Seçim sandıklarında ortaya çıkan milli iradenin demokrasilerin meÅŸruiyet temeli olduÄŸu açıktır. Milli iradenin saÄŸduyusunu kabul etmek ve seçimlerin ürettiÄŸi sonuçlara göre davranmak siyasetin özüdür. Siyasetçinin asli görevidir. Ancak 7 Haziran seçimi sonrasında ortaya çıkan koalisyon kurma mecburiyeti bugün itibariyle partileri ve liderleri zorlamaktadır.

Bu zorluk en fazla muhalefet partileri nezdindedir. Zira muhalefet hem AK Parti ile birlikte hükümet olmak istemiyor hem de AK Parti'nin koalisyonlarla ilgili söylediklerinde haklı çıkmasını arzulamıyor.

Bir koalisyon hükümeti kurulamamasının üreteceÄŸi kriz, seçimlerde kendisinin tek başına iktidar olmaması halinde istikrarın bozulacağını söyleyen AK Parti'nin elini güçlendirebilir. AK Parti geçmiÅŸte kalan koalisyonların sıkıntılarını anlatmakta belki yeteri kadar etkili olamadı. Ancak mevcut 13 yıllık performansının önemini kararsız seçmenlere iletmek erken seçimde daha kolay olacaktır.

***

Seçmenin krizden yana olanı cezalandıracağını bütün partiler biliyor. Bu yüzden kendilerini çözüm taraftarı göstererek olası bir erken seçime gitmek niyetindeler. Ancak her parti birbirinin bu niyetinin farkında. Ä°ÅŸte bu farkındalık yüzünden koalisyon kurulma ihtimali erken seçim kadar güçlü.

GeldiÄŸimiz nokta itibariyle, AK Parti karşıtlığı üzerinde birleÅŸerek siyaset yapan CHP, MHP ve HDP'nin bir koalisyon kurma ihtimali neredeyse gündemden düÅŸtü. AK Parti karşıtlığı peçesi bir lahza kalktığında bile muhalefet partilerinin uyuÅŸturulamaz farkları ortaya çıkmaktadır. Nitekim koalisyon pazarlıklarında anahtar parti durumunda olan MHP'nin lideri Devlet Bahçeli "HDP'nin içinde yer alacağı veya destek vereceÄŸi her formül bizim dışımızda ve gündemimizde deÄŸildir. Yüzde 60'lık bloktan bahsediliyor. Bu bize göre boÅŸ laftır" diyerek AK Partisiz koalisyon seçeneklerini boÅŸa çıkardı.

Önümüzde iki koalisyon seçeneÄŸi kaldı: AK Parti-CHP ve AK Parti-MHP. MHP'nin isteÄŸi ilk seçeneÄŸin gerçekleÅŸmesi ve muhalefette kalmak. Koalisyona girme noktasında MHP ikili bir kıskaçta. 1999-2002 arası koalisyonda olmaktan zarar gördüÄŸünü düÅŸünüyor. Aynı baÅŸarısızlığı bir daha yaÅŸamak istemiyor. 2002 erken seçim kararının alınmasında gösterdiÄŸi iradenin de daha sonra MHP aleyhine kullanıldığını hatırlamak lazım.

MHP, hissettiÄŸi bu gerginlik ile tabanların yakınlığı, bürokrasi ve iÅŸadamlarındaki desteÄŸe raÄŸmen AK Parti-MHP koalisyonu kurma seçeneÄŸi hızlı yürümüyor. Kapılar tam kapatılmasa da AK Parti'nin 13 yıllık iktidarı ile hesaplaÅŸma istemesi ciddi bir engel oluÅŸturuyor. DiÄŸer muhalefet partileri gibi bir yandan olası erken seçim için AK Parti eleÅŸtirisi malzemesini elinden bırakmak istemiyor. DiÄŸer yandan ise üç ÅŸart öne sürüyor: Çözüm sürecinin tamamen ortadan kaldırılması, 17-25 Aralık dosyalarının hesabının sorulması ve CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın anayasal sınırlarına çekilmesi.

MHP'nin çıkmaz hissettiÄŸi alanlardan birisi de dış politika ve Suriye konusu. ABD desteÄŸi ile PKK-PYD'nin Suriye'de kantonları birleÅŸtirerek "Kürdistan'ın batı ayağı"nı inÅŸa ettiÄŸini düÅŸünen Bahçeli'nin bu tehlikeli ortamda AK Parti ile koalisyona hayır deme ÅŸansı azalıyor.

AK Parti-CHP seçeneÄŸinin olmayacağının anlaşıldığı noktada MHP'yi zorlu bir tercih bekliyor. Ya AK Parti'yi suçlamaya devam ederek reaksiyoner, çözüm üretmeyen bir yere düÅŸecek. Ya da AK Parti eleÅŸtirisini makule çekerek masaya oturacak. Koalisyon kurmayarak ülkey