28 Åžubat'ı takvimdeki herhangi bir günden farklılaÅŸtıran darbenin üzerinden tam 18 yıl geçti. Sürecin yaÅŸattığı maÄŸduriyetlerin en azından maddi boyutu geçen süre zarfında giderilmeye çalışıldı. Daha önemlisi 28 Åžubat'ı devletin millete ve iradesine karşı isyanı olarak tanımlarsak, o günlerden bugüne devlet-millet iliÅŸkisi olması gereken mecraya doÄŸru yol almaya baÅŸladı.
Nasıl ki hiçbir zulüm ilelebet payidar olamazsa 28 Åžubat da olamadı ve bin yıl sürecek denilen süreç beÅŸ yıl dolmadan iflas bayrağını çekti. Hem de ne iflas; birkaç militan dışında medyada bile süreci açıkça ve tamamen kabullenebilen gazeteci kalmadı, tabii ki akıllandıklarından deÄŸil ama güç yetiremediklerinden!
Bin yıl sürmesi murad edilen ne baÅŸörtüsü yasağı ne de katsayı problemiydi. Hatta denilebilir ki bunlar 28 Åžubat'ın egemenlerinin milleti terbiye etmek için kullandıkları aletlerdi. Terbiyeden sonra murad edilen yönetmekti ve bu yönetim basitçe devletin ve siyasetin idaresinden öte topluma yön ve istikamet vermekti.
28 Åžubat durduruldu ancak dinamikleri varlığını devam ettiriyor. Gönüllerin soÄŸuması veya süfli bir intikam duygusu için deÄŸil bilakis bir daha asla gönülleri yakacak süreçlerin yaÅŸanmaması için 28 Åžubat dinamiklerinin imhası gerekiyor. Bunun için de 28 Åžubat benzeri müdahalelere bir daha asla imkân tanımayacak bir siyasi ve toplumsal yapıya ihtiyaç var.
YENÄ° BÄ°R TOPLUM Ä°NÅžASI
2002'den beri devam eden siyasi istikrar ve onun toplumsal yansımaları sayesinde devlet gücünü gasp edip millete karşı isyan eden seçkinleri dizginlemek ve sonuçta verebilecekleri zarardan korunmak mümkün oldu. Daha önemlisi ve belki de zoru ise seçkinlerin dizginlenmesinin ötesinde devlet gücünü gasp etme imkânlarını yok eden siyasi sistemin kurulması ve devlet gücünü gasp eden aydınların türemesine imkân vermeyen toplumsal yapının oluÅŸmasıdır.
28 Åžubat benzerlerini bir daha yaÅŸamamak için asi devlet ve seçkinler terbiye edilip kalıcı olarak muti hale getirilmelidir. Liberal yanılgının aksine muti yani itaatkâr olmak pasifçe ve zayıfça boyun eÄŸmek deÄŸil güçlü ve akil olup vazifelerini yerine getirmektir. Güçlü ve akil devletin millete itaat ettiÄŸi bir siyasi sistemle parçası olduÄŸu topluma kast etmeyecek seçkinleri yetiÅŸtiren bir toplumsal yapı 28 Åžubat ve benzerlerinin yaÅŸanmamasının asıl ve tek garantisidir.
Bugün için mutluluk, hayır ve fayda saÄŸlamayacaksa geçmiÅŸin üzüntülerini hatırlamak faydasız. Ne aÄŸlayıp dövünmek, ne de militan solcuların yaptığı gibi 12 Eylül'ü hatırlayıp kin tazelemek ve arttırmak; üzerinden 18 yıl geçtiÄŸi halde 28 Åžubat'ı anmanın hikmeti yeni bir 28 Åžubat'a imkân vermeyecek siyaset ve toplumun inÅŸası olsa gerek.
Bugün 28 Åžubat'ın üzerinden 18 yıl geçmiÅŸken Türkiye sistem deÄŸiÅŸikliÄŸini tartışıyor. Dünün "Türkiye Ä°ran olacak" yaygaracıları "BaÅŸkanlık sistemi gelirse ErdoÄŸan diktatör olur" diyorlar. 2007'ye kadar irticayı dillerine dolayanlar ÅŸimdi otoriterlikten bahsediyorlar. 28 Åžubat'taki "beceremediniz artık bırakın" manÅŸetinin yerini "28 Åžubat'tan beter" manÅŸeti aldı. Ä°rtica söylemiyle 28 Åžubat'ın esas amacını perdelemeye çalışanlar, bugün otoriterleÅŸme söylemi ile milletine muti ve güçlü devlet ihtiyacını dolayısı ile sistem deÄŸiÅŸikliÄŸini engellemeye çalışıyorlar. Ä°ki sürece birden tam da bu noktadan bakılınca 28 Åžubat ve ErdoÄŸan'ın baÅŸkanlık vurgusu daha iyi anlaşılıyor.
[Sabah Perspektif, 28 Åžubat 2015]