SETA > Yorum |
Geçti Bor'un Pazarı

Geçti Bor'un Pazarı...

HDP bugün radikalleşmesini ve gerçek kimliğini gizleyemez bir noktaya geldi. Bu saatten sonra HDP için İslamcı Kürtleri taşımak hiç de kolay değil.

Bundan 1 yıl önce HDP'nin "Türkiye partisi" olmasını konuÅŸuyorduk. Bugün ise HDP'nin marjinalliÄŸini tartışıyor, nasıl radikalleÅŸtiÄŸinden dem vuruyoruz.
Aslında HDP hep marjinal, hep radikal bir partiydi. Zira ÅŸiddet ve terörle arasına hiçbir zaman mesafe koyamamıştı.
Dahası terör örgütünün siyasetteki uzantısıydı. Terör örgütü, HDP'yi "legal unsur"lardan biri olarak görüyordu.
Buna raÄŸmen ulusal ve uluslararası ÅŸer ittifakının marifetiyle HDP allanıp pullanıp Türkiye toplumuna pazarlandı.
Gezi sonrasında açığa çıktığı düÅŸünülen siyasal enerji HDP'ye akıtılmak istendi. Sonuç, Türkiye adına, barış adına, refah adına ve siyaset adına bir hezimet oldu.

***

HDP çizgisinden hiçbir zaman sapmadı. PKK'nın çıkarlarını önceledi, siyaseti onun için araçsallaÅŸtırdı.
Bu süreçte ne yazık ki geçmiÅŸte ÅŸiddete karşı tavır almış birçok insan HDP'yi çözümün asli parçası olarak kabul etti.
Bunların bir kısmı HDP'nin içine girdi. Bir kısmı ise dışarıdan HDP'ye destek oldu.
Bunlar arasında AK Parti içinde kalarak HDP'ye moral motivasyon saÄŸlayanlar bile oldu. "Madem sorunu silahla deÄŸil, siyasetle çözeceÄŸiz o zaman HDP'yi muhatap almalıyız" dediler.
Fakat muhatap almakla yetinmediler, onun alttan alta propagandasını yaptılar. Bunun aksini söyleyenleri demokrasi karşıtlığıyla ve hatta Türkçülükle itham ettiler.
HDP'ye doÄŸrudan ya da dolaylı destek veren "Kürt Ä°slamcılar" fenomeni son dönem Türkiye siyasetinin önemli bir bileÅŸeni oldu.
HDP, "geniÅŸleme ve temizlenme" stratejisi çerçevesinde "Kürt Ä°slamcılar"ın bir kısmını bünyesine aldı.
Nasıl ki yeni CHP "dindarlara deÄŸelim" diyerek vitrine bazı "küskün Ä°slamcı"ları koyduysa HDP de öyle yaptı.
Hiçbir zaman o aktörlerle siyasi aklını oluÅŸturmadı. Stratejilerini onlarla birlikte üretmedi. Onları birer taktik hamle olarak gördü.
HDP'nin onlardan iki beklentisi vardı. Birincisi, topluma çeÅŸitliliÄŸi esas alan bir parti olduÄŸunu ve dindarlarla bir sorunu olmadığını göstermek.
Ä°kincisi ise Ä°slamcı Kürtler arasında ErdoÄŸan karşıtlığını yaymak.
Altan Tan bu isimlerden biriydi. Vitrine kondu. Kendisine mankenlik yaptırıldı.
"HDP'nin dini mübini Ä°slam'la ne sorunu olabilir" diye propaganda yaptı.
Dahası HDP'nin paralel yapıdan devÅŸirerek kullandığı 17-25 Aralık söylemlerini kendi üslubunca yaydı.
Ve CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın irrasyonel ve gerekçesiz ÅŸekilde kriminalizasyonuna hizmet etti.

***

HDP bugün radikalleÅŸmesini ve gerçek kimliÄŸini gizleyemez bir noktaya geldi.
Bu saatten sonra HDP için Ä°slamcı Kürtleri taşımak hiç de kolay deÄŸil. Bu özeni parti yönetimi gösteremez. Zira o dar kadro ciddi bir varlık yokluk kaygısı yaşıyor.
HDP, artık PKK'nın Kürt ve Türk halkını açıktan tehdit ettiÄŸi bir ortamda sözümona siyaset yapmak zorunda.
HDP, PKK yancılığını böylesi mayınlı bir sahada yürütmek durumunda.
PKK açık açık "hendekte sırt çeviren bölgeler bombalı saldırıya hazır olun" diye tehditler savuruyor.
Bu ortamda Altan Tan'ın çıkıp da aktörlüÄŸe soyunmasının, "dindar Kürtlerin temsilcisi" gibi konuÅŸmasının tek bir anlamı var. O da HDP'nin gerçek yüzünün artık saklanamamasıdır.
Bunun üzerinden Altan Tan'ın siyasi basiretinden yahut aktörlüÄŸünden dem vurmanın hiçbir anlamı yok.
Ne demiÅŸler, geçti Bor'un pazarı, sür eÅŸeÄŸini NiÄŸde'ye...

[Sabah, 16 Haziran 2016]