SETA > Yorum |
Türkiye Suriye'ye Müdahalenin Neresinde

Türkiye Suriye'ye Müdahalenin Neresinde?

Erdoğan, Türkiye'nin pozisyonu ile ilgili olarak da kritik cümleler sarf etti: "Irak'ta düşülen hataya Suriye'de düşmek istemiyorum.”

Cenevre-3 görüÅŸmelerinin Esed rejimine zaman kazandırmaktan baÅŸka iÅŸe yaramadığı anlaşıldı. BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı iÅŸletilemediÄŸi için süreç çöktü.

"Sürecin" baÅŸarısını deÄŸil var olmasını önemseyen ABD, bu görüÅŸmelerde inisiyatifi Rusya'nın eline bırakmaya devam ediyor.

GörüÅŸmelere ara verilirken Rus-Esed güçleri muhalifleri tümüyle tasfiye etme operasyonuna hız kazandırdı. Halep'in dış dünyayla baÄŸlantısını saÄŸlayan tek hat olarak Kastillo yolu da Esed güçlerinin eline geçerse Suriye iç savaşı geri dönülemez yeni bir aÅŸamaya geçecek. Büyük bir insani dram yeniden yaÅŸanacak. Halep'in düÅŸmesiyle sadece 1 ila 2 milyon arasında yeni Suriyeli mültecinin Türkiye'ye gelmesi bekleniyor.

Suriye'nin kentlerinde, köylerinde yaÅŸanacak katliam da çabası.

Bu gidiÅŸatın seyri "Rusya'nın aktif, ABD'nin pasif desteÄŸiyle" Suriye rejiminin iç savaşın en başından hedeflediÄŸi noktaya gelmeyi baÅŸaracağı yönünde. Sahada kendisi, iÅŸbirliÄŸi içinde olduÄŸu PYD ve faydalı "öteki" olarak konumlandırdığı DAÄ°Åž kalacak.

Ä°ÅŸte böyle bir ortamda dünya kamuoyu DAÄ°Åž'le mücadeleye odaklanacak ve filmin "mutlu" sonu hazırlanacak.

Bu sonun en çok Türkiye ve Suudi Arabistan'ı rahatsız edeceÄŸi hatta jeopolitik ve varoluÅŸsal bir tehlikeye sokacağı malum. Suriye savaşına doÄŸrudan müdahil olmak her iki ülke için çok sıkıntılı kararlar. Destekledikleri muhalif grupların tümüyle tasfiyesi de benzer ölçüde sıkıntılı. Tam bir aÅŸağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık misali.

Türkiye, PYD -PKK kuÅŸağı ve Esed rejimi ile çevrelenmiÅŸ olacak. Hem de 3-4 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliÄŸi yapar bir ÅŸekilde.

Ä°ran'ın nüfuz alanının geniÅŸlemesi ve artacak Sünni radikalizminden tehdit hisseden Suudi Arabistan DAÄ°Åž ile mücadele için kara ordusu göndermeye hazır olduÄŸunu açıkladı. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan da Latin Amerika ziyareti sonrası basınla görüÅŸmesinde Suriye'deki gidiÅŸattan ne kadar rahatsız olduÄŸunu bir daha yineledi.

Suriye krizine tek çözüm önerisi olan Cerablus-Azez hattında terörden arındırılmış bir bölge kurulması ve bu bölgede ÅŸehirler inÅŸa edilmesi fikrini tekrarladı. Rusya ve Ä°ran'ı eleÅŸtirerek Batı dünyasını çözüme destek vermeye çağırdı.

ErdoÄŸan, Türkiye'nin pozisyonu ile ilgili olarak da kritik cümleler sarf etti: "Irak'ta düÅŸülen hataya Suriye'de düÅŸmek istemiyorum. Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu söylemedi. 1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak'ta olsaydı Irak'ın durum böyle olmazdı. 1 Mart tezkeresinde çıkacak netice Türkiye'yi masaya getirecekti... Ufku görmek çok önemli. Åžimdi Suriye'de de, bu iÅŸ ancak bir yere kadar böyle gider. Bir yerden sonra böyle gitmez."

Bu cümleler ErdoÄŸan'ın Suriye'ye müdahale isteÄŸinde olduÄŸu ÅŸeklinde yorumlandı. Benim anladığım, ErdoÄŸan'ın NATO çerçevesinde bir müdahaleyi arzuladığı. Ancak bu ihtimalin ne kadar zayıf olduÄŸunun da farkında.

Geriye iki ihtimal daha kalıyor. Ä°lki, içinde Suudi Arabistan'ın da olduÄŸu dar çerçeveli bir koalisyonla müdahale. Bu, ABD'nin dolaylı olarak destekleyeceÄŸi bir düzlemde olursa Suriye masasına denge getirebilir. Aksi durumda Suriye savaşını tamamen bir bölgesel savaÅŸa çevirme ihtimali yüksek.

Ä°kinci seçenek ise Türkiye'nin tek başına müdahalesi... En zor seçenek de bu. Olayların gidiÅŸatına göre Türkiye'nin bu seçeneÄŸe mecbur kalması ihtimal dışı deÄŸil.

[Sabah, 9 Åžubat 2016]