SETA > Yorum |
Ortadoğu'da Din-Devlet İlişkisi ve Türkiye

Ortadoğu'da Din-Devlet İlişkisi ve Türkiye

Laiklik adına yapılan baskıların neredeyse bütün Ortadoğu coğrafyasında tepkisel bir dindarlık/dincilik oluşturduğu ve Ortadoğu insanıyla din arasında doğal ve sağlıklı bir ilişki kurulmasını engellediği unutulmamalıdır.

Meclis BaÅŸkanı Ä°smail Kahraman'ın laiklikle ilgili sözleri Türkiye'de neredeyse bütün kesimleri içine alan bir tartışma baÅŸlattı. Bu vesileyle din-devlet iliÅŸkisi açısından OrtadoÄŸu'ya ve Türkiye'nin bu açıdan neyi temsil ettiÄŸine bakmak içerideki tartışmaların da saÄŸlıklı bir düzlemde yürütülmesine katkı saÄŸlayacaktır.

Din-devlet iliÅŸkileri açısından OrtadoÄŸu'nun çok sorunlu bir bölge olduÄŸu ilk göze çarpan husustur. Bu konuda denge noktasından çok uzak aşırı uygulamaların söz konusu olduÄŸu bir bölge OrtadoÄŸu. Bir yanda Ä°ran ve Suudi Arabistan gibi teokratik düzene sahip devletler öte yanda ise Tunus ve Türkiye'de bir dönemler uygulanan baÅŸörtüsü yasakları ile Suriye ve Irak'ın geçmiÅŸindeki Baas rejimi uygulamaları OrtadoÄŸu'nun yakın geçmiÅŸinde karşımıza çıkıyor. Bugün DAÄ°Åž ve el-Kaide gibi dini referanslarla ortada gezen örgütlerin sorunlu din algılarının nedeni kısmen OrtadoÄŸu tarihindeki bu garip uygulamalarda gizli olduÄŸunu unutmamak gerekir.

Laiklik adına en temel dini hakların yasaklanması, kısıtlanması ve dindarlığın bir nefret objesine dönüÅŸtürülmesinin bölge halklarında yol açtığı travmaların bu uygulamaların yumuÅŸatılmasıyla hemen ortadan kalkmasını beklemek büyük bir hata olacaktır. Laiklik adına yapılan baskıların neredeyse bütün OrtadoÄŸu coÄŸrafyasında tepkisel bir dindarlık/dincilik oluÅŸturduÄŸu ve OrtadoÄŸu insanıyla din arasında doÄŸal ve saÄŸlıklı bir iliÅŸki kurulmasını engellediÄŸi unutulmamalıdır. DAÄ°Åž'e katılımların en yoÄŸun olduÄŸu ülkenin bu patolojik laiklik uygulamasında en fazla öne çıkan Tunus olması bir tesadüf deÄŸildir.

Laiklik adına yapılan baskılar nasıl tepkisel/abartılmış bir dindarlığa yol açmışsa, din adına yapılan baskıların da benzer ÅŸekilde bir din karşıtlığına sebep olduÄŸunun altını çizmek gerekir. OrtadoÄŸu'da en fazla ateistin yaÅŸadığı ülkenin Ä°ran olduÄŸu konusundaki bilgiler ya da Ä°ran ve Suudi Arabistan vatandaÅŸlarının ülkelerinin dışına çıktıklarında sergiledikleri yaÅŸam tarzları bu ülkelerdeki teokratik rejimlerin din adına yaptığı baskıların halkın önemli bir bölümünde reaksiyoner bir ÅŸekilde dinden uzaklaÅŸmaya yol açtığını göstermektedir. Bu örneklerde de baskıcı laik rejimlerdekine benzer ÅŸekilde, bireyin dinsel yaÅŸam biçimine devletin aşırı müdahalesi ciddi sorunlara yol açmaktadır.

Bunların dışında günümüzde, tepkisel bir ÅŸekilde ortaya çıkmış olan DAÄ°Åž ya da el-Kaide'nin hakim oldukları bölgelerde din adına yaptıkları uygulamaların giderek artan bir ÅŸekilde karşı tepkiselliÄŸe yol açtığı görülmektedir. Gerek Ä°slam dünyasında gerekse gayrimüslim dünyada, bu örgütlerin din adına yaptıklarından dolayı Ä°slam'a karşı büyük bir düÅŸmanlık oluÅŸmaktadır. Bu örgütlerin yaptıklarının adı barış anlamına gelen Ä°slam'ın gerçek anlayışıyla hiçbir ilgisi olmadığı anlatılmaya çalışılsa da, gerek içeride gerekse dışarıdaki bazı çevrelerin bu olumsuz imajı güçlendirmek amacıyla yoÄŸun çaba sarf ettikleri görülmektedir. Bu fırsatı deÄŸerlendirmek suretiyle, halkın Ä°slam'da siyaset ve yönetim tasavvurlarını kalıcı olarak bozmaya çalışmaktadırlar.

Türkiye'ye gelince, OrtadoÄŸu'daki din-devlet iliÅŸkilerine dair bahsettiÄŸimiz bu aşırı uygulamalardan ülkemizin uzak olduÄŸunu söylemek maalesef mümkün deÄŸildir. Cumhuriyet tarihimizin deÄŸiÅŸik dönemlerinde laiklik adına uygulanan yasaklar muhafazakâr halkın ve onların içerisinden çıkmış siyasetçilerin hafızasında çok olumsuz etkiler bırakmıştır. Bu açıdan bakıldığında Türkiye, yakın zamana kadar "din karşıtlığı" gibi uygulanan ve geniÅŸ kesimlerce o ÅŸekilde de algılanan laikliÄŸiyle OrtadoÄŸu'ya örnek olabilecek bir ülke deÄŸildi. Ancak AK Parti iktidarı döneminde atılan adımlarla Türkiye'de laikliÄŸin artık din karşıtlığı gibi uygulanmasına son verilip, devletin bütün vatandaÅŸlarına eÅŸit yaklaÅŸması saÄŸlanmaya çalışılmıştır.

Bu ÅŸekilde Türkiye artık, baskıcı laik ya da teokratik rejimlerdeki gibi, devletin vatandaÅŸlarının dinlerini nasıl ve ne kadar yaÅŸayabileceÄŸine karar veren bir ülke olmaktan çıkma konusunda önemli aÅŸamalar kat etmiÅŸtir. Bu konuda hala bazı eksiklikler ve atılması gereken adımlar olsa da, Türkiye gelmiÅŸ olduÄŸu nokta itibarıyla din-devlet iliÅŸkileri açısından OrtadoÄŸu ülkelerine örnek olabilecek bir ülke haline gelmiÅŸtir. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın, baÅŸbakan olduÄŸu dönemde Mısır'a yaptığı ziyarette laiklik konusunda yapmış olduÄŸu açıklamaları da bu açıdan okumak gerekir. ErdoÄŸan o ziyaret sırasındaki açıklamalarıyla Ä°slam ülkelerine, devletin vatandaÅŸlarının dinlerine karışmadığı bir laikliÄŸi esas almaları tavsiyesinde bulunmuÅŸtur.

[Sabah Perspektif, 30 Nisan Cumartesi]