SETA > Yorum |
Duygular ve Rasyonalite Arasında Türkiye-İsrail İlişkileri

Duygular ve Rasyonalite Arasında Türkiye-İsrail İlişkileri

İsrail ile ilişkilerde çatışmanın azaltılmasına yönelik adımlar Türkiye’nin Filistin davasına sırtını döneceğinin değil daha fazla sahip çıktığının göstergesidir.

Uzun bir gerginlik döneminin ardından Türkiye ile Ä°srail iliÅŸkilerinin “normalleÅŸtirilmesine” yönelik adımların atılmaya çalışıldığı görülüyor. Ä°srail’in, Filistinlilere kendi devletlerinin çatısı altında onurlu bir ÅŸekilde yaÅŸama imkanı vermemekte ısrar eden politikalarını sona erdirme ihtimalinin çok zayıf olması nedeniyle bu “normalleÅŸmenin” hangi düzeyde mümkün olacağı ve ne zamana kadar süreceÄŸi önemli bir soru olarak dursa da, gerek Türkiye gerekse Ä°srail yönetimleri aralarındaki yüksek düzeyli gerginliÄŸi sona erdirme konusunda kararlı görünüyorlar. Bu sürecin sonunda belki iliÅŸkilerin tam anlamıyla normalleÅŸmesi mümkün olmasa da, her iki tarafa da zarar verdiÄŸi düÅŸünülen gerginliÄŸin azaltılması ve baÅŸta doÄŸalgaz olmak üzere ekonomik alandaki iÅŸbirliÄŸinin artırılması hedefleniyor.

Türkiye ile Ä°srail arasında yakınlaÅŸmayı hedefleyen bu adımlarla birlikte özellikle Türkiye içerisindeki medyada bu geliÅŸmelerin muhtemel sonuçlarına iliÅŸkin, bir kısmı spekülatif ve iktidarı yıpratmaya yönelik olmak üzere çok sayıda sorular sorulmaya baÅŸlandı. Bu çerçevede, Türkiye’nin Ä°srail ile anlaÅŸma yolunda ilerlemesinin “Filistin davası”na ihanet olarak görülüp görülemeyeceÄŸinden baÅŸlayıp, OrtadoÄŸu’da sıkışan Türkiye’nin yeniden Batı’nın desteÄŸini elde etmek için Ä°srail’e yakınlaÅŸmak suretiyle onun Batılı dostlarını memnun etmeye mi çalıştığına uzanan suçlama içerikli sorulara rastlandı. Bunun yanında, bu yakınlaÅŸma çabalarının baÅŸarılı olup olamayacağına, baÅŸarılı olması durumunda bunun OrtadoÄŸu siyasetine etkisinin ne olacağına ve Türk-Ä°srail iliÅŸkilerinin bundan sonra nasıl bir seyir izleyeceÄŸine dair sorular ve bunlara verilen cevaplar üzerinden yapılan spekülatif analizler de medyada yer aldı.

FÄ°LÄ°STÄ°N NASIL ETKÄ°LENECEK?

Öncelikle Türkiye ile Ä°srail arasındaki yakınlaÅŸma çabalarının Filistin’e etkisinin nasıl olacağına dair sorulara ve bu konuda ortaya atılan iddialara bakalım. Bu konuda hükümete suçlamalar yöneltip, onu Ä°srail ile anlaÅŸarak Filistin davasına ihanet etmekle suçlayan kesimlerin önemli bir bölümünün bu eleÅŸtirileri, Filistin davasına sahip çıkma kaygısıyla deÄŸil dış politika konuları üzerinden iktidarı yıpratma çabası çerçevesinde yaptıklarının altını çizmek gerekir. Türkiye, Filistinlilere karşı katliamlar yapması nedeniyle Ä°srail’e karşı çıkıp ağır eleÅŸtiriler yönelttiÄŸinde de bu tavrın ulusal çıkarlarımıza zarar vereceÄŸi suçlamalarında bulunup hükümetin sert Ä°srail politikasına karşı çıkan bu kesimler, ÅŸimdi de Ä°srail ile gerginliÄŸin sona erdirilmesi çabalarına itiraz etmektedirler. Yani kendilerini her konudan iktidarı yıpratacak sebepler bulmaya odaklayan bu kesimler, hükümetin Ä°srail ile iliÅŸkileri bozması yönündeki adımlarına da, düzeltmesi yönündeki çabalarına da karşı çıkıp, söylemleri ve yayınlarıyla iktidarı acziyet ve yanlış içerisinde göstermeyi temel amaç edinmiÅŸlerdir. Dış politika konularının içerideki güç mücadelelerinde bir araç olarak kullanılması Türkiye’ye özgü olmayıp baÅŸka ülkelerde de rastlanan bir durumdur. Ancak Türkiye’deki gibi, dış politikadaki adımları üzerinden iktidarı yıpratma kaygısıyla kendi ülkesine her türlü zararı vermeyi göze alan muhaliflerin olduÄŸu ülke sayısı fazla deÄŸildir.

