SETA > Yorum |
Üç Aday İki Tarz-ı Siyaset

Üç Aday, İki Tarz-ı Siyaset

Her iki aday da kendi millet tanımlarının, Erdoğan'ın muhafazakâr- demokrat milletinin kapsayıcılığına ulaşamayacağını gördüğünden, seçim kampanyalarını "taraflı" ve kutuplaştırıcı olarak suçladıkları Erdoğan'a karşıtlık üzerine kurmuş durumdalar.

Devlet egemenliÄŸinin millete ait olduÄŸunun kabul edilmesiyle, heterojen bir toplumdan türdeÅŸ bir millet yaratılması sorunu ortaya çıktı. Çünkü doÄŸası gereÄŸi egemenliÄŸe ancak bir "birlik" kaynaklık edebilirdi ve "çokluk" dünyası olan toplum buna uygun deÄŸildi. Böylece millet, toplumu ikame etmeye baÅŸladı ve toplumun devlet düzeyinde fiktif olarak temsil edilmesi iÅŸlevini gördü. Bu durum, ister istemez toplum ile millet arasında bir karşıtlık iliÅŸkisi kurmayı gerektirdi. Siyasi mücadeleler sonucunda milletin dışında tutulan alt sınıflar, kadınlar, etnik ve dini azınlıklar zamanla millete dâhil oldular. Ancak bu demokratik kazanımlara raÄŸmen, hiçbir zaman toplum ile millet arasındaki mesafe tam olarak kapanmadı. Çünkü mesafenin kökeni pratik -olgusal düzlemde deÄŸil, varoluÅŸsal düzlemdedir. Ä°lkesi "türdeÅŸlik" olan millet, ilkesi "farklılık" olan toplumu gerçek anlamda deÄŸil, ancak çarpıtarak temsil edebilir.

Bunun anlamı ÅŸu: Her ne kadar kabul etmekte zorlansak da, dışlama modern siyasete içkin bir pratiktir. Toplumda bazıları kaçınılmaz olarak milletin dışında kalmak zorundadır. Ancak bu, milletin dışında kalan bireylerin hiçbir hakka sahip olmayacakları anlamına gelmez. Demokrat siyasette, devlete vatandaÅŸlık bağı ile baÄŸlı her birey hukuk önünde eÅŸittir ve temel haklara sahiptir.

Dışlama ve eÅŸitsizlik yalnızca kolektif düzeyde, devlete dair kararlarda kendini gösterir. Devlete dair kararlar egemenliÄŸin kaynağı olan millete referansla alınacağından, sadece milletin iradesinin kararlara yansıması kaçınılmazdır. ÖrneÄŸin Türkiye, bazı toplumsal kesimler karşı çıksa da, muhafazakâr-demokrat kimliÄŸin tanımladığı milli çıkarlar doÄŸrultusunda OrtadoÄŸu'ya müdahil olmaktadır. Burada toplumsal alandaki bazı görüÅŸlerin dışlanması söz konusudur. Fakat aynı zamanda, milletin iradesinin devlet tarafından eyleme dökülmesi de demokratik siyasetin bir gereÄŸidir.

O halde, direkt halkın seçeceÄŸi cumhurbaÅŸkanı da, kaçınılmaz olarak toplumun deÄŸil, milletin başı olacaktır. Bu, devlete dair kararlarda adayların "tarafsız" olamayacağı anlamına gelir. Demokratik siyaset açısından bunda bir problem yok. Çünkü tarafsızlık iddiası özünde, kiÅŸinin toplum için doÄŸru olanı bildiÄŸi tezini içerir ki, bu, gerçekliÄŸin göreceli olduÄŸunu savunan demokrasi fikri ile çeliÅŸir. Demokraside hiç kimse taraf olmaktan kurtulamaz. Tarafsızlık iddiası gibi bir "haddini aÅŸma" durumuna ancak, toplumsal farklılıkları öÄŸütmeye çalışan jakoben-otoriter bir siyasi ortamda rastlanabilir.

Dolayısıyla, adaylardan BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan'ın, siyasete hakkını veren "elbette taraf olacağım" açıklaması, demokrasiyi ihlal etmemekte, aksine teyit etmektedir. Buna karşın, CHP- MHP koalisyonunun çatı adayı Ekmeleddin Ä°hsanoÄŸlu'nun tarafsızlık iddiası, jakoben Kemalist vesayetin cumhurbaÅŸkanı olmaya kararlı olduÄŸunu göstermektedir. "Radikal demokrat cumhurbaÅŸkanı" sloganı ile yola çıkan HDP'nin adayı Selahattin DemirtaÅŸ'ın tarafsızlık iddiası ise, ya bilgi eksikliÄŸiyle ya da lâfazanlıkla açıklanabilir. Çünkü radikal demokrasi, farklılıkları ciddiye almayan tarafsızlık fikrini, liberal bir deÄŸer olarak görür ve kesinlikle reddeder.

Sonuçta Ä°hsanoÄŸlu'nun Kemalist bir milletin tarafı, DemirtaÅŸ'ın ise sol- liberal bir milletin tarafı olduÄŸu su götürmez bir gerçek. Lakin her iki aday da kendi millet tanımlarının, ErdoÄŸan'ın muhafazakâr- demokrat milletinin kapsayıcılığına ulaÅŸamayacağını gördüÄŸünden, seçim kampanyalarını "taraflı" ve kutuplaÅŸtırıcı olarak suçladıkları ErdoÄŸan'a karşıtlık üzerine kurmuÅŸ durumdalar. Bu bir kendini saklama siyasetidir ve taktiksel açıdan anlaşılabilir bir ÅŸey. Ancak siyasete hakkını vermek, kendi siyasi projelerini ErdoÄŸan'ınki ile açıkça çarpıştırarak mümkün olurdu. Unutmamak gerekir ki siyaset, sadece siyasete hakkını verenleri ödüllendirir.

[Sabah Perspektif, 26 Temmuz 2014]

İlgili Yazılar
2024'te Türkiye
Kitap
2024'te Türkiye

Aralık 2024

2022 de Türkiye
Kitap
2022’de Türkiye

Aralık 2022