaldı.

SKANDAL UYGULAMA

Normal şartlar altında kimse Ankara'daki bir büyükelçinin bu tür bir sorumsuzluk sergilemesini beklemez. O yüzden hepimize tuhaf gelebilir. Dönüp dolaşıp başka bir cevap arıyoruz.

Erdoğan'ın dünkü konuşmasında da bu konu vardı. Cumhurbaşkanı da muhtemelen bunun Bass tarafından alınmış bir karar olduğunu düşünüyor.

Zira kendisinin yaptığı üst düzey görüşmelerde bu tür tavırlarla karşılaşmıyor.

Erdoğan çok yakın zamanda Trump'la görüştü. Eğer Amerikan hükümeti Bass ile aynı fikirde olsaydı, bu görüşmede en azından sinyalleri verilirdi.

TEK BAŞINA ALINMIŞ

Genelde büyükelçiler iki ülke arasındaki ilişkileri sürdürmek ve yumuşatmak için vardır. Ancak Bass geldiği günden bu yana türlü skandallara imza attı. Son olarak Sabah Gazetesi'ne karşı takındığı tavır ve uyguladığı akreditasyon, ülkesi adına utanç verici.

Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkileri geliştirmek yerine bozmaya çalışıyor.

Son olay da bundan ibarettir.

Bir bürokrat muhtemelen kendi sınırlarını aşarak karar aldı.

Biz bunun gerçekten böyle olup olmadığına dair hiçbir zaman kesin kanıtlara ulaşamayacağız. Gerçekten Bass kendi kafasına göre bu kararı almışsa dahi Amerikan devleti muhtemelen skandalı kendi içinde çözme yoluna gidecektir.

Belki Bass gittikten sonra uygulamayı sessiz sedasız kaldıracaktır ama bunun Bass tarafından üretilmiş bir kriz olduğunu da resmi biçimde kabul etmeyecektir.

KRİZ ÇIKARTIYOR

Türkiye'de bunun farkında. Amerika'yı değil Bass'ı sorguluyor. Bass'ın uygulaması neyse ona misliyle karşılık verildi. Şimdi bekleme zamanı. Bu mesele Türkiye ile Amerika'yı birbirine düşürmek isteyen Bass'ın beklentilerine göre yönetilmemeli. Buradan devletlerarası bir kriz üretilmemeli.

Zira bunu yapmaya yemin etmiş profesyonel Türkiye karşıtları var.

Kendilerine Washington çevrelerinde Türkiye uzmanı diyen tetikçiler, zaten uzun süredir etrafta Amerika'nın Türkiye'ye karşı daha sert ve somut tavır takınması gerektiği fikrini yaymaya çalışıyorlar.

Bass'ın da bu tetikçilerden hiç farkı yok. Türkiye karşıtlığı gözünü bürümüş. Ve yönetim boşluğundan faydalanarak devletleri karşı karşıya getirecek bir kriz üretmeye çalışıyor.

Bu oyuna gelmemek lazım.

Ancak Türkiye çok haklı olarak muhatabına soracak. Bu sizin kararınız mı yoksa büyükelçinizin kararı mı?

Aramızdaki müttefiklik ilişkisini bu hale getirmeye çalışmanın bedeli nedir?

[Takvim, 11 Ekim 2017].