Ä°ç politik kaygılarla Türkiye-Ä°srail iliÅŸkilerindeki gerginliÄŸin azaltılması yönündeki adımları eleÅŸtiren bu kesimlerin suçlamalarının ciddiye alınacak bir tarafı yoktur. Ancak Ankara’nın bu adımlarının, artık Türkiye’nin Filistinlilere destek veren politikasının sonu anlamına mı geldiÄŸi yönünde kaygılara sahip olanlar da vardır. Bu noktada, 2008 yılı sonunda Ä°srail’in Gazze’ye yönelik ÅŸiddetli saldırılarının baÅŸlaması ile bu ülkeyi sert ÅŸekilde eleÅŸtiren ve ondan sonraki Ä°srail saldırılarında da aynı tavrı sürdüren Türkiye’nin, Ä°srail’in benzer saldırgan politikalarında da aynı tutumu göstereceÄŸinin altını çizmek gerekir.

NORMALLEÅžMENÄ°N ÅžARTLARI

Aslında Türkiye ile Ä°srail arasındaki iliÅŸkilerin “normalleÅŸmesi” Ä°srail’in Filistinlilere karşı politikasını normalleÅŸtirmesine baÄŸlıdır. Tel Aviv yönetiminin Filistinlilere yönelik katliamlarını tekrarlaması durumunda Ankara’nın tutumu 2009 ve 2014 yılından farklı olmayacaktır. 2014 yılında iki ülke arasında gerginliÄŸin azaltılması konusunda oldukça ilerleme kaydeden görüÅŸmelerin Ä°srail’in Gazze’ye yönelik ağır saldırıları nedeniyle kesildiÄŸini hatırlamak gerekir. Aynı ÅŸekilde, son günlerde yürütülen görüÅŸmelerde de Ä°srail tarafının Mavi Marmara ÅŸehitlerine ödeyeceÄŸi tazminat konusunda anlaşılmasına raÄŸmen Gazze ablukasının kaldırılması konusunda Türkiye’nin ısrarlı tutumu nedeniyle henüz baÅŸarıya ulaşılamaması da Türkiye’nin Ä°srail ile iliÅŸkilerinde Filistinlilerin haklarını savunmaya devam edeceÄŸinin açık göstergesidir. Filistinlilerin haklarının savunulması konusunda Türkiye kadar öne çıkan baÅŸka bir ülke yokken ve özellikle Gazze’de CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’a yönelik sempatiye baÅŸka hiçbir ülke lideri sahip deÄŸilken, Türkiye’nin Filistin davasına ihanet ettiÄŸi yönündeki suçlamalar hakkaniyete aykırıdır. Ä°srail tarafıyla görüÅŸmeler sürerken Hamas lideri Halid MeÅŸal’in Türkiye’ye davet edilmesi ve CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ile görüÅŸmesi Türkiye’nin Filistinlileri desteklemeye devam edeceÄŸinin açık göstergesidir. Uluslararası iliÅŸkilerin diplomatik dilinden biraz anlayanlar bu tür sembolik temasların ne anlama geldiÄŸini bilirler. Ä°srail tarafı Türkiye’nin bu davetle vermek istediÄŸi mesajı net bir ÅŸekilde anlamıştır. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan ve AK Parti hükümeti Türkiye’nin bütün imkanlarıyla Ä°srail’in saldırgan politikalarına karşı çıkmaya devam edecektir.

Türkiye ile Ä°srail arasındaki gerçek normalleÅŸme ancak Ä°srail’in iki devletli çözümü kabul edip, Filistinlilere yönelik saldırılarına son verdiÄŸinde mümkün olacaktır. Ä°srail’in en azından 1967 Savaşı öncesi sınırlarına çekilip geri kalan topraklarda bir Filistin devletinin kurulmasına razı olması ve OrtadoÄŸu’daki saldırgan politikalarına son vermesi durumunda Türkiye ile Ä°srail arasındaki iliÅŸkilerin normalleÅŸtirilmesinin de ötesinde güçlü bir iÅŸbirliÄŸine taşınması ÅŸansı da olabilir. Çünkü çatışma yerine iÅŸbirliÄŸi eksenli politikalar bütün tarafların fayda saÄŸlayacağı politikalardır ve OrtadoÄŸu’da bugüne kadar hakim olan çatışma odaklı politikalardan bütün taraflar zarar görmektedir.

