SETA > Yorum |
ErdoÄŸan Neden Avrupa'da

ErdoÄŸan Neden Avrupa'da?

Erdoğan, başbakan olduğu günden bu yana Türkiye'nin yeni ve bağımsız bir dış politika vizyonuna sahip olması için ciddi bir uğraş verdi. Cumhurbaşkanlığı sürecinde de bu çizgisini sürdürüyor.

Bir vakitler ulusalcılar ÅŸu lakırdıyı dillerinden düÅŸürmezlerdi: "Atatürk hiç yurt dışına gitmez, bütün dünya liderleri onun ayağına gelirdi. R. Tayyip ErdoÄŸansa sürekli yurt dışına, birilerinin ayağına gidiyor."

Bu karşılaÅŸtırmayı yapanların tek derdi Atatürk'ü yüceltip, ErdoÄŸan'ı yermek de deÄŸildi elbette. Amaç, "Türkiye'nin geriye gittiÄŸini göstermek"ti. Nitekim ulusalcıların sözcülüÄŸüne soyunan birçok CHP'li siyasetçi 1930'ların Türkiye'sini özlemle anarken bu noktayı vurgularlardı.

Kürtçüler, Gülenciler, solliberaller o vakitler ulusalcılara karşı çıkar, Türkiye'nin dışa açıklığını bir zenginlik olarak ele alırlardı. Çok deÄŸil bundan 5-6 sene öncesinden bahsediyoruz.

***

Bugün ulusalcılarla birlikte Kürtçülerin, Gülencilerin ve solliberallerin Türkiye'nin "dışa açık pozisyonu"nu eleÅŸtirdiÄŸini görüyoruz.

Bu deÄŸiÅŸimin gerekçesi kendilerine sorulduÄŸunda, deÄŸiÅŸenin kendileri olmadığını "Türkiye'nin pozisyonunun deÄŸiÅŸtiÄŸi"ni öne sürüyorlar.

Bu beÅŸ altı yıllık süreçte, söz konusu kesimlerin Türk dış politikasına yönelttiÄŸi eleÅŸtiriler, ulusalcıların eleÅŸtirileriyle giderek benzeÅŸti. Önce "eksen kayması" söylemini kullandılar.

Türkiye'nin Batı'dan kopup, DoÄŸu'ya doÄŸru yöneldiÄŸi tezini iÅŸlediler.

Ardından "yalnızlaÅŸma" söylemini devreye soktular. Türkiye'nin dünyada ve bölgesinde yalnızlaÅŸtığı tezini iÅŸlediler. PeÅŸi sıra Türkiye'nin, izlediÄŸi dış politika çizgisi nedeniyle "itibarsızlaÅŸtığı"nı öne sürdüler. Bütün bu eleÅŸtiriler, Türkiye'nin birçok küresel ve bölgesel aktörle yaÅŸadığı ekonomik ve kültürel entegrasyona raÄŸmen gündeme geldi.

Kürtçü, Gülenci ve sol liberaller için mesele, Türkiye'nin içine kapanması yahut dışa açıklığı deÄŸil. Onlar için esas mesele, Türkiye'nin kime, ne ÅŸekilde ve hangi sürede açık olacağına kendilerinin karar verebilmesi.

***

ErdoÄŸan, baÅŸbakan olduÄŸu günden bu yana Türkiye'nin yeni ve bağımsız bir dış politika vizyonuna sahip olması için ciddi bir uÄŸraÅŸ verdi.

CumhurbaÅŸkanlığı sürecinde de bu çizgisini sürdürüyor.

ErdoÄŸan'ın dış politika vizyonuyla Türkiye, son derece derin çeliÅŸkiler yaÅŸayan, ciddi sıkıntılar çeken bir coÄŸrafyada bölgesiyle bütünleÅŸerek büyüdü. Bir bölgesel güce dönüÅŸtü.

Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak etki alanını geniÅŸletmesi onu küresel siyasette dikkate alınan bir aktöre dönüÅŸtürdü.

Türkiye, iddia edilenin aksine ideolojik ve özcü bir tutumla deÄŸil esnek ama kararlı bir duruÅŸla dış politikasını inÅŸa etti. Bir "güvenlik ve ekonomik entegrasyon kuÅŸağı" oluÅŸturmaya gayret etti.

Türkiye'yi Batıcı bir pozisyona mahkûm etmek isteyenlerin aksine Ä°slam dünyasıyla, ideolojik bir dış politika çizgisi tutturması gerektiÄŸini iddia edenlerin aksine Batı dünyasıyla iliÅŸkiye girdi.

Türkiye bu süreçte, dünyanın farklı bölgelerindeki vatandaÅŸlarıyla da yakından ilgilendi. Yurtdışındaki Türklerin hem yaÅŸadıkları ülkelere etkin ve nitelikli katılımını hem de Türkiye'nin dönüÅŸüm sürecine katkı vermelerini saÄŸlamak için politika üretti.

***

Bu yazıyı CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın Almanya ve Belçika ziyaretlerini izlerken yazıyorum.

ErdoÄŸan, CumhurbaÅŸkanı olarak ilk defa Almanya'yı ziyaret etmiÅŸ oldu. ErdoÄŸan, yaptığı konuÅŸmada Türkiye'nin yaÅŸadığı dönüÅŸümü ve normalleÅŸme sü