SETA > Yorum |
Lumumba'dan Allende'ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye'nin Direnişi

Lumumba'dan Allende'ye Darbe Kurbanları Ve Türkiye'nin Direnişi

Seçimle işbaşına gelen Erdoğan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduğunu ve her türlü entrikayı bozduğunu hesap edemiyorlar.

Darbe giriÅŸimi halkın feraseti ve kahramanca direniÅŸiyle atlatıldı…

Bu alçakça giriÅŸimin görünen sorumluları da az çok belli oldu ve yargı önünde hesap verecekler. Åžimdi artık sıra bu görünen sorumluların içerideki ve dışarıdaki baÄŸlantılarının açık bir ÅŸekilde ortaya dökülmesine geldi.

Bu çok kolay bir iÅŸ deÄŸil ÅŸüphesiz...

Darbenin arkasındaki FETÖ örgütünün baÅŸta güvenlik kurumları olmak üzere, bütün kamu kurumlarındaki uzantılarının ortaya çıkarılması çok kararlı ve sabırlı olmayı gerektiren bir sürece iÅŸaret ediyor. Bu terör örgütünün devletin içerisinden kazınması ve toplumsal desteÄŸinin kesilmesi için atılacak adımların suçsuz insanlarda maÄŸduriyetlere yol açmaması da bu mücadelenin baÅŸarısı açısından çok önemli olacaktır. Söz konusu yapının kendisini gizlemedeki mahareti bu mücadelenin zor olacağını gösteriyor.

Darbeyi gerçekleÅŸtiren FETÖ örgütünün dış baÄŸlantılarının tespit edilmesi de bu örgütle mücadelenin baÅŸarısı açısından büyük önem arz ediyor. Bu örgüte dışarıdan destek veren aktörlerin ortaya çıkarılması, bunların bundan sonra da Türkiye’ye karşı benzer teÅŸebbüslerde bulunmalarına karşı gerekli tedbirlerin alınması açısından çok önemlidir.

Üç nokta bu örgütün gerçekleÅŸtirdiÄŸi darbe giriÅŸiminin dış baÄŸlantılarına iÅŸaret ediyor:

Türkiye’de 1960 yılından beri yaÅŸanan darbelerde baÅŸta ABD olmak üzere NATO ülkelerinin oynadığı rol bu darbe giriÅŸiminde de, “müttefiklerine” karşı müdahaleci bir geleneÄŸe sahip olan Washington ve Brüksel’in tutumunun iyice araÅŸtırılmasını gerekli kılıyor. Demokratik yollarla ülkelerinin başına gelen Patrice Lumumba (Kongo-1961), Salvador Allende (Åžili-1973) ve Adnan Menderes’in darbeler sonucu öldürülmesi bu darbelere destek veren Batı ülkelerinin çıkarları doÄŸrultusunda ne kadar ileri gideceklerini göstermektedir. Bu soÄŸuk gerçek bize uluslararası iliÅŸkilerin hukuk yerine güç üzerinden yürüdüÄŸünü bir kez daha hatırlatarak, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminde darbecilerin CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı öldürmeye çalışmalarını da açıklamaktadır. 21. Yüzyılda baÅŸka ülkelerin siyasetine müdahale konusunda çok daha rafine araçlar geliÅŸtiren Batılı güçlerin artık darbe gibi yöntemlere destek vermeyeceklerini düÅŸünmenin ne kadar büyük yanlış olduÄŸunu ise daha üç yıl önce yapılan Mısır darbesi göstermiÅŸti.

FETÖ liderinin 1999 yılından beri ABD’de yaşıyor olması da bu örgütün darbe giriÅŸimindeki dış baÄŸlantı konusunda önemli bir noktaya iÅŸaret ediyor. Sahip olduÄŸu ekonomik ve askerî güçle dünya politikasında çok aktif olan ve çıkarları doÄŸrultusunda dünyanın her yerinde çok müdahaleci politikalar izlemekten çekinmeyen Washington yönetiminin kendi ülkesinde barındırdığı Fethullah Gülen’e baÄŸlı örgütün Türkiye’deki darbe giriÅŸiminden habersiz olduÄŸunu düÅŸünmek bu ülkeyi çok küçümsemek olacaktır. Amerikan yönetimi içerisinde hangi kesimlerin bu darbe giriÅŸiminin ne kadarlık kısmından haberdar olduÄŸunu ya da desteklediÄŸini zaman gösterecektir. Ancak bu kesimlerin, bir NATO müttefikine karşı gerçekleÅŸtirilen bu alçakça saldırıya destek vererek ya da göz yumarak, sadece Türkiye’nin deÄŸil bütün Orta DoÄŸu’nun ve Batı’nın güvenliÄŸini tehlikeye attıkları anlaşıldığında baÅŸta Amerikan halkı olmak üzere, bu ülkedeki bu tür maceracı ve saldırgan politikalara karşı çıkan geniÅŸ kitleler tarafından suçlanacakları görülecektir. O zaman sahte deliller ve yalanlarla Irak Savaşı’nı baÅŸlattıkları için sonradan özür dileyen politikacılar gibi piÅŸmanlık açıklamalarının ne kadar fayda saÄŸlayacağını zaman gösterecek.

Darbe giriÅŸimi öncesi, sırası ve sonrasında Batı medyasında yapılan yayınlar da açık bir ÅŸekilde Batı’daki etkili bazı çevrelerin Türkiye’de demokratik yollarla olmayacak bir iktidar deÄŸiÅŸimini istediklerini ortaya koymuÅŸtur. Halkın büyük desteÄŸiyle seçilmiÅŸ olan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ve AK Parti hükümetinin bağımsız politikalarını kendi çıkarları açısından önemli bir sorun olarak gören bu çevreler uzun zamandır medya üzerinden ErdoÄŸan aleyhtarı bir karalama kampanyası yürütmekteydiler. Bu kampanya sayesinde, darbenin baÅŸarılı olması durumunda kendi kamuoylarına neden Türkiye’deki seçilmiÅŸ hükümeti desteklemediklerini anlatmak zorunda kalmayacaklardı. Çünkü bu yalan kampanyalarıyla “diktatör" olarak anlattıkları ErdoÄŸan’ın bir darbe yoluyla devrilmesinden rahatsız olacak kimselerin sayısı çok az olacaktı. Destekledikleri darbe giriÅŸiminin baÅŸarısız olmasının ardından yeniden pozisyon alıp “darbe yanlıştı, ancak ErdoÄŸan artık tam diktatör olur" kampanyasına yönelmeleri ErdoÄŸan karşıtı karalama kampanyalarına ısrarla devam edeceklerini gösteriyor.

Halkın büyük teveccühü sonucu seçimle iÅŸbaşına gelen ErdoÄŸan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiÅŸ liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduÄŸunu ve her türlü entrikayı bozduÄŸunu hesap edemiyorlar. CumhurbaÅŸkanı’nın FETÖ’nün bombaladığı TBMM’de yaptığı konuÅŸmadaki “ne kadar etabınız varsa hepsiyle beraber gelin” sözlerini sadece FETÖ’ye deÄŸil, arkasındaki bu hazımsız dış aktörlere de verilmiÅŸ mesaj olarak görmek doÄŸru olacaktır.

[Türkiye, 27 Temmuz 2016]