Türkiye’nin Ä°srail ile iliÅŸkilerindeki gerginliÄŸi sona erdirme konusunda son dönemde atmış olduÄŸu adımlar da, bölgedeki çatışmalardan zarar gören her iki devletin de iÅŸbirliÄŸi eksenli bir politika geliÅŸtirmeleri arzularını yansıtıyor. Burada ÅŸu noktanın altının çizilmesi gerekmektedir. Ä°srail ile gerginliÄŸin azaltılmasına yönelik görüÅŸmeler sadece Türkiye’nin deÄŸil, her iki tarafın da isteÄŸiyle gerçekleÅŸiyor. Ä°srail tarafı da, baÅŸta Avrupa’ya Türkiye üzerinden doÄŸalgaz satışı olmak üzere ekonomik sorunlarının çözümü konusunda Türkiye ile iÅŸbirliÄŸini çok önemli olarak gördüÄŸü için iki ülke arasındaki gerginliÄŸin sona erdirilmesini istiyor. Ayrıca OrtadoÄŸu’da devlet düzenlerinin sarsıntıya uÄŸradığı kaos ortamında zaten çok sayıda düÅŸmana sahipken en azından Türkiye ile düÅŸmanlığı sona erdirmek istiyor. Aynı ÅŸekilde Türkiye de, komÅŸuları Suriye ve Irak’ın geleceÄŸine dair çok belirleyici geliÅŸmelerin yaÅŸanacağı bir döneme girilirken kendi hareket alanını daraltan sorunları mümkün olduÄŸunca azaltmak istiyor. Bu çerçevede Ä°srail ise arasındaki gerginliÄŸi azaltmak suretiyle bu ülkeden ve onun sahip olduÄŸu güçlü uluslararası lobiden gelebilecek olan tehditleri ortadan kaldırmak istiyor.

NE DOSTLUK NE DÜÅžMANLIK

Uluslararası Ä°liÅŸkiler biliminin temel ilkelerinden biri olan “devletler arasında sürekli dostluklar ya da düÅŸmanlıklar yoktur, esas olan çıkarlardır” anlayışı gereÄŸi, Ä°srail ile arasındaki çatışmayı sonsuza kadar sürdürmek yerine, karşı taraftan da gelen olumlu sinyaller çerçevesinde normalleÅŸme ve özellikle ekonomik alanda iÅŸbirliÄŸi için gerekli ÅŸartları hazırlayıp iliÅŸkileri daha saÄŸlıklı bir düzleme taşımaya çalışıyor. Bunu yaparken de, Halid MeÅŸal’in davet edilmesi gibi adımlarla, sadece çıkarlar doÄŸrultusunda deÄŸil, aynı zamanda AK Parti döneminde Türk dış politikasının ÅŸekillenmesinde belirleyici olan birtakım ilkeleri de dikkate alarak hareket edeceÄŸini göstermeye çalışıyor. Ä°srail tarafına, Türkiye’nin bu ülkeyle iÅŸbirliÄŸine hazır olduÄŸu, ancak bu iÅŸbirliÄŸinin boyutlarının belirlenmesinde Ä°srail’in Filistinlilere yönelik politikasının etkili olacağının mesajı veriliyor. Türkiye’nin dış politikasında insan haklarının savunulması ve baskıcı politikalara karşı çıkılması konusundaki ilkeli duruÅŸunun sadece Filistinlilerin haklarının savunulması ve Ä°srail saldırganlığına karşı çıkışında deÄŸil, bütün OrtadoÄŸu politikasında söz konusu olduÄŸunun altını çizmek gerekir.

Mısır’da da halkın yanında ve darbenin karşısında yer alan Türkiye, Suriye politikasında da Esad rejiminin kendi halkını katletmesinin karşısında durmuÅŸtur. Bu ÅŸekilde AK Parti hükümetinin bedelini de ödeyerek haksızlığa uÄŸrayan halkların yanında duruÅŸu Filistin konusunda aynı politikayı sürdüreceÄŸinin garantisi olarak görülmelidir. Ä°srail ile iliÅŸkilerde çatışmanın azaltılmasına yönelik adımlar Türkiye’nin Filistin davasına sırtını döneceÄŸinin deÄŸil daha fazla sahip çıktığının göstergesidir. Ä°srail tarafıyla yapılan görüÅŸmelerde Türkiye’nin Filistinlilere yönelik taleplerindeki ısrarları bunun açık göstergesidir. AK Parti hükümetlerinin Ä°srail-Filistin politikalarını takip edenler, Türkiye tarihi boyunca Filistinlilere en fazla destek veren hükümetlerin AK Parti hükümetleri olduÄŸunu göreceklerdir.

[Star Açık GörüÅŸ, 27 Aralık 2015]