SETA > Yorum |
Seçimlik Senaryolar ve Ekonomi

Seçimlik Senaryolar ve Ekonomi

Sadece istikrarsız 70'leri ve 90'ları alsak, Türkiye'ye ve ekonomisine çeyrek asır vakit kaybettirildiğini ayan beyan görürüz.

Türkiye'nin yeni kaderine 2 gün kaldı. Beklentiler, tek parti hükümetine iÅŸaret ederken, koalisyon soruları da yanıt aramaya doymadı. Bugün bu konuya, ekonomi penceresinden bakacağız. Ancak öncelikle belirtmem gerek: Ekonomimizin potansiyeli de, sorunları da malum. Ve bu baÄŸlamda, beyannamelerde de birbirine benzer büyüme politikalarına rastlayabiliyoruz. Ä°ktidar ile muhalefetin temel ayrışmalarının ise, daha ziyade popülist vaatler baÄŸlamında yaÅŸandığını gözlemliyoruz.

Åžimdi madem büyüme dinamikleri konusunda büyük çeliÅŸkiler yok; asıl farkı yaratacak olan, uygulama yapılacak zeminin ne kadar saÄŸlam olacağı. Binayı, çizildiÄŸi gibi inÅŸa edebilmenin ön koÅŸulu bu... Ä°ÅŸte bu nedenle, “merkez” konunun, projelerden ziyade, onların hayat bulmaya çalışacağı “temel” olduÄŸu kanaatindeyim. Bu ise, derecesi yeniden ÅŸekillenecek olan güven ve istikrar temeli demek. O halde esas iÅŸ, tek parti v. koalisyon senaryolarının, bu zemini ne derece saÄŸlayacağına bakmak. Özellikle 3 açıdan:

*Ülke yönetimine güven
*Alt kümesi olarak, ekonomi yönetimine güven
*Onun da alt kümesi olarak, makroekonomik istikrar
GeçiÅŸler var ancak bu ÅŸekilde ayrıştırıp birkaç senaryo üzerinden gidelim.

1- BeklediÄŸimiz kuvvetle muhtemel senaryo, tek partili iktidarın devamı… Burada ise, BaÅŸkanlık mevzusu bir alt küme.

2- DüÅŸük ihtimal olan koalisyonun kombinasyonu belirsiz ancak AK Parti önderliÄŸinde kurulacaksa, en muhtemel ortak MHP diye farz edelim.

3- Yok eÄŸer AK Parti koalisyonla yıpranmama kararı alırsa da, bir diÄŸer ihtimal, diÄŸer partilerin birlikteliÄŸi. Burada da dinamikler feci çakışacağı için, soru iÅŸaretleri var. Hiçbiri olmazsa da, ufukta yepyeni bir belirsiz süreç belirecek.

TEK PARTÄ°LÄ° YÖNETÄ°ME GÜVEN

Ülkeye güven unsurunda gözde faktör, malum, sürdürülebilir ve uyumlu bir hükümet. SunduÄŸum seçeneklerde ise, baÅŸtan sona gidildikçe, bu ihtimal katlanarak azalıyor. Partilerden aldığımız izlenimler ve tarihimiz bize bunu söylüyor. Piyasaların söylemlerini de dikkate alırsak, bu faktörde tek partili bir hükümetin varlığı, ekonomi için en güvenilir seçenek olarak öne çıkıyor.

Tabii AK Parti'nin yeterli çoÄŸunluk saÄŸlaması durumunda ise, BaÅŸkanlık konusu belirecek. Burada ise, kafa karışıklığı var. Çıkış noktası iyi kötü anlaşılıyor fakat mekanizmayı tahayyül edememek tereddüde sebebiyet veriyor. Ancak bunun nedeni, ortada henüz bir model olmaması… Zira CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın ifadesiyle, halkımızın tasvip ettiÄŸi bir Türk tipi baÅŸkanlık modeli geliÅŸtirilmesi planlanıyor. Bu ise, yavaÅŸ ve emin adımlarla hareket edileceÄŸine dair eldeki en belirgin görünüm. O halde en evvel ihtiyacımız, netleÅŸtirici ifadelerle güven aşılanması.

ÇÖZÜM SÜRECÄ° KRÄ°TÄ°K

Bu arada, BaÅŸkanlık süreci için çoÄŸunluk saÄŸlanırsa, aynı zamanda HDP'nin barajı aÅŸamadığı bir senaryo beliriyor. Bu ise, akıllara HDP'nin tehditkâr siyasetini getiriyor. HDP'nin demokrasi mücadelesinden anladığı bu iken meclise girememesi manidar olur ancak “itaatsizlikle” devam edip etmeme tercihi, çözümdeki samimiyet seviyesini gösterecektir. Çözüme hasret Kürt seçmene ise, iÅŸte bunu bugünden tahlil etme sorumluluÄŸu düÅŸüyor.

Zira Çözüm Süreci, ülkeye güvenin bir diÄŸer kritik parçası olmayı, senaryolar dâhilinde sürdürecek. HDP'nin içeride veya dışarıda sergileyeceÄŸi müstakbel tavır soru iÅŸareti olsa da, tek partili bir hükümet, mimarının kendisi olduÄŸu süreci ilerleterek huzuru saÄŸlamlaÅŸtırmak için en güçlü seçenek. Zira 2 numaralı seçeneÄŸimiz bu konuda çeliÅŸkiye maruzken, 3.'de de büyük sıkıntı var. Dolayısıyla, 1 numaradan aÅŸağıya inince, Çözüm Süreci riske giriyor. Oysa süreç, gerek ülkedeki huzur ve güven, gerekse bölgesel kalkınma adına, ekonomi için olmazsa olmaz bir faktör.

