Paralel yapıyla mücadele devam ediyor.
Bu, Türkiye'nin demokratikleÅŸmesi ve normalleÅŸmesi için bir zaruret. Bu, bir gerilim üretiyor olabilir. Bazı toplum kesimlerini rahatsız ediyor da olabilir. Ancak, kamu otoritesinin kapalı, hele hele uluslararası baÄŸlantıları hakkında ciddi ÅŸüpheler barındıran bir gruba teslim edilmesi düÅŸünülemez. Bu yöndeki illegal giriÅŸimlerin cezasız kalması da.
Bu süreç devam edecek. Etmeli. Bununla birlikte, söz konusu mücadele sürecin beraberinde getirdiÄŸi yeni sorunlar, baÅŸa çıkılması gereken yeni gerilimler de olacak. Bu çerçevede, bugün karşımızda önemli bir soru var: Gülen hareketine bulaÅŸmış ve bütün yaÅŸananlara raÄŸmen orada kalmakta ısrarcı olan toplum kesimlerine ne olacak?
***
Bu soru, bizatihi paralel yapıyla mücadele sürecini yürüten baÅŸat aktörler için de önemli bir soru. Hatırlayalım, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, 10 AÄŸustos akÅŸamı yaptığı balkon konuÅŸmasında "paralel yapının tabanındaki ihlaslı kardeÅŸlerim" diye bir ifade kullanmıştı.
Ve devamında ÅŸunları söylemiÅŸti: "Onların da kendilerini, kendilerine öÄŸretileni, dayatılanı sorgulamalarını bir kez daha rica ediyorum. Ä°nanıyorum ki onların da bizi anlamalarını bizim mücadelemizdeki iyi niyeti görmelerini saÄŸlayacaktır."
***
Paralel yapıyla mücadele sürecinin kitleselleÅŸmesiyle birlikte, Gülen hareketi çok ciddi bir daralma yaÅŸadı. Büyük bir itibar kaybına uÄŸradı. Her ÅŸeyden önce, hareketin sempatizan kitlesi kalmadı. Toplumda, ciddi bir "kandırılmışlık" hissiyatı ortaya çıktı.
Gülen hareketi, yeni insan malzemesi devÅŸirmek noktasında ciddi bir kıskaca girdi. Finans kaynakları kayda deÄŸer biçimde azaldı. Hareketin uluslararası baÄŸlantıları hakkında göz ardı edilemeyecek iddialar her yerde karşımıza çıkmaya baÅŸladı. Gülen'in, Ä°slami camiayı inciten, ancak zamanla üstü örtülen birçok tavır ve sözü yeniden dolaşıma girdi. Hal böyle olsa da, Gülen hareketi içinde kalmaya devam eden, kendisini "Hizmet Camiası"nın müntesibi olarak gören bir kesimle karşı karşıyayız.
***
Yıllar yılı, "Hizmet Camiası"nın çok geniÅŸ bir toplumsal kesime karşılık geldiÄŸi söylendi. Bir yıldır yaÅŸadıklarımızın bir hayırlı tarafı varsa o da bu mitin çökertilmesi oldu. Evet, Hizmet Camiası öyle milyonlara karşılık gelen bir kitle falan deÄŸil. Hele ki, bahse konu itibar kaybından sonra karşımızda çok daha dar bir kitle var.
Ve fakat yine de bu bir kitle. Bir toplumsal kesim. Bu toplumsal kesimin, nasıl hızla radikalleÅŸtiÄŸini, nasıl da sert bir ÅŸiddet dilini benimsediÄŸini görünce, "ne olacak bu Cemaatin hali" sorusunu sormak icap ediyor.
***
Ben, bu sorunun her daim gündemde tutulması gerektiÄŸini, ancak Cemaatin normalleÅŸmesinin, onun paralel yapının söylem ve manipülasyonlarından özgürleÅŸtirilmesine baÄŸlı olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Bu da Paralel Yapıyla mücadele sürecinin kararlılıkla ve adil bir çerçeve içinde sürdürülmesine baÄŸlı.
Bir toplumsal hareket, grup ya da yapıyı bir fikir, bir ideal, bir lider veya bir ortak düÅŸman algısı bir arada tutabilir. MaÄŸduriyet söylemi de, grup aidiyetini pekiÅŸtirebilir. Åžu anda, "taban"da böylesi bir dayanışma ağı oluÅŸmuÅŸ durumda. Fakat bu, uzun süre devam edemez. Ä°ki nedenle.
Birincisi, "paralel yapı"nın kullandığı taktikler gün yüzüne çıktıkça oluÅŸacak "kandırılmışlık hissi" ile baÅŸa çıkmak zorlaÅŸacak. Ä°kincisi, bu tabanı, liderin ve hareketin medya yüzlerinin "çift dilli söylemi" ile ikna etmek o kadar kolay olmayacak. Ve Cemaat, Paralel Yapıya yön veren akıl tarafından inÅŸa edilen teolojisini yitirecek.
<
