SETA > Yorum |
Erdoğan'ın Çağrısı ve İİT'nin Geleceği

Erdoğan'ın Çağrısı ve İİT'nin Geleceği

Dönem başkanlığını devralan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Zirve açılış konuşması İİT'ye yönelik beklentilerin tercümanı oldu. Hem de İİT'nin "gerçek bir birlik" olması için neler yapılması gerektiğine dair önerilerle dopdolu olarak.

Ä°slâm Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilâtı (Ä°Ä°T) 13. Zirvesi 'adalet' ve 'barış' temasıyla Ä°stanbul'da toplandı. BM'den sonra ikinci büyük uluslararası örgüt olarak Ä°Ä°T, 57 ülkenin ve 1.7 milyar Müslüman'ın meselelerinin görüÅŸüldüÄŸü en önemli platform. 1969'da Mescid-i Aksa'nın yakılmasının ardından kurulan Ä°slam Konferansı Örgütü 2011'de, Ä°Ä°T adını aldı. Tam da Arap isyanlarının OrtadoÄŸu'yu yeni bir alt-üst oluÅŸa taşıdığı günlerde... Konferans'tan teÅŸkilata geçiÅŸ ne yazık ki beklenen "daha fazla iÅŸbirliÄŸi ve yakınlaÅŸma" ile sonuçlanmadı.

Ä°Ä°T, Arap isyanlarının getirdiÄŸi kaosta çatışma alanlarında istendiÄŸi ölçüde aktif, yapıcı bir rol üstlenemedi. Ancak yine de 5 yılı aÅŸkın bir süredir bölgeyi istikrarsızlığa ve çatışmaya boÄŸan ÅŸiddet sarmalından çıkışta Ä°Ä°T, Müslüman halkların gözlerinin çevrildiÄŸi en kritik teÅŸkilat. Ä°stanbul zirvesi de OrtadoÄŸu'da yeni bir "iÅŸbirliÄŸi ve dayanışma" döneminin açılması yönünde beklentileri canlandırdı.
Arap isyanları Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan statükoya son vermiÅŸti. Ancak bu statükonun yıkıntılarından yeni bir düzen çıkarılamadı.

Ä°slam dünyasının önde gelen ülkeleri Libya'dan Irak, Suriye ve Yemen'e kadar tüm çatışma alanlarındaki yakıcı sorunları çözemediler. Endonezya ve Malezya, OrtadoÄŸu'nun sorunlarına uzak, ilgisiz kalırken bölgenin önde gelen ülkeleri de rekabeti öne çıkardı. ABD'nin bıraktığı siyasi boÅŸluk bölge ülkeleri tarafından iÅŸbirliÄŸi gündemi ile doldurulamadı. Bu yüzden bölgesel düzen kurulamadı ve Mısır'da otoriter yönetim geri dönerken Suriye tüm bölgenin kara deliÄŸi haline geldi.

Radikal terör örgütleri, vekalet savaÅŸları ve mezhepçiliÄŸin tüm bölgeyi derinden etkilemesine zemin teÅŸkil etti. Büyük güçler, bölgesel güçlerin (Suudi Arabistan, Ä°ran, Türkiye ve Mısır) rekabetini kullanarak her birini sınırlandıran politikalar yürütebilme fırsatı yakaladılar.

Klasik ittifaklar (ABD- Suud ve ABD- Türkiye gibi) çözülürken yeni yakınlaÅŸmalar da düzen kuracak nitelikte deÄŸil. Sözgelimi nükleer konusundaki uzlaÅŸma ABD- Ä°ran iliÅŸkilerini ya da Esed'e verilen ortak destek Ä°ran- Rusya iliÅŸkilerini kalıcı ve istikrarlı bir boyuta taşıyamadı. Dolayısıyla en iyi durumda görülen Ä°ran bile ortauzun vadede kazanımlarını konsolide edebilecek bir konumda deÄŸil. Irak ve Suriye'den Yemen'e kadar uyguladığı Åžiici yayılmacı politikası sebebiyle Sünni dünyanın derin nefretini çekti. Suudi Arabistan ve Ä°ran arasındaki "yıkıcı rekabet" mezhepçiliÄŸin bölgenin genetiÄŸine iÅŸlemesine katkıda bulundu.

Ä°ÅŸte böylesi bir ortamda, dönem baÅŸkanlığını devralan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın Zirve açılış konuÅŸması Ä°Ä°T'ye yönelik beklentilerin tercümanı oldu. Hem de Ä°Ä°T'nin "gerçek bir birlik" olması için neler yapılması gerektiÄŸine dair önerilerle dopdolu olarak. Çatışmalardan "zarar görenin sadece Müslümanlar" olduÄŸu tespitinden hareket eden ErdoÄŸan'ın önerileri "kendi geleceÄŸine sahip çıkma" iradesini yansıtmakta:

  1. MezhepçiliÄŸi terk edelim; ihtilafları deÄŸil ittifakları güçlendirelim.
  2. Ä°slam dünyasındaki terör ve benzeri krizlere kendimiz müdahale edelim; bunun için yeni kurumlar oluÅŸturalım (Polis Ä°ÅŸbirliÄŸi ve Koordinasyon Merkezi; uluslararası tahkim müessesesi ve Kadın Konseyi gibi).
  3. Küresel karar alma ve uygulama mekanizmalarındaki (BM Güvenlik Konseyi gibi) Ä°slam ülkeleri aleyhine olan temsil adaletsizliÄŸini gidermek için ortak çaba gösterelim.

Bu öneriler Ä°Ä°T'yi "Ä°slam Ümmeti için yeni bir platforma" çevirme çaÄŸrısıdır. "Ümmetin maslahatını" dar, ulusal "çıkarların" önüne koyma tavsiyesidir. Bu çaÄŸrının nasıl bir karşılık bulacağı henüz belli deÄŸil. EÄŸer bölgesel güçler mevcut kaos ve çatışmanın her birinin "bekasını" ne kadar tehlikeye attığını görecek noktaya gelmiÅŸse ümitvar olabiliriz.

"Selefi radikalizm" ve "Åžiici yayılmacılık" tehditlerinin büyük güçlerin elinde bölge için ne kadar yıkıcı enstrümanlar olduÄŸu fark edilirse Türkiye'nin çaÄŸrısı "krizden çıkışın" baÅŸlangıcı olabilir. Aksi takdirde ErdoÄŸan'ın önerileri OrtadoÄŸu halklarının "artık yeter" diyeceÄŸi yeni bir dalganın öncü ifadeleridir.

[Sabah, 15 Nisan 2016]