SETA > Yorum |
Mursi'ye İdam Kararı Öncelikle quot Meşruiyet quot Sorunudur

Mursi'ye İdam Kararı Öncelikle "Meşruiyet" Sorunudur

İslami hareketlerin demokratik dönüşümü ülkelerinin kaderini sandıklardan çıkan halk iradesi sayesinde ele geçirebileceklerine duyacakları inançla olabilir.

Mısır'da 2013'te Sisi darbesiyle devrilen cumhurbaÅŸkanı Muhammed Mursi, Müslüman KardeÅŸler lideri Muhammed Bedii ve 100'den fazla kiÅŸi için mahkeme idam kararı verdi. Mursi'nin, 'Hamas'a istihbarat saÄŸlamak' ve 'hapishaneden firar etmek' suçlamasıyla yargılandığı davalardan bu cezayı aldığı belirtildi. Ayrıca, idam cezası verilenler arasında geçen sene Ä°srail'in Gazze saldırılarında hayatını kaybeden Ä°zzettin Kassam Tugayları Komutanı Raid Attar'ın ve Dünya Müslüman Alimleri BirliÄŸi baÅŸkanı Yusuf el Karadavi'nin de bulunması konunun sadece Mısır'la sınırlı olmadığını gösteriyor.

Mevcut "siyasi" yargılama sürecinin amacı, Müslüman KardeÅŸler'i terör örgütü ilan etmek ve Filistin baÅŸta olmak üzere bölgedeki tüm varlığını bastırmak. Sisi darbesinden de bu karardan da en fazla Ä°srail'in memnuniyet duyduÄŸuna ÅŸüphe yok. Mursi'ye idam kararının 2 Haziran'da Müftülükten temyiz sürecinde dönüp dönmeyeceÄŸi konuÅŸuluyor. Ä°dam yerine uzun süreli hapis kararı ile yetinilebileceÄŸi öne sürülüyor. Bu idam kararını üç yönüyle deÄŸerlendirmek lazım:

Öncelikle yüzde 52 ile sandıktan çıkmış bir cumhurbaÅŸkanının darbeyle iktidardan indirildiÄŸi bir kenara koyularak verilen cezanın ağır olmasına odaklanılıyor. Sanki idamdan daha hafif bir ceza verilirse katlanılabilir bir durum ortaya çıkacakmış gibi. Bir anlamda ölümü gösterip sıtmaya razı etme gayreti... Halbuki mesele, Sisi rejiminin meÅŸruiyetinin sorgulanmasıdır. Nitekim Türkiye, seçilmiÅŸ cumhurbaÅŸkanının darbe ile düÅŸürülmesini meÅŸru kabul etmiyor. Uluslararası toplumun bu konuda sessiz kalmasını da eleÅŸtiriyor. Bu yüzden CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, Mısır'la iliÅŸkilerin normalleÅŸmesini Mursi'nin ve diÄŸer siyasi tutukluların hapisten çıkarılarak seçimlere girebileceÄŸi bir sürecin baÅŸlatılmasına baÄŸlamıştı.

Sadece Mursi'nin ve diÄŸer siyasetçilerin idamlarının engellenmesi uluslararası toplumun üzerine düÅŸen vazifeyi yapması anlamına gelmeyecek. Ä°dam kararının ikinci boyutu Batı'nın Mısır'daki darbeye ve Sisi rejiminin uyguladığı baskıya sessiz kalmasıdır. AB ve ABD'den idam kararına bir iki cılız tepki geldi. AB DışiÅŸleri Yüksek Temsilcisi Mogherini bu idamların "Mısır'ın uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerine uygun olmayan bir toplu yargılamanın sonunda" alındığını ve "bu kararın temyiz sürecinde revize edileceÄŸine" güvendiklerini ifade etti. ABD DışiÅŸleri Bakanlığı ise karardan duydukları "derin endiÅŸeyi" belirtmekle yetindi. Batı dünyasının "derin" sessizliÄŸinin zihinlere getirdiÄŸi gerçeklik ÅŸudur: Batı'nın OrtadoÄŸu'da sandık sonuçlarını hiçe sayan otoriter rejimlere verdiÄŸi destek yeni bir ÅŸey deÄŸil. Ve bu destek zannedilenden daha etkili sonuçlar üretiyor.

Ä°slami hareketlerin demokratik dönüÅŸümü ülkelerinin kaderini sandıklardan çıkan halk iradesi sayesinde ele geçirebileceklerine duyacakları inançla olabilir. Bu inancın pekiÅŸtirilmesi demokratik global toplumun desteÄŸiyle mümkündür. Bu anlamda zihinlerde hatırlanan en yakın olumsuz örnek Cezayir tecrübesidir. Cezayir'de ordunun Ocak 1992 seçimlerinde Ä°slami Selamet Cephesi'nin (FIS) gösterdiÄŸi baÅŸarıyı tanımayarak seçimleri iptal etmesi ülkeyi iç savaÅŸa götürmüÅŸtü. Ordu ile radikal örgütler arasındaki savaÅŸ, 100 bini aÅŸkın insanın hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı.

Arap Baharı bölgede yeni bir demokratikleÅŸme fırsatı getirmiÅŸti. Tahrir devrimi yaÅŸatılabilseydi Müslüman coÄŸrafyanın geleceÄŸi çok farklı olabilirdi. Mursi'ye idam kararının üçüncü boyutu da bölgedeki bitmek bilmeyen Batı karşıtlığı ve aşırılık konusudur. Batı d