SETA > Yorum |
Ortadoğu'nun Yemen Çıkmazı

Ortadoğu'nun Yemen Çıkmazı

Ortadoğu siyaseti, bölgesel ölçekte yoğun şekilde devam eden Libya, Irak, Suriye ve IŞİD krizlerini aşmakta zorlanırken, "mezhepsel çatışma" vurgusunu içeren daha derin bir çıkmaza sürükleniyor.

Ä°ran ve P5+1 devletler grubu arasında geçtiÄŸimiz hafta varılan "nükleer çerçeve anlaÅŸması", henüz yapısal ve kalıcı bir durum ortaya çıkarmamış olsa da, OrtadoÄŸu'da uzun süreden beri devam eden en önemli meydan okumalardan birine ÅŸimdilik son vermiÅŸ gözüküyor. Ancak Suudi Arabistan'ın, Yemen'e yönelik askeri müdahalesi ve devamında yaÅŸananlar mevcut güvenlik sorunlarına yeni bir cephe açmış durumda. Bu durum, "bölgesel jeopolitik kargaÅŸanın" hâkim olduÄŸu bir atmosferde Yemen'i yeni bir "yüksek tansiyonun" kaynağı haline getirerek, OrtadoÄŸu'daki bölgesel krize bir boyut daha eklemiÅŸ oldu. Suudi Arabistan'ın Mart ayında 26'ncısı düzenlenen Arap BirliÄŸi Zirvesi'nde, "Ortak Arap Gücü" adı altında bir "Arap ordusu" kurulmasına yönelik talebinin kabul görmesi ise; hâlihazırdaki "jeopolitik rekabete" Sünni-Åžii gerginliÄŸi ekseninde söylemsel ve yapısal bir ittifak boyutu ekleyecek Yemen'i, OrtadoÄŸu'nun yeni çıkmazı haline dönüÅŸtürdü.

Suudi Arabistan'ın güvenlik kaygısı o kadar yüksek bir noktaya ulaÅŸtı ki; Yemen krizini yatıştırmak ve Husileri daha güçlü bir biçimde caydırmak için Pakistan'ı da müdahalenin "asli bir parçası" olarak iÅŸin iÅŸine katma arayışında. Ä°ran ise, Suudi Arabistan eleÅŸtirisini yüksek sesle dile getirirken; Husilere de "direnin", "bu Ä°slam adına direniÅŸin yeni cephesidir" diyerek arka çıkmaya devam ediyor. Suudi Arabistan'ın "istediÄŸimizi kesin alırız" dediÄŸi Pakistan ise, "asker gönder" talebini reddetti. Pakistan BaÅŸbakanı Navaz Åžerif, iki ülke iliÅŸkilerinin hassas dengeler üzerinde oturduÄŸunun farkına varmış olacak ki; Arabistan'ın "toprak bütünlüÄŸüne bir risk oluÅŸturması durumunda", Pakistan'ın "tam destek" vereceÄŸini açıklamak zorunda kaldı.

BirleÅŸik Arap Emirlikleri ise; DışiÅŸleri Bakanı aracılığıyla ilettiÄŸi mesajında "Öyle görünüyor ki, Ä°slamabad ve Ankara için Tahran daha önemli" diyerek, "tarafsızlığın maliyetli olacağı" uyarısında bulundu. Görünen o ki OrtadoÄŸu siyaseti, bölgesel ölçekte yoÄŸun ÅŸekilde devam eden Libya, Irak, Suriye ve IŞİD krizlerini aÅŸmakta zorlanırken, "mezhepsel çatışma" vurgusunu içeren daha derin bir çıkmaza sürükleniyor. Krizin genel seyrine dair bir "çıkış stratejisi" önermek taraflar arasındaki rekabetin oldukça sert tehdit tanımlamaları üzerine inÅŸa edilmesi nedeniyle mümkün gözükmüyor. Daha açık bir tabirle; OrtadoÄŸu'da bölgesel ölçekte, ne "güç ya da çıkar dengesi" ne de "tehdit dengesi" saÄŸlanmış gözüküyor.

TÜRKÄ°YE FIRSATI DEÄžERLENDÄ°REBÄ°LECEK MÄ°?


Türkiye açısından bakıldığında CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Tahran ziyaretinde bu gerginliÄŸi "mezhep parantezinden" mümkün olduÄŸunca çıkarmaya çalışan bir tür "ortak dini aidiyet" vurgusu üzerinden Yemen krizine set çekme çabasında. Tahran yönetimine, bu meseleyi tırmandırmak yerine birlikte bir çözüm arayışına girme teklifinde bulundu. ErdoÄŸan, Pakistan BaÅŸbakanı ile yaptığı görüÅŸmede ise 5 maddelik bir plan sunarak, alternatif bir çıkış yolu önerdi. ErdoÄŸan'ın Suudi Arabistan'ın "toprak bütünlüÄŸünün" tehdit edilmesi durumunda, ortak ve güçlü bir tepki verileceÄŸine dair beyanatı ise; Türkiye'nin Yemen'deki "kırmızı çizgisini" oluÅŸturuyor. Ancak Ä°ran'ın da sürece dâhil edildiÄŸi bir ortak çözümden yana olan Ankara, gidiÅŸatın olumlu seyretmediÄŸinin farkında. Bu nedenle Yemen'in de yeni bir "kriz çekim" merkezine dönüÅŸmesinden son derece rahatsız.

Türkiye, bu krizin sonlanmasına katkı sunarak bö