BaÅŸkanlık sistemi yasama, yürütme ve yargının birbirinden net bir ÅŸekilde ayrıldığı güçler ayrılığı ilkesine ve periyodik serbest seçimlere dayanan demokratik bir yönetim sistemidir.Ä°nsan hakları, düÅŸünce özgürlüÄŸü ve hukukun üstünlüÄŸü gibi liberal demokratik deÄŸerleri sonuna kadar savunan bir yönetim tarzı öngörmektedir.BaÅŸkanlık sistemi kamuoyunda bazılarının iddia ettiÄŸi gibi ne demokrasinin ne de liberalizmin karşısındadır. BaÅŸkanlık sisteminin ayrışması, kendisi gibi demokratik bir yönetim sistemi olan parlamenter yönetim sistemiyledir.
BaÅŸkanlık sistemini parlamenter sistemden ayrıştıran ve onun karşısında avantajlı kılan belli baÅŸlı özellikler de ÅŸu ÅŸekildedir:
1 BaÅŸkanlık sisteminde yürütmenin başı olan baÅŸkan ve yasamayı kontrol eden meclis ayrı ayrı seçilir. BaÅŸkan halk tarafından direkt olarak seçildiÄŸinden parlamenter sistemde yürütmenin başı olan baÅŸbakandan demokratik meÅŸruiyet açısından daha iyi bir konuma sahiptir. Parlamenter sistemde yürütmenin başında kimin olacağı en baÅŸtan net bir ÅŸekilde bilinemez. Böylece halkın iradesinin siyasi mühendisliÄŸe kurban gitmesinin önüne geçilmiÅŸ olur.
2 Hesap verilebilirlik açısından baÅŸkanlık sistemi parlamenter sisteme oranla daha avantajlıdır. BaÅŸkanlık makamı meclisten net bir ÅŸekilde ayrı olduÄŸu için yönetimdeki kararlarda tek yetkili de baÅŸkandır. Dolayısıyla ülke yönetiminde siyasi sorumluluÄŸun kimde olduÄŸu açık bir ÅŸekilde bilinir.
3 BaÅŸkanlık sisteminde güçler ayrılığı ve karşılıklı-kontrol daha iyi saÄŸlanır. Yürütme ve yasama birbirini fesh edemez ve birbirine karışamaz.
4 Yürütme tek elde toplandığından kararların daha hızlı bir ÅŸekilde alınması ve ani krizlere cevap verilmesi daha kolay saÄŸlanır. Bu, kriz alanlarıyla çevrili ve uluslararası alanda etkin bir aktör olma iddiası taşıyan Türkiye gibi ülkeler için önemli bir avantajdır.
5 BaÅŸkan sabit bir dönem için seçildiÄŸinden ve kırılgan koalisyon hükümetleri söz konusu olmadığından istikrarlı ve otorite boÅŸluÄŸuna müsade etmeyen bir yönetim ortaya çıkar. Böylece siyaset-dışı aktörlere alan açılma ihtimali düÅŸer. Bu, askeri ve sivil bürokrasinin güçlü olduÄŸu Türkiye gibi ülkelerde halkın iradesinin yönetime daha iyi yansıdığı, daha demokratik bir yönetim demektir.
6 Bakanlar meclisteki siyasilerden deÄŸil, meclis dışından iÅŸin ehli uzmanlardan seçilir. Bu, daha etkin ve yetkin bir yönetimin iÅŸ başında olması anlamına gelir. Bunda bakanların meclis dışından çok daha geniÅŸ bir uzman havuzundan seçilmesinin de etkisi büyüktür.
7 Üst düzey bürokratları bizzat baÅŸkanın ataması ve görevden alması hem yönetimde uyumu ve etkinliÄŸi hem de toplumdan ayrı bir bürokratik sınıfın iktidar devÅŸirmesinin önüne geçer. Hantal bürokratik yapıların ve bürokratik vesayetin damgasını vurduÄŸu Türkiye gibi ülkelerde bu husus büyük önem arz etmektedir.
8 Ülkenin iki partili ve daha istikrarlı bir siyasi yapıya evrilmesinin yolunu açar. Dolayısıyla aşırılıkçı partilerin ülke yönetimini etkilemesinin önüne geçer. Ancak bir yandan da aşırı ve azınlıktaki grupları demokratik siyasetin içine çekme etkisi vardır. Seçim barajının kaldırılması ve yerele ağırlık veren seçim sistemine dayanması nedeniyle bu grupların mecliste temsilini mümkün kılar.
9 Yönetimin sabit bir süre için seçilmesi, yürütmenin tek elde toplanması ve istikrarın ön planda olması daha uzun dönemli yapısal planların yapılmasını ve uzun vadede yararlı olacak politikaların devreye sokulmasını mümkün kılar. BaÅŸkanlık sisteminin bu boyutu hızlı bir ÅŸekilde kalkınmak isteyen ve altyapı sıkıntısı çeken Türkiye gibi ülkeler için kritik bir önem taşımaktadır.
[Sabah Perspektif, 14 Mart 2015]