Ä°STÄ°KRARSIZLIKLA 25 YIL KAYBETTÄ°K

Åžimdi de, ekonomi yönetimine odaklanalım. Mazinin bize gösterdiÄŸi, tek parti dönemlerinin koalisyonlara göre gözle görülür üstün ekonomik performans sergilediÄŸi. Sadece istikrarsız 70'leri ve 90'ları alsak, Türkiye'ye ve ekonomisine çeyrek asır vakit kaybettirildiÄŸini ayan beyan görürüz. Genel tablo, ekonomi yönetiminde uyumun esaslı bir unsur olduÄŸuna iÅŸaret ederken, burada “demokrasi kültürü” gibi altı çizilmesi gereken de bir gerçek var. Dünden bugüne hangimiz, Türkiye'de bir koalisyon kabinesinin, bir tek parti kabinesine kıyaslanabilir bir uyumda ve verimlilikte “gönüllüce” çalışabileceÄŸini iddia edebilir?

Bugün bir de ÅŸu var: Malumunuz, AK Parti'de 3 dönemcilerin yönetimde olmaması risk oluÅŸturur mu diye ne zamandır tartışılıyor. Ä°lgili kiÅŸilerin yanıtları ise, tecrübeli kurumsal kimlikle bu iÅŸin devam ettirileceÄŸi ve endiÅŸeye mahal olmadığı yönünde... Buna raÄŸmen örneÄŸin Babacan'sız bir AK Parti ekonomi yönetimi dahi aylardır sorgulanırken, koalisyon partilerinden oluÅŸacak bilinmez ve heterojen bir ekibe dair endiÅŸe, mantıken katbekat yüksek olmalı. EÄŸer hassasiyet dile getirildiÄŸi gibi yüksekse, buradan da çıkan sonuç yine tek parti lehine olmalı. Tabii, tek parti hükümetinin buradan alacağı mesaj ise, kredibilitenin mümkün olduÄŸunca artarak saÄŸlanmasıdır.

VAATLER VE MAKRO Ä°STÄ°KRAR

Türkiye ekonomisinin bugüne kadarki en önemli kazanımlarından biri, makroekonomik istikrar üzerinde yükselmiÅŸ olması. Bu anlamda, partilerin teknolojiden yatırımlara reform planları benzeyebilse de, ayrışan noktadaki uçuk muhalefet vaatlerinin, bu kurulu istikrarı bozma riski var. Birçok vaadin uçuk olarak tanımlanması da, iÅŸte bu makro dengeler açısından. Yoksa herkes popülist yaÅŸayıp gidebilir. Ancak dengeler sarsılacaksa, bu ne kadar sürdürülebilir olur? Bu gerçeÄŸi iyi okumak gerek.
1 numaralı seçenekte kendini istikrarla özdeÅŸleÅŸtirmiÅŸ bir yönetim, daha saÄŸlam vaatlerle ilerlerken; 2. seçenek makro istikrarda direnerek MHP vaatlerini boÅŸa çıkarabilir. 3. seçenek ise, dengeleri alt üst etmek için birebirdir.

Bu noktada, Türkiye ekonomisindeki 2001 ve öncesi birçok krizin en arkasında, “popülist döngülerin” sorumlu olduÄŸunu hatırlatmam gerek. Oysa popülist döngüler, hesap verilebilirliÄŸin gevÅŸek olduÄŸu zayıf demokrasilere özgü bir eÄŸilimdir. Biz ise, eskiye deÄŸil yeniye, zayıfa deÄŸil güçlüye yönelmeye çalışıyoruz. Unutmayalım.

Ve olur da bu senaryolar yürümezse, yeni bir seçim, kararlılığı mı belirsizlikleri mi artırır, bilinmiyor. Ancak Türkiye'ye de, ekonomisine de vakit ve daha birçok ÅŸey kaybettireceÄŸi ortada. Bu nedenle, “doÄŸru” kararı “ÅŸimdi” vermek kritik. On yıllar kaybettirilmiÅŸ bir ulus olarak, oyalanacak hiç vaktimiz yok.

Ä°ÅŸte senaryoların muhtemel etkileri kabaca bu ÅŸekilde. Bu etkileri yaÅŸayan oyuncular ise, bizler olacağız. Ancak seçimlerin bir güzelliÄŸi var ki, o da oyuncuların senaryoyu okuyup seçme ÅŸansı olması. En azından buna yeltenmesi...
Kendimiz ve birbirimiz için en doÄŸru senaryoyu seçmek ve içine daha çok birlik, kardeÅŸlik ve hakkaniyet katmak temennisiyle, Türkiye'mize hayırlı seçimler dilerim.

[Yeni Åžafak, 5 Haziran 2015]

İlgili Yazılar
31 Mart'a DoÄŸru CHP
Analiz
31 Mart'a DoÄŸru CHP

Mart 2024

2023'te Türkiye
Kitap
2023'te Türkiye

Aralık 2023

19 Yılında AK Parti Ekonomi
Podcast
19. Yılında AK Parti Ekonomi

AÄŸustos 2020